Dolar (USD)
32.26
Euro (EUR)
34.76
Gram Altın
2412.96
BIST 100
10267.09
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


Mektup okumayı sever misiniz?

Muhterem Cumhurbaşkanım,

Bilirsiniz, eskiden hasretle beklenen mektuplarımız vardı. Kimi zaman okuduğumuzda sevinçten gözlerimizin içi parlar, kimi zaman hasretten üzerine gözyaşlarımız damlar, kimi zaman da aldığımız üzücü bir haberle yüreğimizi dağlardı.

Ne var ki, televizyon, telefon, internet hayatımıza girdi gireli mektup yazmayı unuttuk. Ama hiçbiri mektubun yerini tutmuyor. Mektuplar daha içten, daha sıcak ve daha bir samimi. Meramımızı mektupla daha iyi anlatabiliyoruz.

Mektup okumayı sever misiniz bilmem ama, inşaallah bundan sonra size bu köşede her hafta bir mektup yazacağım. Çünkü her memleket dönüşünde genç ihtiyar pek çok kişiden sayısız selamlarla dönüyorum ve bunları size maalesef iletemiyorum.

Yakın bir zaman öncesine kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde çalıştığım için memleketteki dost ve akrabalarım, sizinle her hafta bir araya geldiğimizi, birlikte yemek yiyip sohbet ettiğimizi, alınan kararlarla ilgili istişarelerde bulunduğumuzu hatta bir şey söylediğimde beni kırmayıp hemen yerine getirdiğinizi zannediyorlar. Bu sebeple selamın yanı sıra bazen dertlerini ve arzularını da size iletmemi istiyorlar.

Son gidişimde konu yeni hükümet sistemiydi. Dostlardan biri sistemin kurucularından biri olduğumu düşünüyor olmalı ki, aynen şunları söyledi:

“Hayırlı olsun; zorlu bir işe girişmişsiniz. Yüzyıllık bir devleti tepeden tırnağa değiştirmeye çalışıyorsunuz. Bunu yapacağınıza inanıyorum ve size dua ediyorum. Bunu başarırsanız, ümmete büyük bir hizmet olur.”

Bir diğeri ise şunları ekledi:

“Yeni hükümet üyelerini açıklarken Cumhurbaşkanımızı pür dikkat dinledim ve takdir ettim. Arapların şöyle bir sözü var: ‘Likülli cedidetin lezzetün ğayre inni vecedtü cedide’l-mevte ğayre lezizün’ (Her yenilikte bir lezzet vardır ama şu hariç: Ölümün yenisini gördüm, lezzetini görmedim). Bakanlar hep yeni. Yeni isimler yeni heyecan demektir. Artık başarı için önünüzde hiçbir engel yok. Allah yardımcınız olsun!”.

Bunları dinlerken hem sevindim hem de korktum. Ankara’da bir bürokrat ve bir üniversite hocası olmam hasebiyle başarıya ortak gördükleri için sevindim. Allah korusun, başarısızlık durumunda da sorumlu gördüklerinden biri benim. Bundan anladım ki, başta zat-i aliniz olmak üzere bu davanın bir yolcusu olarak hepimiz başarılı olmaya mahkûmuz. Malumunuz, başarının da yolu adalet ve liyakatten geçer.

Kanuni Sultan Süleyman’ın Farsça’dan tercüme ettirdiği Güşen-i Mülûk’ta şöyle bir hikâye anlatılır:

“Zamanın birinde iki meşhur hükümdar yaşarmış. Biri acımasızlığı, diğeri merhametiyle bilinirmiş. Ne var ki, merhametli hükümdarın ülkesindeki insanlar acımasızlığıyla bilinen hükümdarın ülkesine göç etmeye başlamışlar. Şefkatli hükümdar bir anlam verememiş ve bunu araştırması için danışmanlarından birini o ülkenin hükümdarına elçi olarak göndermiş. Acımasız hükümdar elçiye gelişinin sebeb-i hikmetini sorunca elçi, ‘Efendim, bildiğiniz üzere hükümdarımız şefkatli ve merhametli bir hükümdardır. Kimseyi incitmez. Ne var ki, ülkemizdeki insanlar ülkenize göç ediyorlar. Hükümdarımız, sebeb-i hikmetini öğrenmek için beni elçi olarak size gönderdi’ der.

Acımasızlığıyla maruf hükümdar elçiye şöyle cevap verir: Hükümdarınız merakında haklıdır. O bu asırda merhametiyle, ben ise acımasızlığımla marufum.

Ancak benim acımasızlığım üst makamlara getirdiğim insanlaradır. Onların görevlerindeki kusurlarını affetmem; vakit geçirmeden cezalandırırım. Bu yüzden görevlerini doğru yaparlar. Halka tepeden bakmaz, zulüm etmez ve işlerini geciktirmezler. Halk onlardan memnundur. Benim zulüm karanlığım sadece çevremdeki üst görevlilere, onların güzel işlerinin aydınlığı ve ışığı ise ülkemdeki insanlara yansır.

Sizin hükümdarınıza gelince, devlet görevine getirdikleri insanlar, onun merhametli olduğunu ve kendilerine ceza vermediğini bildikleri için işlerini aksatırlar. Rüşvet verenleri kayırır, diğerlerine itibar etmezler. Hatta zulüm edip azarlarlar.

Hükümdara selam söyle! Ülkenizden kaçanlar ondan değil, işlerini dürüst yapmayan, halka tepeden bakan ve onlara zulmeden makam sahiplerinden kaçarlar.”

Hamdolsun görevde bulunanlar genelde dürüst ve gayretli, ama güven kontrole engel değildir. Yine de dikkat edilmesi lazım.