Mem-ü Zin'in direnci
"Hicranla yanan ışıklı mumun fitiliyim. Hasretle harlanmış nar közün ateşiyim" - Ahmed-i Hani-
Çocuklarımız çukur ve barikatları dinlemiyor, azim ve sabırla engelleri bir bir aşıyor. İşte onun için gelecekleri hedef alınıyor, okulları yakılıyor, öğretmenleri tehdit ediliyoru2026
Geçen hafta üst üste geldi haberleri.
Alparslan'ın diyarı Muş'un Varto ilçesinden gelen haber hepimizi sevindirdi. Temel eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) ikinci dönem sınavında 120 sorunun tamamını doğru yanıtlayarak Türkiye birincileri arasında yer alan Ezgi Beytaş, Muş'lu.
10 ev bulunan Dağcılar köyü Seyit Kamer mezrasından taşımalı eğitim sistemiyle Çaylar köyündeki Yatılı Bölge Orta Okulu'na giderek eğitim gören Ezgi Beytaş, inanç ve tutkunun hiçbir engeli dinlemeyeceğini gözler önüne serdi. Çukurların içini inancı, azim, sabır ve tutkusuyla doldurdu, "halka rağmen halkçılık" uygulamasının ruh ikizi taşeron örgütlerin geleceğini çalmasına izin vermedi. Işığa gözlerini kapatanlara "hayallerimi çalmayın" diye haykırdı.
Şiddetle, çukurla, barikatla, tehditle, zorbalıkla, korkutarak, sindirerek, kandırarak Kürtlerin iradesine ipotek koymak isteyenlere bir cevap da Şırnak'ın İdil ilçesinden geldi. Okulları yakılan, yollarına mayın döşenen Veysel Karani, Cumhuriyet ve Bener Cordan ortaokulları öğrencileri, TEOG sınavında büyük başarı sağladı. Öğrencilerden biri, Türkiye birincileri arasında yer alırken, bazıları da ikinci ve üçüncü olarak önce ilçenin, sonra hepimizin gururu oldu.
Çocuklarımız, sergiledikleri destansı başarıyla eğitimi hedef alanlara başarılarıyla şu mesajı verdiler: "Biz sizin gibi düşünmüyoruz. Bizim düşlerimiz var. Düşlerimiz masmavi, düşlerimiz tertemiz, düşlerimiz aydınlık. Bizi karanlıkta bırakamazsınız. Çünkü bizim düşlerimizin temelinde inanç var. Artık yeter! Çekin ellerinizi üzerimizden. Biz sorgulayacağız, öğreneceğiz, anlatacağız ve daha özgür, daha büyük bir Türkiye için ter akıtacağız. Kanlı ideolojilerle işimiz yok. İdeolojilerinizle düşlerimizi boğamazsınız. Hayat alanlarımızı kısıtlayarak, talan ve terör, vandalizm ve dayatmayla elimizden kalemi, yüreğimizden sevdamızı söküp alamazsınız. Yeter! Korkunun pençesinde yaşattığınız ağır travmalar yeter. Geleceğimizi yeter karartınız, her fırsatta okullarımızı yaktınız, öğretmenlerimize baskı yaptınız, adım attığımız yollara tuzaklar kurdunuz. Gittiğimiz kütüphaneler, kaldığımız yurtlar, hatta halk eğitim merkezlerine kadar molotoflu saldırı düzenlediniz. Acımadınız! Yakmak ve yıkmakla kalmadınız okul boykotlarıyla beni, geleceğimden uzak tutmaya çalıştınız. Okuluma beslediğiniz düşmanlık hiç dinmedi. Eğitim haklarımızı gasp ettiniz. Ama direndim. Haklarımı tümüyle ele geçirmenize izin vermedim. Boyum küçük ama kocaman yüreğimi, kocaman sevdamı göremediniz. Görün artık! Biz, siz olmayacağız. Biz, sizin de siz olarak kalmanızı istemiyoruz. Sizin için de o yüreğimizde acı taşıyoruz. Kimse ağlasın, kimse üzülsün ve kimse ölsün istemiyoruz."
Ahmed-i Hani'nin, Mem-ü Zin'in direnci bu. Büyük bir aşk hikayesi olup bitenleru2026
Bu hikayenin karşısında direnenleri hepimiz tanıyoruz. Dün bu hikayeleri yasaklayanlarla bugün bir olmuşlar, bu hikayelerin verdiği mesajları çocuklar okumasın istiyorlar. Yıllarca sistemli bir zulüm uygulayanlarla, Mem-ü Zin kitabını yasaklayan zihniyet ile bugün kol kola girerek çocuklarımızı esir almaya çalışan taşeron örgütlere inat çocuklarımız ise gösterdikleri azim ile korku duvarlarını yıkıyorlar.
