Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2499.16
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

19 Ağustos 2021

Mektup

Afganistan’daki son gelişmeler, Amerikalı senatörlerin mektuplarını yine unutturdu. Zarfın üstündeki adres her ne kadar ABD yönetim kadroları olsa da mazrufda bahsedilen konu hep Türkiye ve Recep Tayyip Erdoğan oldu.

54 senatörün Biden’e gönderdiği mektupta, Türkiye’de otoriterleşme dalgasına karşı demokratikleşmeyi teşvik etmesi istenirken, otoriter yönetimin muhalefeti ötekileştirdiği, medyanın susturulduğu, bağımsız yargıçların tasfiye edildiği, gazetecilerin hapse atıldığı, ABD ve müttefiklerin çıkarlarını baltalayan kavgacı ve savaşçı bir dış politika uygulandığı, S-400 alınarak Rusya’ya yaklaşıldığı yazıyordu. Suriye’deki Türk operasyonları kınanıyor, Erdoğan’ın DEAŞ’a karşı savaşan ABD müttefiklerine karşı savaştığı, ABD müttefiki 2016 darbecilerine baskı uyguladığı gibi konulardan bahsediyordu.

Ardından 40 senatör Biden’e 1915 olaylarını resmen Ermeni tezleri doğrultusunda tanımasını istedi. Mektupla 1915-2023 arasında Osmanlı imparatorluğunda yaşananlardan bahsediyor. Mektubun sonunda, "Ermeni Soykırımı'nı bir soykırım olarak tanıyın ve bu suç ortaklığı örgüsünü kırın" çağrısı yer aldı. Biden de düşman olarak tanımladığı Türkiye’nin aleyhine mektubun gereğini yaptı.

Ardından 27 temsilcinin SİHA mektubu geldi. Bizler ABD'nin çıkarlarını, müttefiklerini ve partnerlerini tehdit eden, yeryüzünün birçok bölgesinde istikrarsızlığa yol açan Türkiye'nin silahlı insansız hava aracı (SİHA) programı konusundaki endişelerimizi ifade etmek için yazıyoruz" denildi.

Türkiye'nin ürettiği SİHA'lar Kafkasya, Güney Asya, Doğu Akdeniz, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki istikrarsızlıkları daha da ileri taşıma potansiyeli görmezden gelinemeyecek kadar büyük." İfadeleri kullanılarak, Türkiye’nin Karabağ, Suriye ve Irak’ta terör örgütlerine karşı Libya’da iç savaşta SİHA’ları kullandığı için cezalandırılmasını istedi.

ABD’li senatörlere göre, Kıbrıs’ta Türk halkının tecrit edilmesi istikrar, tecride karşı çözüm üretmek istikrarsızlık, Libya’da Meşru hükümetin devrilmesi istikrar, meşru hükümetin kendini savunması istikrarsızlık. Mısır’da, Mursi’nin demokrasi ile iş başına gelmesi istikrarsızlık, darbe yapılması istikrar. Karabağ’da Ermeni işgalinin derinleştirilerek genişlemesi istikrar, işgale son verilmesi istikrarsızlık. Suriye’de yüzde 90’ı oluşturan sunni Müslüman halkın, PKK terörü veya Esed’in boyunduruğuna teslim edilmesi istikrar, bu halkın kendini yönetme hakkı istikrarsızlık. Afganistan’ın ABD ve batı tarafından sömürülmesi istikrar, Batı güdümü dışında oluşan gelişmeler istikrarsızlık…..

Tam bu hengame arasında, 2018’den beri ABD’nin Afganistan konusunda görüştüğü Taliban’ın hızlı ilerleyiş haberleri geldi. ABD’nin ani çekilişi ve Taliban’ın şehirleri kontrol altına alması bir anda Musul tecrübesini getirdi akıllara. Musul’da on binlerce Irak askeri tek kurşun atmadan şehri 1500 DEAŞ’lıya teslim etmesi gibi, personeli 300 bini bulan ağır modern silahlarla donatılmış Afgan ordusunun 70 bin kişilik hafif silahlı Taliban güçlerine karşı direniş göstermeden başkent dahil bütün şehirleri teslim etmesi oyunun bitmediği yeni başladığını gösteriyor bizlere.

Mektuba zarfından değil mazruftan baktığımızda son yıllarda Türkiye’nin (Osmanlı) dostlarına karşı acımasız bir emperyal savaşın sürdürüldüğünü görürüz. Irak’ta siyasi denklem hangi sosyolojik ve etnik denkleme karşılık geliyor. Türkmenlerin veya Sunni Arapların nüfusları kendilerine cumhurbaşkanlığı ve bir bölge bahşedilenlerden ne kadar az.

Suriye’de yapılmak istenen de Irak’ta olduğu gibi İsrail güdümlü terör devletinin temellerini atmak değil mi? Gelelim Afganistan’a… Daha düne kadar Anadolu irfanının menbaını oluşturan Horosan’a bugün Afganistan diyoruz. Birinci dünya savaşı öncesi ve sonrasında da Anadolu ve Afganistan’ın kaderleri birbiriyle bağlı. Tıpkı bugün olduğu gibi. O bölgeden kurtuluş mücadelesine gönderilen maddi yardımı bir tarafa bırakın, Mondros sonrası başlatılan Anadolu’nun işgal sürecinde, Afganistanlılar, İngilizlere savaş açmasa idi, İngiliz Anadolu’ya yönlendirdiği Yunan’ı desteksiz bırakır mıydı? Pakistan’ın kurulmasının fitilini hilafetin kaldırılmasının ateşlediğini unutmayalım. Mazlum Müslüman halkları ile ya beraber var olacağız veya beraber boyunduruk takacağız. Bu gerçeği herkesten önce içerde muhalefet yaptığını iddia eden, batı çıkarlarını savunmayı medeniyet zanneden, Suriyeli-Afganistanlı düşmanlığını köpürten sözde Türkiye yanlısı görünen, özde ise Emperyalizmin uşaklığını yapanların anlaması gerekir. Bugün Taliban üstünden İslam’a yapılan salvoların, mektuplar vesilesiyle Erdoğan ve Türkiye’ye yapılanlarla niçin birbirlerine çok benzediğini sorgulayalım. Vesselam…..