Dolar (USD)
32.38
Euro (EUR)
34.72
Gram Altın
2406.21
BIST 100
10093.79
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


Medresetü'l-Hattat\u00een

Ülkelerin gelişmişlik göstergelerinden birisi de kültür sanat faaliyetlerinin durumu ile mukayese edilir. Kültür ve sanat bir ülkede revaç gören meta' haline gelmişse durum iyi, halkın refah ve huzuru, bir ölçüde düzelmiş demektir. Türkiye'de son on-oniki yıl içinde kültürümüz ve sanatımız canlandı, hareketlendi. Bunu görmemek mümkün değil. Binlerce müzik derneği yurt sathına yayılmış durumda. Bunların büyük bir bölümü mahalli olarak ve amatör heveslerle kurulmuş olabilir. Ama bu alanda sadece İstanbul'da bir çok ciddu00ee mu00fbsıku00ee derneği ve vakfı tesis edilmiş bulunuyor. Kayıp notalar ve besteler araştırılıyor, bulunuyor ve neşrediliyor. Unutulmuş sanatkarlar hatırlanıyor ve adlarına geceler düzenleniyor. Edebiyatımız da muhteşem bir yükseliş içinde. Geçmişte Türkiye, 206 ülke arasında en az kitap okunan ülkeler arasında iken bugün 12'nci sıraya yükselmiş bulunuyoruz. Peşpeşe açılan kitap fuarları bunun nişanesi. Türkiye'de ciddu00ee manada kitap okunuyor. Millu00ee sinema ve tiyatro kaygısı öne çıkıyor. Geleneğe yaslanan büyük sanatlarımız hat, tezhib, nakış, minyatür, ebru, cild, katı' ve çiniye büyük talep var.
Bugünlerde çok değerli bir eser yayımlandı: Medresetü'l-Hattatu00een. Kıymetli kültür ve sanat tarihçisi M. Uğur Derman'ın yayıma hazırladığı eserin tanıtım toplantısı, geçen hafta Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı'nın hizmet verdiği Köprülü Medresesi'nde yapıldı. Derman, çok değerli hattatlar, tezhib hocaları, ebru ve minyatür sanatkarlarının bulunduğu toplantıda eserin ortaya çıkışını anlattı, yüz yaşına giren "Medresetü'l-Hattatu00een" hakkında bilgi verdi. Kalabalık bir dinleyici topluluğu, şöleni heyecanla takip etti. Uğur Hoca, konuşmasının ardından eserini, şanslı sanatseverlere imzaladı.
Bilindiği gibi hüsn-ü hat dediğimiz güzel yazı sanatı, yüzyıllar boyunca daha ziyade hususu00ee ve hasbu00ee olarak, üstad-çırak, hoca-talebe münasebeti halinde ve meşk usulü ile devam etti. 20 Mayıs 1915'de Babıalu00ee'deki tarihu00ee sıbyan mektebinde kurulan Medresetü'l-Hattatu00een isimli müessese, hat ve diğer gelenekli sanatlarımızın ihyası için kuruldu ve burada sanatkarlar yetiştirildi. 1925'de Hattat Mektebi, 1929'da Şark Tezyu00eenu00ee San'atlar Mektebi adını alan kuruluş, 1936 yılında Güzel Sanatlar Akademisi'ne bağlanana kadar faaliyetlerini sürdürdü. Üç defa kapatılmaya çalışılan bu eğitim ocağının serencamı, eserde anlatılıyor. Hat örnekleri ve resimlerle süslenen eser, 224 sayfadan oluşuyor. Tam yüzyıl sonra bir medresenin böyle bir sanat hadisesi olarak gündeme gelmesi, bahtiyarlık vesilesidir.
Titiz ve nefis bir baskı ile kültür hayatımıza kazandırılan eserin kapağını, Süheyl Ünver'in 3 Ağustos 1957 tarihinde yaptığı bir resim süslüyor. Medrese ve önünde bir ağaç. Müellifimiz eseri hocasına şu sözlerle ithaf ediyor: "Medresetü'l-Hattatu00een'de talebeliğini ve hocalığını bir arada sürdürmüş yegane şahıs olan Üstadım Necmeddin Okyay'ın azu00eez hatırasınau2026"
Mukaddime'de eserin yazılış hikayesini anlatan Uğur Hoca, okuyucularla şöyle hasbihal ediyor: "1970'den beri, kırkbeş yıldır ilgi duyduğum, hatta bir ara mahsu00fblü olarak neşriyatta bile bulunduğum Medresetü'l-Hattatu00een bahsini böyle müstakil bir kitab haline getirmeyi doğrusu düşünmemiştim. Bunu bana yarım asırlık haldaşım Çiçek Hatun hatırlattı: 'Şahsu00ee arşivinde biriken bu kadar malzeme var. Medrese'nin 100. yılında niçin bunları kitablaştırmıyorsun?' dedi. Gayret kuşağını takınıp dört aylık kesif bir mesai ile kitabın vücud bulmasına çalıştık. Bu yönlendirmesinden ve yardımlarından dolayı kendisine müteşekkirim." Evet bizler de Çiçek Derman Hanımefendiye bu teşviklerinden dolayı şükran borçluyuz.
Eser dört kısımdan ibaret. İlk bölümde Medresetü'l-Hattatu00een'in kuruluş hazırlıkları, muallim kadrosu, medresenin açılışı, Ramazan sergileri ve medresenin kapatılmasının hazin hikayesi var. Ardından Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki müzakerelerden haberdar oluyoruz. Matbuatta 'Hattat Mektebi' hakkındaki yazılar, medresenin tekrar kapanışı ve Şark Tezyu00eenu00ee San'atlar Mektebi'ne dönüştürülmesi, adeta bir film macerası gibi merakımızı kamçılıyor. Medresenin hocaları arasında bakın kimler var: Sami Efendi, u00c2rif Hikmet Bey, Kamil Akdik, Hulu00fbsi Yazgan, Ferid Bey, İsmail Hakkı Altunbezer, Mehmed Sau00eed Bey, Müzehhib Yeniköylü Nuri (Urunay) Bey, Bahaeddin (Tokatlıoğlu) Efendi, Hüseyin Haşim Bey, Necmeddin Okyay, Emirzade Kemaleddin Bey, Hasan Rıza Efendi, Hüseyin Tahirzade Behzad, Damad Ali Ken'an (Esin) Bey, Hacı Nuri Korman, Mehmed Ali Efendi (mu00eemarzade). Ve bu muhteşem hoca kadrosunun daha sonra yıldızlaşacak talebelerinden bazıları: Halim Özyazıcı, Ahmed Süheyl Ünver, Macid Ayral.
Medresenin teferruatlı anlatılan tarihçesi, aslında bir bakıma hat sanatımızın da o yıllardaki hal-i pürmelalini aksettiriyor. Bugün bu saltanatlı sanatımızın gördüğü alaka, ulaştığı ihtişam ve eriştiği zarafet, büyük teşekkürleri ve daimi şükürleri hak ediyor. Eserde kullanılan fotoğraflar, hat eserleri, mektuplar ve yazılar Uğur Derman Hocanın titizliğini gösteriyor. Ama bu eserin ortaya çıkışında başka zatların da emekleri ve gayretleri Vefalı bir insan olan müellifimiz, onları ismen zikrediyor ve kendilerine teşekkür ediyor.
Uğur Derman Beyefendi, Ömrümün Bereketi 1 ile sanat dünyasının gönlünü fethetmiş, eseri hasret, iştiyak, istifade ve büyük bir lezzetle okunmuştu. Eserin ikinci cildini beklerken, bir tatlı zuhurat olarak Medresetü'l-Hattatu00een çıkageldi. Mübarek Ramazanın muaccel armağanı olan bu kıymetli 'diş kirası'nı bitiren okuyucular, bayram hediyesi olarak Ömrümün Bereketi 2'yi bekliyor. Ramazan Bayramı'na yetişmezse de olur, Kurban Bayramı'na da razıyız. Elçiye zeval olmaz. İnşallah sene içinde bu güzu00eede eseri okumak nasip olur.