Dolar (USD)
32.32
Euro (EUR)
34.56
Gram Altın
2409.48
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

30 Eylül 2018

McKinsey gerçeği

TÜRKİYE’nin gelişim performansını, yatırımlarını, projelerini uluslararası yatırımcılara daha iyi anlatmak gerekiyordu. Yabancı yatırımcıyı ülkeye çekmenin yollarını bulmak gerekiyordu. Bunun için, uluslararası ekonomi ortamına, Türkiye’nin ve Türkiye ekonomisinin doğru ve etkin bir şekilde lanse edilmesi gerekiyordu. İşte bu yüzden, dünyanın en etkin danışmanlık kuruluşlarından biri olan McKinsey seçildi.

Burada şu soru akla geliyor:

Amerika bizi yok etmek istiyorken, ekonomik açıdan bize vurduğu darbeler ortadayken, neden bir Amerikalı şirketle anlaşma yapılıyor?... Bunun cevabını yazımın sonuna doğru bulacaksınız.

McKinsey ile anlaşmanın ardından, internet ortamında acayip bir algı operasyonu başladı.

-Türkiye Ekonomisi bir Amerikan şirketine devredildi.

-İMF ile anlaşmanın başka yolu…

-Duyun-u Umumi yolda…

-DPT ve Sayıştay ne güne duruyor.

Bir sürü saçmalık, geri zekâlılık ürünü yalanlar…

Bir kere Sayın Bakan Berat Albayrak’ın ne dediğine iyi bakmak gerekiyor:

“Yeni program bünyesinde kurulan Maliyet ve Dönüşüm Ofisi için uluslararası yönetim şirketi McKinsey ile çalışmaya karar verdik. 16 bakanlıktan temsilcilerin bulunduğu bu ofis, tüm hedeflerimizi ve sonuçlarımızı her çeyrekte kontrol edecek”

Allah aşkına bu bilgide, “ekonomi yönetimi McKinsey’e devredildi gibi bir bilgi var mı? IMF var mı, duyun-u umumiye diye bir şey var mı?

Başkanlık sistemi ile birlikte Bakanlık sayısında bir hayli azalmaya gidildi. Bu azalmanın ardından işlerin daha düzgün yürütülmesi gerekiyordu, çünkü geçiş dönemi zorluğu ortadaydı. Bürokrasinin yeni sisteme alışması hayli zaman alacaktı. Buna, iyi bir işlerlilik kazandırmak, bürokrasiyi hızlandırmak, sisteme daha çabuk adapte olmasını sağlamak gerekiyordu. Bunun için “Maliyet ve Dönüşüm Ofisi” kuruldu.

McKinsey işte burada devreye girecek. McKinsey, asla ve asla yaptırım gücü olan bir kuruluş değil. Bu şirket, şimdiye kadar dünyanın birçok ülkesine ve birçok şirkete danışmanlık hizmeti veren bir oluşum. Bazılarında istenilen sonuçlar alınmamış olabilir. ENRON örneği gösteriliyor… McKinsey gibi bir danışmanlık şirketi, DİK DURAN bir lider ve DİK DURAN bir yönetim karşısında, öyle elini kolunu sallayarak olta atamaz… Bu şirketin danışmanlığını yaptığı yerli ve yabancı bazı şirketlerde ve bazı ülkelerde aksaklıklar yaşanması, bu kez de bizde olacak anlamına gelmez.

Efendim Devlet Planlama Teşkilatı ve Sayıştay dururken, McKinsey’e ne gerek varmış…

Yahu arkadaş sen DPT’nin ve Sayıştay’ın nasıl çalıştığını, görev ve yetkilerini biliyor musun ki böyle konuşuyorsun. Her iki kuruluş da, yerli ve milli bir kuruluştur, ülkemizin ekonomik parametrelerini uluslararası alanda, etkin bir konuma getirecek kuruluş değildir bunlar. Daha çok milli bazlı çalışır. Hele hele Sayıştay’ın, ekonomi sistemine yön verme gibi bir işlevi asla ve asla yoktur.

Oysa McKinsey, çalışma alanında yapılan icraatlar ışığında bir rapor hazırlar, hükümete sunar o kadar. İcraata yön vermez… Yapılan icraatı gözetler sadece. Denetim yetkisi de yoktur. Hele hele yaptırım gücü hiç yoktur. Hükümet, şirketin hazırladığı raporu uygular veya uygulamaz. Bazı noktaları uygulanabilir bulur, bazı noktaları bulmaz… Eğer McKinsey, ülke zararına bir işe bulaşırsa, her şeye burnunu sokarsa o zaman da hemen müdahale etmek Sayın Başkan Erdoğan’ın ilk görevi olmalıdır.

Yeni Ekonomi Programı (YEP) açıklandı. Bunu, yabancı yatırımcıya, en hızlı, en doğru ve en etkin biçimde anlatabilecek bir oluşuma ihtiyaç duyuldu. McKinsey’le bu yüzden anlaşıldı. Yerli bir danışmanlık şirketinin, uluslararası piyasadaki etkinliği, McKinsey kadar olamaz. Şirketin Amerikalı olması, ABD-Türkiye ilişkilerinin yumuşak bir seyre akmasını sağlama açısından da son derece diplomatik bir seçimdir. Ayrıca, Türkiye’nin geleceğe dönük projelerini, ekonomik göstergelerini, atılımlarını; yabancı yatırımcılara, onların da güven duyduğu bir şirket tarafından anlatılması daha reel bir çözüm olarak ortada duruyordu.

McKinsey, Türkiye ekonomisine yön vermeyecek, ekonominin işleyişine karışmayacak. IMF ile anlaşmanın başka bir adı falan da değil. Duyun-u Umumiye ise asla değil…

Çiller döneminde 5 Nisan kararlarında ve Ecevit döneminde Anayasa kitapçığı fırlatılmasından sonra çıkan büyük krizde, Duyunu Umumiye ilan etmeyen Türkiye Devleti, dolar 6 TL’yi aştı diye mi duyunu umumiye durumuna geçecek… El insaf yahu…

Sadece “Maliyet ve Dönüşüm Ofisi”nin çalışmasıyla ilgili anlaşılan MCKinsey’in, ülke ekonomisi için tam yetkili olarak çalışacağı yalanına inanmayın…