Dolar (USD)
32.26
Euro (EUR)
34.72
Gram Altın
2438.79
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

28 Ekim 2018

Meğer kocam bekarmış!

Sosyal medya; abartılı formları, fütursuz insanları, klavye tutanların hadsizliğiyle bir daha çıkmamak üzere çoktan yerleşti hayatımıza… Anlık iletişim gücü, özgürlük imkanı, eşitleyiciliği, iletişim olanakları sebebiyle gittikçe yaygınlaşan modern iletişim alanı, bir dizi sıkıntıyı da beraberinde getirdi.

Hesap sorulamaz oluşu, “Aman sende, bir tweet/durum için dava mı açayım; engelledim gitti!” diye yasal yoldan hak arayışlarını zorlaştırması, sahte kimlikler üzerinden istenen salvolara imkan tanıması, tezgahlara gebeliğiyle oldukça sıkıntılı bir mecraya dönüştü. Provokasyonların, algı yönetimlerinin, emperyal ve kapitalist hedeflerin birincil mekanı olma özelliğini de iyice pekişti zaten.

Telefon mesajlarının yerini sosyal ağlar üzerinden yapılan özel yazışmaların alması da çok yeni bir durum değil, artık dm’ler, messengerler sıklıkla kullanılan bir iletişim yolu.

Özellikle kişisel iletişim bilgileri olmayanlara, alanında şöhret kazanmış insanlara, siyasetçilere vs bu yolla ulaşılabilmesi çoğu kez iki taraf için de bir kazanıma dönüşebilmekte.

Bu avantajla birlikte sosyal medyayı gayri meşru ilişkiler, taciz/istismar, flörtler için potansiyel gören azımsanmayacak bir kesim de mevcut. Kimi zaman evlilikle sonuçlanan tanışıklıklara yol açsa da umumiyetle aldatma konularıyla haber olduğu hepimizin tanıklığı altında gerçekleşiyor.

Sosyal medya bize takip ettiklerimizin dünyasıyla eş bir yaşam tasavvuru oluşturuyor olsa da takip etmediğimiz kişilerin paylaşımlarına da maruz kalmamızı, timeline’nin farklı sosyo-kültürel kesimlerden kesitlere ev sahipliğini sosyolojik okumalar açısından önemli buluyorum.

Kişinin; birlikte yaşadıkları, görüştükleri, takip ettikleri, okuyup izlediklerine eş bir dünya tasavvurunda hissetmesi oldukça doğal. Öteki addettiği ve ona ilişkin tanıklığı bulunmadığı bir yaşama, düşünceye vs dair hissettiklerinin bir yabancılık duygusu da normal.

İşte sosyal medyanın, özelde de Twitter’ın insanı, bir şekilde öteki görülenin hayatına temaşa imkanı sağlaması sebebiyle ifa ettiği rolü önemsiyorum. Mahalle, şehir, ülke, dünya algı ve zihniyetlerinin bir de farklı boyutu olduğunu fark edebilmesine imkan sağlayan yönü zannedilenden de mühim!

Hiçbir şekilde bilinmeyecek, tanıklık edilmeyecek âlemlere nazar kılmayı sağlayabilen bu “rastlantı” doğru yorumlandığında aslında toplum çimentosunu sağlamalaştırabilecek bir imkanı da beraberinde getiriyor.

İnsanı, niteliksel olarak küçük, düşünsel olarak devasa dünyasından çıkarıp dışarıda da en az bir o kadar sahici başka gerçekliklerle çarpıştırması sosyal medyanın beklenmeyen, istenmeyen, tahmin edilmeyen bir sonucu belki de!

“İyi ama başlıkla ne alaka” diye ünlem edenlere cevabımızı verelim de konuya bir virgül bırakmış olalım.

Efendim, işte timeline’a her zaman siyasi, ideolojik paylaşımlar düşmüyor elbette. Günlerden dün, karşıma çıkan tweet, aslında her trajikomik hem üzücü bir o kadar da ironi içeriyordu. Hatun kişisi olduğu belli tweet yazarı, bolca emojilerle süslediği paylaşımında sosyal bir duruma da ayna tutuyordu.

“Eşimin hesabını buldum, ben de hesap açtım. Herif bekarmış, ben de bekarım dedim. Sohbet ediyoruz şimdi, ayy hiç etmediği iltifatlar, romantik sözler… Uçacağım sevinçten, ben de ona âşık oldum galiba. Bakalım, inşallah evleniriz bir sorun çıkmazsa!”

Hesap fake, paylaşım ironi dahi olsa -ki bilmiyoruz- bu, bir hakikati yansıttığı gerçeğini yok etmiyor. Evden, aileden esirgenen güzellikleri dışarıya ışınlamayı pek hevesli bir millet olduğumuz aşikar. Üstüne bir de bu tür ilişkiler eklenince ortaya çıkacak tablonun bundan farklı olmayacağı gün gibi açık! Ne diyelim, kısmet; belki bir gün evlenirler, kim bilir!

Twitter.com/sabihadogann