Mevlid-i Nebi
Hz. Nebi'nin( S.A.V) doğumu: 12 Rebiülevvel 571...
" Mefhar - i Mevcudât, Hazret-i Fahr-i Alem Muhammed Mustafâ râ Salevât" Allahümme salli alâ seyyidina Muhammedin ve alâ âli seyyidina Muhammed (Allahım! Efendimiz, kılavuzumuz, rehberimiz Hz. Muhammed'e (S.A.V) yüce ailesi ve ashabına rahmet, bereketler ihsan eyle.)
Alemlerin Efendisi'nin(S.A.V) dünyayı teşriflerinin 1447. yılını 19 Kasım 2018'de idrak ediyoruz.
Diyanet İşleri Başkanlığının öncülüğünde hafta boyunca "Peygamber ve Gençlik" temalı etkinlikler düzenlenecek. Çok isabetli bir tema seçilmiş. Gençlik, Efendimiz'in ( S.A.V) izinde, onun rehberliğinde yeniden İlayı kelimetullah düşüncesiyle, milletin ve ümmetin müjdecisi olma yolunda yürüyüşüne devam edecektir..
Merhum Necip Fazıl Kısakürek üstadın : "Bir gençlik, bir gençlik, zaman bendedir ve mekân bana emanettir şuurunda bir gençlik" diyerek tarif ettiği bir gençlik. "Benim olmadığım yerde kimse yoktur. Dava ahlakına sahip bir gençlik."
Çağdaş Ebu Lehebler, gençlik üzerinden tuzaklarını kurmaya devam ediyorlar. Cahiliye anlayışının 21. yüzyıl versiyonu. Ebu Leheb, nasıl ve hangi gerekçelerle hakikati gizlemeye çalıştıysa bugün de onun izinden gidenler aynı hezeyanlarına devam ediyorlar. Kur'an'a "köhne kitap" diyen nasipsizler, Kur'an ayetlerini yalancılıkla suçlamaktalar, zaman zaman da öğretilmesini yasakladılar. Peygamber Efendimize (S.A.V) 'Arap Mustafa' diyerek çukurlaşanlar, ezanın, ibadetin Türkçeleştirilmesini istiyorlar. Çünkü bunlar Müslümanların bir araya gelmesini, cem olmasını istemiyorlar. Namazın farzlarından olan kıraatı bozarak namazı ortadan kaldırmak istiyorlar.
Gezi kepazeliğinde İstanbul'da Kabataş İskelesi'nde başörtülünün üzerine işemeleri Ebu Leheb yöntemlerinden sadece biri. Üniversitelerde 'ikna odaları' kuranlar Ebu Cehil müntesipleridir. Gezi'de Çarşı Grubu denilen güruhu organize edenler, Fenerbahçe forması giydirdikleri elemanlarını " İmam Hatipler’i kapatalım, hocaları, müritleri asalım." temposu eşliğinde sokaklara sürmeye hazırlanıyorlar. Mazlumların dayanağı bu ülkeye diz çöktürmek için her türlü silahı ve yöntemi kullanıyorlar. Din adına dini ifsat etmek için FETÖ, DEAŞ benzeri terör örgütlerini kurup yönetiyorlar. Masum bedenler parçalanıp yok edilirken tıpkı cahiliye devrindeki gibi güçlü olanlar zulmü alkışlıyorlar. Milyonlar katledilirken, göçe zorlanırken kanlı ticaretlerini düşünüyorlar.
Heykelleri 'İlah' edinenler, Allah'ın kullarına hakim olmak için ittifak halindeler.
"Yeryüzünde, riya, inkar, hıyanet
Altın devrini yaşıyor..
Diller, sayfalar, satırlar
"Ebu Leheb öldü" diyorlar:
Ebu Leheb ölmedi, ya MUHAMMED;
Ebu Cehil, kıtalar dolaşıyor!
Neler duydu şu dünyada
Mevlid’ine hayran kulaklarımız;
Ne adlar ezberledi, ey NEBİ,
Adına alışkın dudaklarımız!
Artık, yolunu bilmiyor;
Artık, yolunu unuttu
Ayaklarımız!
Kabe’ne siyahlar
Yakışmamıştı, ya MUHAMMED,
Bugünkü kadar!" böyle diyordu Bayrak Şairi Arif Nihat Asya, Naat şiirinde.
En çetin, en korkunç İşgaller, önce zihinlerde başladı. Mankurtlar yetiştirdiler. Sonra yeni bir dil, yeni bir ulus, yeni bir din, yeni önderler oluşturdular. Irkçılık belasını musallat ettiler. Teröre zemin oluşturdular.
İslam coğrafyasında kan gövdeyi götürüyor.
BM'nin açıklamasına göre sadece Yemen'de 18 milyon kişi açlıktan ölmek üzere. Suriye'de, Irak'ta, Pakistan'da, Afganistan'da, Filistin'de, Doğu Türkistan'da durum bundan farklı değil.
Ülkeleri bombalayanları, terörü besleyenleri, zulümde yarışanları, mezhebi din görenleri, Suudi Arabistan'ı, İsrail'i, ABD'yi, Rusya'yı, İran'ı ve Suriye'deki cani Esad'ı hesaba çekecek bir makam, güç var mı?
'Bir Gece' şiirinde Mehmet Akif:
"Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta;
Dişsiz mi bir insan, onu kardeşleri yerdi!
Fevzâ bütün âfâkını sarmıştı zemînin
Salgındı, bugün Şark'ı yıkan, tefrika derdi." derken '...bugün Şark'ı yıkan, tefrika'nın 90 yıl sonra da 14 asır öncesindeki gibi vahametini muhafaza ediyor.
Tek çare: Efendimiz'i (S.A.V) anlamak ve anlatmaktır.
