Dolar (USD)
32.28
Euro (EUR)
35.02
Gram Altın
2478.30
BIST 100
10560.2
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

03 Aralık 2012

Manastıra örtüsüz girilmez

Türkiye'de eğitimin seküler içeriğini ve eğitim açısından en önemli sorunun bu olduğunu söyleyip duruyoruz. Milli Eğitim'in son Resmi gazetede yayımlanan kılık kıyafete dair yönetmeliği bunun net bir göstergesi oldu. Bu seküler zihniyet, dinsel semboller ve algılamalar üzerinden ilemeye devam ederken, görünüşte dinsel bir pratik peliştirilmeye çalışılmakta; ancak bunun açtığı yolda uzun vadede sorunlu pratikler ortaya çıkarmaya devam etmektedir.

Bu yönetmeliğin kabaca neleri öngördüğü üzerinde duralım. Öncelikle devlet okullarını kapsamak üzere (özel okullarda bazı şartlara bağlı) okul öncesi, ilkokul ve liselerde kıyafet serbestliği getiriliyor; dolayısıyla okul formaları tarihe karışacak. Uzun saçlarla okula gelinebilecek. Bununla birlikte öğrenciler herhangi bir dinseli siyasal vb. semboller olan kıyafetler, başlıklar ve eşyalar kullanamayacaklar. Önce bu kısmı değerlendirelim. Okullarda formaların kalkması benim eskiden beri savunduğum bir şeydi. Çünkü "uniform" bir toplum üretmeyi hedefleyen bir zihniyetin ürünü. Öğrenciler rahatlıkla derslere serbest kıyafetlerle girebilecekler. Tabii ki, elbiselerinin mahiyetine dair bazı düzenlemeler var ki, bunlar oldukça normaldir.

Öğrencilerin tek tip bir kıyafetle okula gelmeleri, "uniform" yani tektipçi bir kafayı da inşa ediyor. Kıyafetin serbestliği tek başına, bu uniform alışkanlıkları hemen yok edecek değil elbette; ama önemli bir adımdır. Çünkü uniform tutum, giderek kendi düşüncesinden başka doğru olmadığı bir zihniyet dünyasına hayatiyet kazandırmaktadır. İnsanlarımız bu zihniyete o kadar alışmışlar ki, okul formalarının kaldırılma fikri bazılarını çok rahatsız etti; yok öğrenciler her gün ne giyeceklerini düşüneceklermiş falan. Belki ilk önce "ne giysem" diye düşünürler ama sonra normalleşirler. Sivilliğe alışmaları hiç te fena fikir değil. Çünkü gelecekte bunları hep düşünecekler.

Diğer yandan, yönetmeliğe göre İmam Hatip lisesi öğrencileri okullarda tüm derslere başörtülü gelebilecekleri halde, diğer okullarda Kur'an dersleri dışında başörtülü derslere girmek yasak olacak. İşte kutsal/seküler şeklindeki alan ayrışmasını, pekiştiren düzenleme tam da burası. Bu düzenleme tam da hıristiyani biçimde olmuş. İmam Hatip liseleri, tam da manastırlar gibi düşünülmüş; resmen bilinçaltında işleyen zihniyet bu. Şimdi İmam Hatip Liseleri öğrencileri müslüman da diğer liselerde okuyan çocuklar değil mi? Neye göre bu ayrımı yapıyorsunuz? Din ve özgürlükler İslam nokta-i nazarından İmam Hatip Lisesi'nde okuyanlar için ayrı, diğerleri için ayrı mı işler? İmam Hatip'te okuyan öğrenciler rahip ve rahibeler mi?. Bari gelecek hayatları için evlenme yasağı da koyun olsun bitsin. Güya burada İmam Hatipler "dini" bir okul olarak tanımlanıyor ve başörtüsü de bu alan için spesifikleştiriliyor. Peki diğer yerler din dışı mı?

Benzer bir duruma bazı türbelerde de rastlıyoruz. Türbelere girerken hatırlatma yazıları görüyoruz. "Türbeye başörtüsüz girilmez" ya da "Başörtülü ziyaret edilir" türünden. Aynı yazıları özellikle büyük camilere girerken müftülükler de asmışlar; "Camiye başörtüsüz girilmez" diye. Bu ne? "Bari milleti camilerde başörtüsüne sokalım" düşüncesinden mi besleniyor bu uygulamalar. Bu düşünce açıkçası camiyi kutsal, cami dışını dindışı olarak algılama eğiliminde olan ve böyle konumlandıran seküler düşünceyi teyit edip besliyor. Başörtüsü sadece camiye özel bir emir ve uygulama değildir kiu2026

Benim için asıl problem, bazı şeyleri halledelim derken, hiç te bize ait olmayan düşünce ve tutumların üretilmesi. Bunlar açıkçası arızalı sonuçlar olarak uzun vadede başka bir takım problemleri önümüze çıkaracaktır. Siz temel işleyiş ve felsefe olarak eğitime dair bir prjeksiyon geliştirmemişseniz, arada teferruat olarak yaptığını uygulamalar sizin amacınıza hizmet etmez; ancak genel felsefeyi doğrular ya da eklektik sonuçlar üretir. Bu sorun, okullara Kur'an ve Siyer derslerini seçmeli olarak koymaktan daha hayatidir.

İmam Hatip liselerini manastır gibi konumlandırmak, en nihayetinde buradaki gençleri hayatın kenarına itmek demeye gelir. İmam Hatipler manastır değildir.