Dolar (USD)
32.30
Euro (EUR)
34.71
Gram Altın
2398.37
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

21 Ağustos 2017

Meselenin özü

Okullarda bize bilimsel yöntemlerin basamaklarını anlatırken ilk sırada "problemin tespiti" yani problemi net ve açık bir şekilde, anlaşılır ifadelerle belirtmemiz söylenir. Ancak bununda öncesinde olması gereken bir husus var ki onu da kısaca "dertlenmek" olarak ifade edebileceğimizi düşünüyorum.

Dertlenmekten maksadım insanlığa hizmet etme, bir şeyler üretme derdi. Büyük icatlar büyük ihtiyaçlar neticesinde ortaya çıkmıştır. Bir şeye olan ihtiyaç dert haline gelmediği takdirde yani bir problem olarak görülmediği takdirde bunun tespiti yapılamaz. Problem tespiti yapılmadığı zaman da gözlem yapma ve veriler toplama, hipotezler kurma, deneyler tasarlayıp, hipoteze dayalı tahminlerde bulunma vs. aşamalarına geçilemez.

Kıymetli okurlar. Uzun bir süredir dünyada yaşanan yeni nesil küresel savaşı anlatmaya çalışıyorum. Ülkeler ve ülke büyüklüğündeki şirketlerin hem kendi aralarında hem de karşılıklı olarak yaptıkları savaştan ancak savaşırken de aynı zamanda ortaklık kurulabildiğinden bahsediyorum. Bu savaşı asimetrik savaş olarak tanımlayanlar olduğu gibi farklı isimlerle ifade edenler de bulunmaktadır.

Ekonomik, teknolojik, diplomatik, askeri ve siyasi cepheler başta olmak üzere birçok farklı alanda yürütülen bu savaştan daha güçlü bir şekilde çıkabilmek için sağlam temellere oturmuş bir ekonomik yapıya sahip olmamız gerekiyor. Sağlam bir ekonomik temele sahip olabilmenin en önemli şartı ise yerli ve milli üretim kapasitenin yüksek, dışa bağımlılığın ise en alt seviyede olmasıdır.

Peki, yerli ve milli üretim kapasitenin yüksel olmasının temelinde ne var? Diye soracak olursak, bilgi üretme kapasitesinin güçlü olması cevabı ile karşı karşıya kalırız. Bilgi üretmenin temelinde de yazımın başında belirttiğim gibi dertlenmek bulunmaktadır. Elbette ki sadece dertlenmek yeterli değildir. Bunun yanında da eğitimli ve kalifiye insan kaynağına ihtiyaç vardır.

Kıymetli dostlar. Türkiye'ye karşı 2011 yılı Eylül ayında başlayan ve 2013 yılı Mayıs ayı sonrasında sistematik bir şekilde devam eden saldırılar son dönemde açıkça ilan edilmeye başladı. Bakınız bir yandan ABD uzun bir süredir PYD/PKK'ya sürekli olarak tırlarla askeri araç-gereç ve mühimmat yardımı yaparken geçen hafta Almanya SDP Başbakan adayı Schulz "Özgür ve demokratik Türkiye için savaşanlara daha çok destek olacağız" dedi. Peki, onlara göre "özgür ve demokratik Türkiye için savaşanlar" kimler? Diye soracak olursak FETÖ, PKK, DHKP-C gibi terör örgütleri karşımıza çıkacaktır. 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında gerek FETÖ gerekse PKK teröristlerine karşı tutumlarına bakıldığında sessiz kalarak destek veren Almanya'nın bu terör örgütlerine seçimlerin ardından açıktan destek verecekleri açık bir şekilde ilan edilmiş oldu.

Konumuza geri dönecek olursak. Türkiye'ye gerek dışarıdan gerekse dışarıdakilerin içimizdeki temsilcilerinden yapılan bu kadar saldırı varken "ben ne yapıyorum?" sorusunun cevabını kendimize verebiliyor muyuz? Bu sorunun cevabını doğru bir şekilde veremiyorsak veya verdiğimiz cevap kalbimizi yeterince tatmin etmiyorsa içimizde dert oluyor mu? Eğer dert oluyorsa bilgi üretme yolunda adım atarız. Dertlenmiyorsak zaten her zaman yapıldığı gibi bir başkasından beklemeye devam ederiz.

Yerli ve milli üretimlerimizin artması için okumalı, araştırmalı, geliştirmeli, yenilik ortaya koymalı ve mümkün olduğunda bunları ticarileştirmeliyiz. Dünya çapında markalar ortaya koymak için çalışmalı bunu kendimize dert edinmeliyiz. İster hoşaf üretelim, ister bilgisayar, ister uçak üretelim, ister saat. Ürünlerimizin katma değerini yükseltmeli bunun için gerekenleri yapmalıyız. Bilgi üretmeyi sadece teknolojik anlamda değil, sanat, spor, tarih, coğrafya hangi alan olursa olsun her alan için söylüyorum.

Kıymetli dostlar. "Türkiye, Türkiye'den büyüktür" sözü kuru bir slogandan ibaret değildir. Adriyatik'ten Çin Seddine kadar olan on binlerce kilometre karelik coğrafyada dini, kültürel, tarihi bağlarımızın olduğu milyonlarca kardeşimiz var. Ve Türkiye bu coğrafyalarda yaşayan mazlumların umudu ve duasıdır.

Yükümüz ağır, yolumuz çetin. Türkiye'nin 2023 hedeflerine ulaşması için var gücümüzle çalışmalıyız. 15 Temmuz gecesi vatan için hiç düşünmeden canını veren ve can veremediği için can verenlere gıpta ile bakan bu aziz millet bugün vatan için çalışmalı ve üretmelidir. Büyük bir güç cephesine karşı mücadele ediyoruz. Dışarıdan düşmanlar içeriden hainler güçlenen Türkiye'yi durdurmak için saldırıyor. Uyanık olmalıyız. Uyanık kalabilmek için inançlı ve sağlam bir iradeye sahip olmalıyız.

Yeni bir eğitim ve öğretim dönemi başlamak üzere. Milyonlarca yeni genç bilimin kapısı olan üniversite hayatlarına başlamak için gün sayıyor. Gençlerimizi doğru yetiştirmeliyiz. Derslerde konuların tarihi, teorisi anlatılırken güncel gelişmelerden uzak kalınmamalıdır. Gerçek hayat teoriyi aşıyorsa müfredatımızı hızla güncellemeli, son gelişmelere ayak uydurmalıyız. Geçmişte olduğu gibi bilimi tekrar ele almak istiyorsak fedakarlık yapmalı, dertlenmeli ve çalışmalıyız.