Dolar (USD)
32.25
Euro (EUR)
34.91
Gram Altın
2435.19
BIST 100
10217.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

08 Temmuz 2015

Merhamet mi dediniz?

Merhametten bahsetseniz bu hafta dedi çok değerli bir dostum. İçi ne kadar dolu, anlamı ne kadar geniş ve kapsama alanı ne kadar büyük bir duygudur merhamet. Neresinden başlasak, ne kadar anlatsak eksik kalır çünkü dünya merhamet üzerine kurulmuştur.

İçimizde devinip duran acılar bir türlü dinmiyor ki içimizi susturup da başka şeyler düşünelim. Aldığımız her haber içimizdeki merhamet duygusunu biraz daha incitiyor.

Merhamet kelimesinin ilk çağrışımı rahmettir. "Merhamet edene Rabbin rahmeti vardır." buyuruyor Peygamber Efendimiz. Kalbin en hassas noktasıdır merhamet. En yumuşak hali, en içten yanı.

Kalbimiz sürekli acılarla sınanıyor. Neredeyse rahat bir nefes aldığımız zamanlar yok artık. Dünya bir acılar ülkesi oldu. Sadece kendi çevremiz değil, şehrimiz, ülkemiz ve bütün dünya bitip tükenmek bilmeyen acıları yaşıyor.

Merhamet duyguları işte böyle zamanlarda sürekli bizimle beraber. İçimiz titriyor, boğazımıza kocaman bir yumruk gelip oturuyor. İşte bütün bunlara şükretmek gerek. İnsanlığımızın en eşsiz belirtileri bunlar. İnsanlığını yitirmemiş insanlara ihtiyacımız var.

Dünyanın acısını ortak bilmek gerek. Dil, din, ırk ayrımı yapamaz merhamet. Kanadı kırık kuş da içini acıtmalı insanın, yolunu kaybetmiş bir serçede. Dünyanın bir ucundaki çocuğun ağlamasıyla da içi dolmalı insanın, komşusunun evladının ağlaması da içine dokunmalı.

Acılarla en çok da çocuklar yüz yüze geliyor. Savunmasız, suçsuz ve günahsız çocuklar çağın acımasız yüzüyle karşılaşıp yarı yolda kalıyorlar. Ayakları takılıyor, oyun nedir bilmiyorlar ve dünyanın ortasında öylece duruyorlar.

Merhametin dünyadaki yansıyan yüzü Peygamber Efendimiz, bir hadisinde merhametin çocuklarla olan ilişkisine değinir: Çölde yaşayan Araplardan bazıları Resulullah'ın (s.a.s.) yanına gelirler; (Onun çocukları öpüp sevdiğini görünce):

-Siz çocuklarınızı öpüyor musunuz? derler. Hz. Peygamber (s.a.s.):

-Evet cevabını verince onlar:

-Ama biz vallahi çocukları öpmeyiz derler. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.s.):

-Allah sizin kalbinizden merhameti söktüyse ben ne yapabilirim, buyurur.

Bir kalpten merhametin sökülmesi ne büyük felakettir. Sadece kişinin kendisine değildir bu felaket. Bütün insanlık içindir bu kayıp. Dünyayı büyük acılara sürükleyen liderlerin kalbinde bir zerre merhamet olsaydı kendi vatandaşları başta olmak üzere mazlumları acılarla baş başa bırakırlar mıydı? Kendi çıkarları için dünyayı ateşe vermekten çekinmeyen kişilerin kalplerindeki en büyük yoksunluk, merhamettir.

Mümin kalpler dünyadaki zulümlere karşı duyarsız olamaz. Bu, insanlığın ve imanın gereğidir. Kalpleri imanla ve merhametle diriltmek gerek.

Ne çok kül var şehirde üstümüze yağan. Yangın yürüyor bir tufan gibi. Biz döndükçe kumlar saçılıyor şehrin üstüne. Biz döndükçe çöl, gül oluyor. En tatlı rüzgarlar esiyor bir saadet şehrinden. Birden meydanlara çıkıyor sesimiz, birden şehrin üstünde yankılanıyor. Merhametle yıkadıkça kalbimizi açılıyor gök. Merhamete açtıkça kapıları bütün yetim yüreklerin başını okşayacak eller. Gönüller sevgi ile dolacak.

Suçu, günahı çağa atmamak gerek. Yaşananları görüyoruz. Kendi çocuğunu, komşusunun çocuğunu gözünü kırpmadan öldürenler; annesini, babasını öldürenler ve kimseye karşı içinde merhamet taşımayanlar kuşattı dört bir yanımızı. İman eksilince kalpten yaşananları yadırgamamak gerek. İmansız bir kalbin nelere sebep olacağını kimse kestiremez.

Ramazanla birlikte hiç olmazsa kıpırdamaya başlayan merhamet duyguları umut edelim ki ramazandan sonra da devam eder. Dünyanın şimdi her şeyden çok merhamete ihtiyacı var. Merhamet yerleşince kalplere, gerisi nasıl olsa gelecektir.