Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2392.94
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

04 Şubat 2021

Masum değilsiniz!

Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak Melih Bulu’nun atanmasından sonra kampüs içinde yaşanan olayları yakından takip etmeme rağmen Boğaziçi Üniversitesi’nin demokratik protesto iklimini içselleştiren bir üniversite olması nedeni ile yazmadım, sustum. Yalnız olaylar artık özünden çok saptı, masumiyetini kaybetti. Yalnız son süreçte yaşanan gelişmeler, mevzunun Boğaziçi Üniversitesi olmasından öte, eylemleri ileriye götürmek, ortalığı karıştırmak ve ülke geneline yayma niyeti taşıması, işin içine FETÖ gibi kirli ellerin, iyi niyetli olmayan muhalif siyasetçilerin girmesi nedeni ile konuya sessiz kalmak mümkün değil.

Gelin sizlere olayların başka yöne evrildiğini, masumiyetini kaybettiğini anlatan bir fotoğraf karesi çizeyim:

Sokağa çıkma yasaklarını, salgını, vaka ve vefat haberlerini, alınan tedbirleri göz önünde bulundurunca “izinsiz gösteri yapma” konusunda devletin eskiye nazaran daha da hassas olduğunu herhalde tahmin etmeyenimiz yok. Yetkililerin ısrarlı çağrısı üzerine “izinsiz gösteri” yapmayı sürdüren bir grup, geçtiğimiz günlerde (1 Şubat’ta) Cumhuriyet Başsavcılığın talimatı ile İstanbul İl Emniyet Müdürlüğünce gözaltına alındılar. İstanbul Valiliğinin 2 Şubat saat 13:30’da kamuoyuna sunduğu basın açıklamasına göre gözaltına alınan 108 kişiden “sadece 7 kişi” Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi olduğu, geriye kalan 101 şüphelinin ise Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi olmadığı, 15 kişinin ise üniversite düzeyinde eğitim görmediği açıklandı.

Bu bilgiler ilginç değil mi? Boğaziçi’ne atanan rektörü istifa edenler Boğaziçili değil! Burnumuza kötü kokuların gelmesi normal değil mi? Üstelik bu eylemi sürdürenlere bazı siyasetçi, gazetecilerin de destek vermesi ve olayların yavaştan yavaşa başka illere de sıçraması, sosyolojik yapılanma ve ilerleyiş bakımında gezi olaylarına ne kadar da benziyor! Dertleri akademi olmayanlar akademi kisvesi altında kin ve nefretlerini kusmaya, devlete meydan okumaya çalışıyorlar.

Yaşanan eylemlerden, gözaltı olaylarından tamamen bağımsız olarak merak ediyor ve soruyorum: İstanbul’da olan bir üniversite için Ankara’dan bir belediye başkanının endişelenmesi, kaygılanması ve kendisini istifaya davet etmesi ne kadar doğru? Melih Bulu’nun rektör olarak atanması “Boğaziçi kültürü” ile alakası yok da Mansur Yavaş Bey’in Melih Bulu’yu istifaya davet etmesinin Boğaziçi kültürü ile alakası var mı peki? İlk başladığı gibi, mevzu Boğaziçi ile sınırlı kalsaydı, Melih Bulu’nun bu süreci demokratik olarak yürüteceği ve bahçeye öğrencilerin arasına inip onlarla sohbet ettiği, hakarete varan seslere, sözlere bile katlandığı ve süreci nihayetinde sükûnetle ve uzlaşı ile tamamlayacağına neden görmüyorsunuz?

İlkin masumane başlayan eylemlerin gelinen son noktada spontane gelişmediği ve işin içine artık kirli ellerin de girdiğini, eylemlerin kendi masumiyetini kaybettiğini ve olayların artık Boğaziçi olmaktan öte başka yöne evrilmesini isteyenlerin olduğunu biliyoruz. Kutsalımız KABE’mize yapılan saygısızlık ile Boğaziçi arasında nasıl bir bağ kurmamızı bekliyorlar, bu saygısızlığa nasıl tahammül edeceğiz?

Boğaziçi’nde başlayan eylemlere Kadıköy’de destek için toplanılması ve toplanan gruba destek çıkan siyasetçilerin hangi siyasal kimlikten olduklarına baktığınızda olayların sadece Boğaziçi ile sınırlı kalmasını istemediklerini anlar, yaşanan ve gelişen süreçlerin hiç de masumane olmadığını düşünürsünüz. Boğaziçi Üniversitesindeki eylemlere destek çıkmak için Ankara’da Çankaya Belediyesi önünde toplanan öğrencilerin Boğaziçi ile nasıl bir ilgisi var? Bu eylemlerin giderek başka illere, ilçelere de sıçraması ve yayılması için büyük özen gösteren, hummalı çalışmalar yapan bazı grup, siyasetçi ve kişilerin olduğunu görünce olaylar örgüsünü daha iyi yorumlayabilirsiniz. Hele ki firari FETÖ’cü bazı şahısların eylemlere destek vermesine ne demeli? Masumiyetten, doğallıktan, kim bahsedebilir? Burnumuza kötü kokuların gelmesi normal değil mi? Devletin ve yetkililerin olaya seyirci kalmasını mı talep etmeliyiz, müdahale etmesin mi?

Mevzu Boğaziçi’ne rektör atanması, Boğaziçi kültürü, Melih Bulu’nun istifası filan değil, hâla anlamadınız mı?