Dolar (USD)
32.26
Euro (EUR)
35.05
Gram Altın
2465.56
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

23 Aralık 2016

Milli Seferberlik İlan Edilmeli

Türkiye son otuz yılını teröre harcadı. Uzun zamandan beri terör ile mücadele ediyoruz. Aslında terör, Türkiye'ye karşı verilen siyasal savaşın örtülü yüzüdür. Son bir yıl içinde yaşananları kısaca hatırlayalım.

Her ay ülkenin farklı bir yerinde terör saldırısı gerçekleştirildi. Son olarak, İstanbul-Beşiktaş'ta ve Kayseri'de asker ve polisimize saldırıldı. Ülkenin başkentinde ve büyük şehirlerinde bombalar patladı. Bunun yanı sıra Fırat Kalkanı operasyonunda da on dört evladımızı kaybettik.

Bununla beraber, ülke içinde FETÖ'ye, PKK'ya, DEAŞ'a ve DHKP-C'ye karşı mücadele ediliyor. Dışarıda da Irak ve Suriye'de DEAŞ ve YPG'ya karşı savaşıyoruz. Bunun yanı sıra, alçaklığı ile nam salmış olan FETÖ'cüler boş durmuyor ve Türkiye aleyhine kara propaganda yapıyor.

Birkaç gün önce Rus Büyükelçisi Andrey Karlov'un FETÖ'cü bir polis tarafından öldürülmesi de aynı terör dalgasının bir ürünüu2026 Hem Erdoğan'a hem de Rusya'ya açık bir mesaju2026

Türkiye ise tam saha pres yapıyor. İçeride ve dışarıda verilen savaş, tam bir milli mücadele örneğiu2026 Türkiye'nin bekası, bu savaşın kazanılmasına bağlı...

Ruhen Değil, Fiilen Seferberlik!

Cumhurbaşkanı Erdoğan terör örgütü PKK/TAK'ın Kayseri'deki saldırısından sonra yapmış olduğu milli seferberlik vurgusu yerinde ama yeterli değildir. "Maruz kaldığımız bu saldırıların, bölgemizde yaşanan olaylardan, özellikle Suriye ve Irak'taki gelişmelerden, hatta ekonomideki dalgalanmalardan bağımsız olmadığını biliyoruz" diyen Erdoğan, "Türkiye Cumhuriyeti'nin başı olarak tüm terör örgütlerine karşı milli bir seferberlik ilan ediyorum" demişti. Bu konuşma, "Milli seferberlik ruhuna" dönüktü; çünkü devlet tek başına terör ile mücadele edemez ve topyeku00fbn bir mücadele şarttır. Toplumun tüm kesimleri teröre karşı işbirliği yapmalıdır.

Ancak yaşadıklarımız, milli seferberlik ilanını zorunlu kılmaktadır. Türkiye, milli mücadele ruhuyla seferberlik ilan etmelidir. Ruhen değil, fiilen milli seferberlik şarttır.

OHAL Uygulanmalı

Öncelikle OHAL uygulamasının ne olduğunu bir hatırlayalım;

"Anayasa ile kurulan hür demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerine ait ciddu00ee belirtilerin ortaya çıkması veya şiddet olayları sebebiyle kamu düzeninin ciddu00ee şekilde bozulması hallerinde, Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, Millu00ee Güvenlik Kurulunun da görüşünü aldıktan sonra yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde, süresi altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hal ilan edebilir."

Şimdi soralım; Türkiye'nin OHAL uygulamasına ihtiyacı var mı?

Türkiye'nin saldırı altında olduğu malumunuz. İçerde ve dışarıda terör örgütlerinin arkasına saklanan farklı ülkelere karşı savaş veriyoruz. 2015 yılında PKK'nın ilan etmiş olduğu devrimci halk savaşından sonra Doğu ve Güneydoğu bölgesindeki illerimizin bazılarında sıkıyönetim ilan edildi. Hendekler kapatıldıktan ve mayınlar temizlendikten sonra sıkıyönetim kararı aşama aşama kaldırıldı. Sadece bölgede güvenlik uygulamaları normalin biraz üzerindeu2026

Şimdi OHAL uygulamasını beşinci kez uzatan Fransa'nın yaşadıklarını kısaca bir hatırlayalım ve Türkiye ile Fransa'nın durumunu karşılaştıralım;

Fransa'daki OHAL uygulaması, yüz otuz kişinin ölümüne neden olan 13 Kasım 2015'teki terör saldırılarından sonra ilan edilmişti. Daha sonra, Temmuz ayında seksen altı kişinin öldüğü Nice saldırısından sonra dördüncü kez uzatılmıştı. Son olarak, saldırı riskinin yüksek olduğu gerekçesi ile beşinci kez uzatılmasına karar verildi. Fransa, beşinci kez OHAL'i uzatmaya karar verdi.

Peki, sıklıkla bombaların patladığı Türkiye ne yapmalı?

Terör saldırılarına her gün yenilerinin eklendiği Türkiye, saldırıları bertaraf etmek ve kuşatmayı yarmak için OHAL uygulamasına devam edilmelidir.