Milli Takım Milli mi?
Futbolun en birleştirici unsuru milli takım olsa gerek. Çünkü futbola karşı olan, sporla ilgisi olmayan kişiler bile hangi takımı tuttuğu sorulduğunda milli takım derler. Milletini temsil eden, milli bir onur ve heyecanla sahaya çıkan milli takımlar ortak bir payda olma özelliğini koruyor hâlâ.
Kesin konuşmak istemiyorum çünkü uzun yıllardır ülkemizde milli takımın varlığından söz etmek mümkün değil. Adı var olan ama etkisi olmayan bir kavram olarak hayatımızda yer eden milli takım ne yazık ki milletimizi temsil gücünü de tam olarak sahaya yansıtamaz oldu.
Dünya üçüncülüğünden ve Avrupa kupasındaki başarıdan sonra gelinen nokta şu ki onlarca maç yapıp ancak bir ya da iki galibiyet ile sahadan ayrılan bir takım hüviyetine büründü takımımız. Yaşı el verenlere sorulsa dünya üçüncüsü olan takımın futbolcularından hiç olmazsa 7-8 tanesini bir çırpıda sayacak o kadar çok kişi var ki…
Bugünkü duruma bakalım;
Türkiye – Rusya maçı vardı cuma günü. Oğlumla televizyondan izlemeye başladık maçı. Oğlum iyi anlar futbol işlerinden. Türk ve dünya futbolunu takip etmeye çalışır. Rusya maçında sahadaki futbolcularımızdan bazısını oğlum Ahmet Berkay bile tanıyamadı. Hangi takımda oynadıklarını bilemedi.
Durum ne ile açıklanır bunun birçok sebebi vardır ama kim ne derse desin takımlarımızdaki yabancı futbolcu sayısının zirve yaptığı bir dönem yaşıyoruz. Hatta bazı maçlarda sahada tek Türk futbolcunun olmadığı durumları bile yaşadık. Hal böyleyken Türk futbolcular yabancılar arasından sıyrılıp da kendilerine takımda nasıl yer bulacaklar acaba?
Kendi takımında yer bulamayan futbolcuların milli takımda nasıl varlık göstermelerini bekleyebiliriz ki?
Her ülkede aynı durum var diyenlere şu noktayı hatırlatmakta fayda var. Bizim kadar yabancı hayranı mı o ülkeler? Kucak dolusu para sayılan yabancı futbolcuları tercih ederken ellerinin altındaki yerli cevherlerin yitip gittiğine bakmıyor bile futbol borsasının tüccar kafaları.
İkinci bir durum da teknik direktör ile ilgili. Milli takımın başında milli olmayan birinin olması kadar kara mizah bir durum yok. Futbolcular Türk, takım milli ama hoca yabancı. O hocanın hangi ruh ile o takımın başarısı için çaba sarf edeceği düşünülüyor acaba?
Milli takımın elde ettiği dünya ve Avrupa kupası başarılarında başındaki isimler Şenol Güneş ve Fatih Terim’di. Yabancı bir hoca ile hangi tarihi başarıyı elde ettik ki ısrarla takımın başına yabancı bir hoca getiriyoruz? Hem de mesleğinin son demlerini yaşayan bir hoca.
Futbol, dünya spor gündeminin her zaman ilk sırasında yer alıyor. Dünyada ve Avrupa’da yeni ligler kuruluyor. Türkiye’de büyük bir umutla bu liglerde başarılı olarak üst gruplarda yer almak istiyor ama bu sistemle görülüyor ki kendi çapımızda eğlenmeye devam edeceğiz.
Takımlar Türk futbolculara yer açarak onların kendilerini gösterebilecekleri ortamı sağlamalı ki milli maçlarda oynayan futbolcularla sadece maç zamanlarında karşılaşmış olmayalım.
Futbol sadece spor değildir; ükelerin birbiriyle olan rekabetlerinin sahaya yansıdığı en somut alanlardan biridir. Almanya milli takımından Mesut Özil’in ayrılma kararının sadece Almanya’da değil dünyada uyandırdığı yankıyı düşününce futbol dünyasına daha sağlam bir duruşla girmek gerektiği anlaşılıyor.
Adı milli olan bir takımın hocasından çalışanına kadar topyekun milli bir duruş sergilemesi şart. Geri adım atmak mümkün mü bunu da düşünmek gerek ama takımlarımızdaki yabancı futbolcu sayısının tekrar gündeme getirilerek kendi değerlerini sahaya yansıtacak düzenlemeler şart. Hal böyleyken milli takımdan başarı beklemek ancak bir hayal olarak kalır.