Dolar (USD)
32.34
Euro (EUR)
34.83
Gram Altın
2393.46
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

16 Mart 2014

Mesele Berkin Elvan değil, demiştik...

'Ama'larla kurulmuş her cümlenin olumsuzluk içerdiğini bildiğimizden direkt gireceğim mevzuya, lafı da dolandırmayacağım. Berkin Elvan'ın ölümü hepimiz için üzücüydü. Ölümlerde dahi etnisite, mezhep, siyasi görüşe göre tavır belirleyenlerden değiliz şükür. Bu sebeple, bir gencin ekmek almaya veya eylem yapmaya çıktıktan sonra ölmüş olması acının dozunu belirleyici sebep teşkil etmez. Sosyal medyada Berkin Elvan'ın eylem meydanlarındaki aktif halini gösteren fotoğraflar da onun ölümünü haklı bir sebebe dönüştüremezdi; öldürüldüğünde üzerinden molotof kokteyl çıkmış olsa da tutumumuz değişmezdi! Bir başka gün ölmek için yaşayan insanın, bir ölüme sevinmesini eskiden beri anlayamamışımdır zaten... Ölüme yazgılı ben-i Adem, bu kaderin bir başkasına erken tesadüf etmesine nasıl sevinebilirdi ki!

Berkin Elvan üzerinden çeşitli senaryolar planlandığına, kaos ortamı oluşturulmaya çalışıldığına dikkat çekme isteğimiz nedense bazıları tarafından ölüme sevinmek, ölüme sebep olanları savunmak olarak algılandı. Bunda sosyal medyanın ifade ve düşünce aktarımını sınırlandırıcı, taarruzlara karşı savunma pozisyonunun doğurduğu yıldırıcı etkinin de payı olabilir. Gerçi sebep ne olursa olsun, kendimizi ifade noktasında birtakım sıkıntılar yaşadığımız aşikar.

Gezi üzerinden oluşturulan senaryonun tutmaması, ülkemizi yeniden dizayn etme çabası içinde bulunan odakların pes edeceği anlamına gelmiyordu tabii. Dünya dengelerinin değiştirildiği tarihi bir dönemeçte, ülkemizin bunun dışında tutulmasını beklemek de hayal dünyasından yaşamakla eş anlamlı olsa gerek.

Mısır, Suriye, Ukrayna üzerinde tezgah kuranların Türkiye gibi stratejik ve coğrafi öneme haiz bir ülke için projeler üretmemesi düşünülemez! Sözkonusu ülkelerde ayrıştırıcı ögeler üzerinden bir operasyona gidildiği ortada. Bizde de mezhep ve etnisite üzerinden hareket etmeye çalışan odaklar, son olarak Berkin Elvan üzerinden bir atraksiyon geliştirmeye çalıştılar.

Berkin Elvan'ın ölüm süreciyle ilgili birtakım ciddi iddialar bu bağlamda değerlendirilebilir. Örneğin, Berkin'in planlanan tarihte ölmesi için fişinin çekildiği bunlardan bir tanesi. 12 Eylül döneminde bazı hemşirelerin karşıt görüşlü hastaları enjeksiyonla öldürmeye çalıştıklarını hatırlarsak bunun titizlikle araştırılması gereken bir konu olduğu ortaya çıkacaktır. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Berkin Elvan'ı başka bir hastaneye nakil etme teklifinin neden ret edildiği de ivedilikle yanıtlanması gereken sorulardan!

Berkin Elvan üzerinden oy devşirmeye kalkanlar olduğu gibi bunu Alevi-Sünni çerçevesinde ayrıştırıcı bir unsur olarak kullanmak isteyenler de görüldü. Gezi eylemlerinde ölenlerin Alevi olduğu, devletin bunu sistematik bir şekilde yaptığı iddia edildi! Bunu savunan ve devleti sorgulayan insanların aklına eylemler sırasında Alevilerin nasıl tespit edilip öldürüleceği sorusunun gelmemesi ise şaşırtıcı! Neredeyse can pazarının yaşandığı böyle bir ortamda polisin Alevileri tespit edip onları öldürmeye kalkışması absürt bir sav olmaktan öteye gidebilir mi?

Bu insanların aklına Gezi eylemlerinde meydanlara sürülenlerin büyük bir kısmının Alevi olduğu; DHKP-C ve Aleviler üzerine inşa edilen eylem süreciyle iktidarın alaşağı edilmek istendiği gelmedi mi bilemiyoruz. Daha önce etnisite üzerine kurulmaya çalışılan bölme operasyonunun bir süredir Alevi-Sünni kamplaşmasına çekilmek istendiği fark edilmemiş olabilir mi?

Türkiye'deki oyun kurucuları, Alevi-Sünni kamplaşmasına Berkin Elvan'ın cansız bedenini ve ailesinin acısını monte etmekten çekinmediler. 15 yaşındaki gencin ölümü bahanesiyle toplumsal infial oluşturmaya, katil devlet sloganlarını zihinlere yerleştirerek meşru iktidarı yıkmaya, seçimleri etkilemeye çalıştılar. Bu konuda yapılan uyarıları Berkin'in ailesinin acısını paylaşmamakla, bunu söyleyenleri de vicdansız olarak lanse etmekten imtina etmediler.

Berkin Elvan'ın cenaze törenine insani ve vicdani duygularla katılan yığınla insan vardı kuşkusuz. Öte yandan amaçları halkı kışkırtmak, galeyana getirmek, ülkenin maddi ve manevi unsurlarına zarar vermek olan provokatörlerin varlığı da kesindir. Nitekim, yapılan tüm uyarılara rağmen bu provokatörler amaçlarında bir derece başarılı oldular. Berkin Elvan'ı anmak için sokağa neden silahla çıktıklarını anlayamadığımız, yakıp yıkarak neyi amaçladıklarını anlamadığımız provokatörler çatışma ortamı oluşturmakta zorlanmadılar. Halkı kışkırtarak cepheleştirdikten sonra genç bir cana kıymakta beis görmeyen provokatörlerin amaçlarının deşifre olmasına rağmen bazılarının hala suskunluklarını koruması ilginç. Polisin attığı gaz fişeğinin sekerek ölümüne yol açtığı Berkin için ayağa kalkan sanatçılar, siyasetçiler, yazarlar, gazeteciler nedense pek bir sessizleşmiş durumdalar.

Berkin Elvan için taziye mesajı yayınlayanlar, eylem yapanlar, sosyal medyada örgütlenenler nedense Burak Can için sükutu tercih etmiş. Berkin Elvan için üzüldük dediğimizde bizleri yalancılıkla itham edenlerin yalancıktan da olsa Burak Can'ın ölümüne üzülmüş görünmemeleri şaşırtıcı. Bu, onların karşısına bir samimiyet sınavı olarak çıkmıştı ve hepsi kaybetti!