Dolar (USD)
32.26
Euro (EUR)
34.80
Gram Altın
2423.48
BIST 100
10055.98
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

16 Aralık 2021

​Medeniyete ne kattın ki?..

Medeniyetlerin tahlili yapılırken ömrünün hangi aşamasında olduğuna bakılması lazımdır. Tarihçiler medeniyetlerin evrelerini; kuruluş, gelişme, olgunluk, duraklama, gerileme ve nihayet yıkılış olarak tarif ederler. Aynı ilke üzerinden insanların bilgi sahibi olmaları, iş tutma ve yapma usullerini de tarif edebiliriz.

Bir medeniyetin; kati bir şekilde bireyi, toplumu ve kurumları ne kadar değerlendirebildiği o medeniyetin hangi aşamasında olduğunun en büyük ölçüsüdür. Mesela bu medeniyet henüz daha ilk aşamasındadır. Toprak, killi bir topraktır ve yerden çıkartılıp elenir. Sonra basitçe bir testi, bir çanak çömlek yapılır. Daha sonra azıcık ateşte pişirilir. Bu medeniyetin olup olacağı bu kadardır. Başka bir şey beklenmez. Fazlasını beklemek safdillik olur.

Bu medeniyet, zamanla biraz daha ilerlemiştir örneğin. Belirli bir teknoloji de geliştirmiştir. Yerden çıkardığı toprağı usulünce değirmenlerde öğütür. İnce eleklerden geçirerek toz haline getirir. Bundan sonra toprak testi ve çanak çömlek değil de seramik yapmaya başlar.

Sonra biraz daha ilerlemiştir. Teknoloji, bariz bir şekilde daha gelişmiştir. Seramik bardak, tabak yaptığı gibi elektrikli aletlerde kullanılan izolatörlerden tutun, sanayi alanlarından tutun, uzaya çıkacak roketleri ve bu roketlerin yüksek ısı ve ateşe dayanıklı tabakalarını dahi yapmaya başlamıştır.

Buradan bir yere, ülkemiz Türkiye’nin durumuna bakmak lazım. Tahlil edildiğinde ülke olarak bilgi ne vaziyette ve bu bilgi; bireye, topluma ve kurumlara ne kadar ulaştırılmıştır? Ülke, neleri değerlendiriyor? Birey, toplum ve kurumların değerlendirilmeleri ne durumda?

İnsanın kendisi üzerinden veya en yakınındaki bir insan üzerinden bakıldığında o insanın değerlendirilmesi nasıldır acaba? Bugüne kadar herhangi bir kurum ister özel olsun ister kamu kurumu olsun o insanın zekâsını ölçelim demiş mi? Nasıl bir zekâya sahipsin demiş mi? Zihinsel zekânız nedir demişler mi? Duygusal zekânız nedir demişler mi?

Sadece bu kadarı ve bu açılardan değerlendirmek medeniyeti yüksek bir hale getirmeye yeter mi? Ne bu açılar ne de bunlar yüksek bir medeniyet için yeterlidir. Daha birey, toplum ve kurumların değerlendirileceği değişik alanlar ve zekâlar konusunda nice çeşitler var.

“Teknolojiyi hiç geliştirme,.. el çıkmış aya, biz kalmışız yaya. Toplumumuz çok değişti, artık birbirimize güvenemiyoruz. Kurumlarımız çok bozuldu, sahipsiz gibiyiz, vesaire,…” İstediğiniz kadar çoğaltabilir ya da azaltabilirsiniz. Bunları, tespit olarak veya birilerini, bazı zümreleri şikâyet amacıyla da dillendirebilirsiniz. Şikâyet etmesi çok kolay. Sahih olmayan, sıhhatli olmayan, aldığınız bir bilgiyle doğru-yanlış ayırdı yapmayıp hiç işlemeden bulursunuz bir keçi, suçlu ilan edersiniz olur biter. Ancak size kadar gelen bilgiyi, işleyip yanlış kaynağı ve yanlış olanı çöp yapar, doğru olanı mükemmele yakın bir hale getirebilirseniz ne mutlu size.

O zaman siz değişir, ülke değişir ve dünyayı dönüştürürsünüz. Çünkü medeniyetiniz; kuruluş, duraklama, gerileme veya yıkılma aşamalarında değildir. Medeniyetiniz bu halde olmadığı gibi siz de zaten ömrünüzün ve bilginizin; kuruluş, duraklama, gerileme veya yıkılma aşamalarında değilsinizdir. Ya gelişme ya da olgunluk aşamasındasınızdır.

O zaman tespit amaçlı şöyle bazı sorular sormak gerekiyor. Siz ülkenizin medeniyetine ne kattınız ki ne bekliyorsunuz? Teknoloji icat ettiniz de kabul mü edilmedi? Yoksa siz kendiniz mi yok ettiniz o teknolojiyi? Her şey bozuldu ise bu bir sorun ise ve çözüm namına sorun ortaya çıkmadan neredeydiniz? Her şey sadece teknoloji mi? İnsanın değerlendirilmesinde nefs nerede ve medeniyetlerin nefsi de terbiye edilir mi? Nefs terbiyesi ile kuracağınız ahlak medeniyetinizi, hangi zihniyete feda ettiniz?