Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

10 Kasım 2023

​Matematiksel denklemleri alt üst eden bir Savaş

Dünya tarihinde tarihsel süreçlerin ve gelişen olayların, acıların, yıkımların ve oluşumların kodlarının o coğrafyalardaki tarihin geçmişinde aranması gerektiği bilgisi antropolojik bir gerçekliktir.

Gökyüzü ile yeryüzünün, vahiy ile vehimlerin, Habil ile Kabil'in savaşı.

Evet, bir tarafta Talut ve bir avuç inanmış, diğer tarafta ise, küresel vehimlerle hareket eden Calut ve yüzbinlerce kişilik bir ordu.

Küresel Dünya ile kuşatılmışlığın, Hak ile batılın savaşı.

Bir tarafta Rububiyet ile emredilmiş beşeriyetin uluhiyet iddiası öte tarafta bu iddianın yeryüzünde bıraktığı tahribat ve yıkımın içerisinden yükselen Davudi Nağmeler.

Calut'un cehenneme çevirmek istediği, Birlerden de beşlerden de katbekat büyük olan dünyanın ancak bu davudi nağmelerle özgürleşeceği gerçeği.

Dönemin küresel gücünü, ilahi adanmışlığın duruşu ile tarumar eden mahrumlar.

İbraniler ona ‘'Şaul'' veya “Saul Ben Kiş” der. MÖ 1047 ile MÖ 1007 yılları arasında “Gibeah” merkezli ‘'Hakim Samuel” tarafından krallığa seçilen İsrail Krallığı'nın ilk kralıydı.

İsrail oğulları, Hz. Musa'dan sonra kısa süre içinde yeniden azmaya başladılar. Allah bu sefer onlara Amelikalılar isimli bir kavmi musallat ediyor.

Çok güçlü ve zalim bir hükümdar olan Calut, İsrail oğullarını esir alıp baskı altına alıyor, çocuklarını öldürüyor, merhametsizce onları idare ediyordu.

İsrail oğulları, başlarındaki peygambere dedi ki: ''Allah'a dua et de bize bir hükümdar göndersin, biz de bu hükümdarın emri altında Allah'ın bize emrettiği mücadele ile bu zulmü def edip, nesillerimizi bunların elinden kurtaralım.''

Peygamber, İsrail oğullarının genetiğinden gelen kodları bildiğinden, onlara: ‘'Size Allah bir hükümdar gönderir de siz de o hükümdara uymazsanız ne olacak?'' dedi.

Onlar, Söz veriyoruz ona uyacağız ve onunla beraber savaşacağız, dediler.

Heyhat! Ne zaman, gökyüzü yeryüzüne hangi güzellikleri vermek istemişse, İsrailoğulları bu güzelliklerin negatif ve ters tarafı olmuştur.

Nihayetinde Allah, onlara Talut isminde bir çobanı hükümdar olarak gönderdiğini bildirdi. Bildirdi ama genetik kodlar hemen harekete geçmişti. ‘'Biz şerefli ve zengin kullarız. Bizim içimizden biri hükümdar olmadı da bu Talut adındaki çobanamı uyacağız?'' diye isyana başladılar.

Aslında İsrail oğulları Talut u çok iyi tanıyordu. Talut un soyu Hz. Yusuf'un kardeşi Bünyamin'in soyundan geliyordu. Bünyamin'in soyundan gelen birinin başlarına hükümdar olmasını kabullenemiyorlardı.

İsrail oğullarının bu izafi yaklaşımı toplum ahlakı ve adalete aykırı idi. Doğru olan, ehil olanların iktidarda olması değil miydi?

Peygamberleri onlara dedi ki: ‘'Allah sizin üzerinize onu seçti. İlmen ve bedenen ona üstünlük verdi. Allah mülkünü dilediğine verir. Allah her şeyi bilendir.''

İlmi üstünlüğün bedeni üstünlükten önce zikredilmesi hikmete binaendir..

Ve Talut gelip onların başına hükümdar olarak geçti. İsrail oğullarından 80 ile 100 bin arasında asker seçerek Calut'un ordusuna karşı savaşmak için yola çıktılar.

Bir kısmı, daha sefere çıkarken Calut'un büyük ve güçlü ordusuna karşı biz ne yapabiliriz diyerek geri döndüler. Kalanlar için de Allah bir ırmakla imtihan etmeyi murad etmişti.

Talut, bu ırmaktan geçerken sadece ihtiyacınızı karşılayacak bir avuç olacak şekilde su için, demiş olmasına ve ırmakla imtihan edileceklerini açıkça beyan etmiş olmasına rağmen ırmaktan geçerken ordunun çok büyük bir bölümü kana kana su içiyor, çok az bir bölümü imtihanın gereğini yerine getiriyor.

Zorluk, meşakkat, mihnet ve zillet… İnanan insanlar için hiç de yabancı kavramlar değil aslında.

Irmağı geçince, Calut'n ordusunun kendilerinden güç ve sayısal olarak katbekat üstün olduğunu gördüler. Bu durumda biz bu işte yokuz diyerek kalanların büyük bir kısmı daha Talut'tan ayrıldı.

Çok az bir azınlık kalmıştı, 80 bin kişiden geriye kalan 314 kişi, bu rakam Bedir'de savaşanlarla aynı idi.

Beşeri aklın asla çözemeyeceği bir denklem. 314 kişi, 200 bin kişilik Calut ordusuna karşı savaşacaktı. Fiziksel ve matematiksel denklemleri alt üst eden bir denge.

Ve Davudi bir nağme!

“Nice az topluluklar, nice çok topluluklara galip gelmişlerdir.”

İçlerinde Davut adında bir genç, Calut'un karşısına geçerek çok iyi kullandığı sapanına taşı koyup besmele çekip fırlattığında tarih, tüm fiziksel ve matematiksel denklemlerin gökyüzü perspektifinden çok farklı çözümlerinin olduğunu öğrenmiş oldu.

Bu davudi nağmelerin günümüz dünyasında bize düşen hisseleri ufuk çizgisinde daha belirgin gözüküyor artık.

Ortadoğu ve bölgemizin Dünya konjonktöründe ciddi eşiklerden geçtiği ve ciddi dirençler gösterdiği bir zaman diliminde yaşıyoruz.

Ortadoğu, Akdeniz ve Kuzey Afrika'nın ABD ve İsrail'in lehine gelecek yüzyıl için dizayn edildiği projelerde direniş adına atılacak her adımın daha özgür ve daha adil bir dünyaya atılmış bir adım, Davudi bir nağme olacağını unutmamamız lazım.