Dolar (USD)
32.43
Euro (EUR)
34.76
Gram Altın
2433.18
BIST 100
10082.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

24 Şubat 2021

Mikroalemden makroaleme

Ömür, ilk ve son durağı belli olan, mücadelelerle dolu bir yolculuktur. Bu yolculukta yolda engeller, barikatlar, dikenler bazen de pınarlar vardır. Her yol ayrımda yönlendirici levhalar bulunur. Hangi yöne yönelirsen yönel bütün yolların sonu ölüme çıkar. Doğarken başlanılan yolculuk ölüm durağında son bulur. Bu yolun yolcusu ise insanın kendisinden başkası değildir. Herkes kendi yolunun yolcusudur. Buna hayat yolculuğu denir.

Yol, yolcunun yareni, yoldaşıdır. Yolcunun yolda olması yolculuğu anlamlı kılar. Yola revan olmak kader, yolda verilen kararlar ise iradenin sonucudur. Mukadderat neticesinde yola koyulan insan kendisine bahşedilen iradesiyle aldığı kararlar doğrultusunda ya yolculuğu anlamlı kılacak ya da yolculuğunda hüsrana uğrayacaktır. Bunun takdiri de, iradesi de insanın kendi elindedir. Bu da insanın yolculuktaki imtihanıdır.

İnsanın en uzun yolculuğu ise kendi iç dünyasına gerçekleştirdiği yolculuktur. Bu yolculuğa bir kâşif edasıyla çıkan yolcular, âlemin harikulade gizemlerini keşfetme mutluluğuna erişecektir. Bu keşif yolculuğunda insan keşfettiği güzellikleri ve özüne vardığı erdemleri insanlığın hizmetine sunabildiği ve insanlarla ilişkilerinde kullanabildiği ölçüde yolculuğu anlam kazanacaktır. Kendi iç dünyasına yolculuğu gerçekleştirebilme iradesini ortaya koyabilenler keşfettikleri güzellikleri insanlığın hizmetine sunmayıp kendi menfaatleri için kullanmaya başladıkları zaman ise bu yolculuk onların yavaş yavaş yok oluşuna neden olacaktır.

Herkes iyi bilir ki, insanın yüreği merhamet ve vicdan denen güzelliklerin çevrelediği bir güzellikle örülüdür. Bu örgünün özünde ruh ve nefis vardır. Nefsini kötülüklerden arındıranlar ruhlarını temize çekebilir. Ruh insanın kendi “ben”idir. “Ben” doğumdan ölüme kadar her dem insanla beraberdir. “Ben” insanın özüdür, kendisidir. Buna ulaşabilenler hayatlarını yaşamak adına “öz”ün anlamına ulaşmış olur. Bu öze “mikroalem” denir.

İnsanın en uzun yolculuğu ve en büyük keşfi de bu “öz”e ulaşma ve “öz”ü dışarıya çıkarmasıdır. Bunu keşfeden insanlar, özelde kendileri genelde ise bütün insanlık için güzelliklerin habercisi olmaya aday olurlar.

“Öz”ü bir kalıba koyma ihtiyacı hissedecek olursak onu “iç ses” olarak tanımlayabiliriz. İnsan kendi iç dünyasını keşfedip, ruhunun sesini işitebildiği müddetçe kendi ruhunun güzelliklerine kanat çırpmaya başlar. Nihayetinde iç sesi ile yola çıkarak kendi dışındaki dünyayı anlamlandırmaya başlar insan.

Bedenimizi canlı tutan ve hayata bağlayan mikroalemimiz olan “ruh”umuzu diri tutan olgu maneviyattır. Her ruh, bir kutsala inanma koduyla yüklüdür. Bu kodu yanlış kutsallarda arayanların ruhunun bir yanı sürekli eksik kalır. Bu eksikliği de iç sesiyle duyar insan ve sürekli doğruyu arar. Bu süreçte inanmaktan asla yorulmamalı ruh.

Ruhumuzun gıdası olan doğru inancı bulduktan sonra mikroalemden makroaleme yeni bir yolculuğu başlar insanın. Bir diğer güzel yolculuk da mikroalemden makroaleme yapılan yolculuktur. Kendi ruhunda devrimini tamamlayan güzellikler, kendi dışını güzelleştirme gayretine yönelir. Peygamberler de öyle değil mi? Yüce Kudret’ten aldıkları güzellikleri ruhlarına nakşettikten sonra, o güzellikleri bütün insanlığın istifadesine sunmaları bu yolculuğun en büyük göstergesidir ve bu yolculuğun en güzel örnekleri de onlardır.

Allah Rasulü’nün bir savaş sonrası söylediği rivâyet edilen: “Şimdi küçük cihattan büyük cihat olan nefis ile cenge dönüyoruz!” hadisi insanın kendi iç âlemi ile olan mücahedesinin önemini bize en güzel şekilde belirtmektedir. İç sesini duyarak kendi özüne ulaşma yolculuğunu gerçekleştirmiş insanlar makroaleme doğru yolculuğa çıkabilirler. İnsan ancak kendi kapısının önünü temizledikten sonra dünyayı temizlemeye aday olabilir. En güzel örneklik, yaparak yaşayarak olan örnekliktir.

Peygamberlerin en büyük görevlerinden biri de tebliğdir ve bize de düşen en önemli vazifedir tebliğ. Hüküm vermek ve hükmü uygulamak Yüce Allah’ın takdiridir. Bizim görevimiz insanlara ruhumuzda biriktirdiğimiz ve inanç ile süslediğimiz güzellikleri sunmaktır.

Yükü inanç, sevgi, güzellik olan kervanlar geçip gitsin yüreğimizden yüreğinize. Gönül denen hanlarınızda versin mola. Her güzellik dokunduğu kalbe elbet bir güzellik bırakacaktır ve bu sebeple kalplere güzel bir şekilde dokunmayı ihmal etmeyelim.

Güzelliğin sırrına erenler kendi iç dünyalarına gerçekleştirdikleri yolculuğun yolunu diğer insanların yüreğine doğru devam ettirirler. Bu yolculukta azim en büyük yarenimiz olacaktır. Azimle yürüdüğünüz makroalemi güzelleştirme yolculuğunda yolunuz aydın, ömrünüz güzelliklerle dolsun.

Unutmayın “gönülden gönüle bir yol vardır, görülmez.” Gönül gözüyle gönüllere güzellik sunanlara selam olsun.