Dolar (USD)
32.27
Euro (EUR)
34.80
Gram Altın
2426.94
BIST 100
10088.8
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

12 Haziran 2019

MEB ve YÖK’ün şansı: Seçim, vip, maç

İstanbul seçimi, VİP krizi, milli maç heyecanı, İzlanda seferi derken kendine bu yoğunlukta maalesef yer bulamayan MEB’in yeni oratöğretim tasarımı hakkında YÖK Başkanı Yekta Saraç’ın sözlerini konu etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Yekta Saraç’ın sözlerini birkaç hafta önce yeni ortaöğretim tasarımı tanıtım toplantısında Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un söyledikleri ile yan yana getirirsek daha anlamlı olur.

Öncelikle şunu akılda tutalım: Ziya Selçuk tarafından açıklanan tasarım bir tasarı değil. Belli bir uygulama takvimi içinde hayata geçirileceği ilan edilen bir tasarım. Bakan Selçuk, yeni ortaöğretim modelinin tüm paydaşlarla beraber ve uluslararası alanda çalışmalar yapan uzmanlarla istişare edilerek hazırlandığının altını çiziyor.

Mili Eğitim Bakanlığı kendi internet sitesinde o günkü toplantıda Bakan Ziya Selçuk’un yapmış olduğu konuşmanın bir dökümünü vermiş. Mesela diyor ki Sayın Bakan; "Tüm yapılanları sadece bir ders çizelgesi değişimi olarak yorumlamak doğru olmayabilir. Bir ekip olarak aylarca beraber çalıştık. Taksonomi bilmeyi, birtakım uluslararası derece sistemlerini bilmeyi, program geliştirmenin birçok boyutunu bilmeyi gerektiren bir iş bu. Bu sadece çizelgeye bakıp şunlar varmış, bunlar yokmuş meselesi değil. Bu Türkiye'nin ekonomisiyle ilgili bir mesele. Bu Türkiye'nin 2023'te, 2030'larda, 2040'larda, 2053'te nasıl bir fotoğrafa ihtiyacı olduğuyla ilgili bir mesele."

Tasarımın üzerinde bilimsel olarak çalışıldığı, bir ekip tarafından ince elenip sık dokunduğu ve tasarıda Türkiye’nin 2023, 2030, 2040 ve 2053 hedeflerinin gözetildiği bizzat Bakan tarafından dile getiriliyor burada.

Başka neler söylenmiş mesela... Onu da MEB’in kendi sitesine koyduğu konuşmanın metninden okuyalım:

Yükseköğretim Kurulu ile de görüşmelerinin olduğunu işaret eden Bakan Selçuk, "Hem öğretmen eğitimi hem de buna benzer konularda ortaya koyduğumuz ortaöğretim tasarımına uygun bir yükseköğretim kurumları sınavı nasıl yapılır? Ortaöğretimdeki sınavların kendisi nasıl yapılır, yani ders sınavları nasıl yapılır? Bütün bunların cevabını ortaya koyup, çok kısa bir süre içerisinde bu sistemin ilk sınavı 2024 yılında olacak. Yani yeni başlayan sistemde yeni sınav denilen şey, 2024 yılına denk geliyor. O zamana kadar çok büyük süremiz var. Biz bunu çok daha kısa sürede netleştirmiş olacağız. Kendimize sorduk, bütün bunları tek bir sistemde nasıl buluşturacağız? Hepsi parça parça güzel, nasıl bütünleştireceğiz. Bunu bütünleştirmek asıl zamanı alan şey bu."

Ne güzel! Bu açıklamalardan anladığımız şu: Tasarımın yükseköğretim düzleminde yaratacağı etkiler de düşünülmüş. YÖK ile görüşülmüş, yeni tasarım sonrası ilk sınavın 2024 yılında yapılacak. Böylece yeni ortaöğretim tasarımı ile yükseköğretime geçiş ve sonrasını kapsayacak bütünleşik bir yapı ile karşı karşıya olduğumuz yönünde bir fikre kavuşuyoruz.

Ne var ki bir engel var!

O da YÖK Başkanı Yekta Saraç’ın açıklamaları!

Yekta Saraç kendisine konu ile ilgili yöneltilen soruya bakın nasıl cevap vermiş. YÖK Başkanı Saraç diyor ki, "Üniversiteye giriş sistemi yenileme çalışmamız yok. MEB'den bize yeni modelle ilgili bir rapor ulaşmadı. Yeni modelin öngörülemeyen sonucuna göre hareket etmeyiz. Temel yeterlilik testi değişikliği için pedagojik ve bilimsel neden yok"

???

Şimdi, Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk’un yukarıda da yer verdiği konuşmasında sarf ettiği “Taksonomi bilmeyi, birtakım uluslararası derece sistemlerini bilmeyi, program geliştirmenin birçok boyutunu bilmeyi gerektiren bir iş bu.”, sözleri ile mest olmuşken YÖK Başkanı Yekta Saraç’ın bu sözlerini nereye koyacağız?

Taksonomi bilmek filan iyi de! Yanındaki kurumla görüşmeden bu iş nasıl olacak?

Görüşüldüğü iddia edilen YÖK ile bir görüşme olmaksızın büyük ve lirik anlatı eşliğinde tanıtımı yapılan tasarımın gerçekten bir reform niteliği taşıdığını nasıl söyleyebileceğiz?

Gazetecilerin Mili Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un yeni tasarıma uygun sınavın 2024’te yapılacağı yönündeki açıklamasına ise YÖK Başkanı şu cevabı veriyor: "TYT'de sözel ve sayısal okuryazarlık getirdik. YÖK olarak en azından ben ve ekibimiz, bundan vazgeçilmesi için bir neden görmüyoruz. Ne pedagojik ne bilimsel bir neden görüyoruz ama müfredatla ilgili bir değişiklik söz konusu olursa bu ikinci aşama olan AYT'ye elbette yansır. O zamanki duruma bakılır ve değerlendirilir."

Bu açıklamaları alt alta koyduğumuzda peşi sıra okuduğumuzda bize aslında ne söyleniyor? Normal şartlarda kıyamet kopabilirdi! 81 milyonluk bir ülkenin Mili Eğitim Bakanlığı, onun lansmanı yapılan reform girişimi ve ülkenin bir başka önemli eğitim kurumu olan YÖK’ün açıklamaları…

Kıyamet kopabilirdi; ama kopmadı!

Çünkü mazeretimiz var: Seçim, maç, vip, İzlanda…