Dolar (USD)
32.28
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2473.72
BIST 100
10541.78
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

20 Ağustos 2020

​MİT'in hedefine girdi

Türkiye’yi Doğu Akdeniz’den dışlamaya dönük hatalı bir politika benimseyen devletler ne yaptığının tam olarak farkında değil.

Bölgesinde ve dünyada gücünü giderek artıran bir Türkiye olduğunu hâlâ anlamayan/anlamak istemeyen komşular(!) var.

Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suudi Arabistan, Yunanistan, İsrail ve Fransa filarmoni orkestrası gibi…

Türkiye düşmanlığı konusunda oldukça senkronize hareket ediyorlar.

Bu düşmanlığın varacağı hiçbir yer yok.

Birinci ve İkinci Dünya Savaşları büyüyen gelişen devletlerin taleplerine karşılık verilmediği ve dünya kaynaklarının paylaşımında uzlaşılamaması nedeniyle çıktı.

Türkiye, büyüdü gelişti.

Tarihinden beri emperyalist hedefler peşinde koşmayan bir medeniyetin mirasçısı olduğunu aynen gösteren Türkiye, gelişmesi ile yeni Pazar arayışına girmek yerine artan gücü ile uzanan kollarını muhtaçlara uzatmayı tercih etti.

Sıkıca sarıp sarmaladı onları.

Gerek gönül coğrafyasına gerek ise dünyanın mağdur birçok köşesine hiçbir amaç gütmeden yardımda bulunan Türkiye’nin bu davranışı Batılı devletler tarafından “enayilik” olarak görülse de materyalist çıkar peşinde koşanların anlayamayacağı çok “büyük” ve “kutlu” amaçları içinde barındıran girişimler bunlar.

Türkiye’nin artar gücünü kesmek için “eski yarasına” tuz basmayı artık bir alışkanlık haline getiren sözde “müttefik(!)” devletler bu yükselişe “dur” demek için hemen düğmeye basarak “PKK” belasını yeniden aktif hale getirdiler.

Bölgesindeki hiçbir devletten güvenlik tehdidi alamayacak güçteki Türkiye’yi sindirmenin en iyi yolu buydu.

Ama devlet aklı buna izin vermek yerine bir masa kurdu.

Türkiye’nin kanayan yarasına çözüm bulunmasını istemeyen devletler FETÖ’nun uşaklığı ile masayı devirdiler ve Kürt kardeşlerimize sağlanan ekstra birkaç hak ile süreç sona erdi.

Bazı teknik yanlışlıklar da halkın işi sahiplenmesinin önüne geçti.

Sonrası malum…

İHA, SİHA devreye girdi.

Askeri bir üstünlük ile terörün başı ezildi.

Terör işi taktik olarak bambaşka bir boyuta geldi.

Geçtiğimiz gün Türk Silahlı Kuvvetlerinin hava operasyonu düzenlediği bir bölgeden Iraklı bazı askerlerin çıkması bildiğimiz ama ispat edemediğimiz bir ilişkinin delili oldu.

Saddam Hüseyin döneminde iyi kötü bir devlet duruşu sergileyen Irak’ın ne devletliği kaldı ne de politikası.

Dost, müttefik, kardeş, dindaş, Türk ve Kürt değerleri ortak barındıran iki ülke…

Nasıl böyle bir duruma gelebildi?

Seçim hükûmeti ile yönetilen Irak’ın terör örgütleri ile açıkça iletişim içinde olması kabul edilemez.

Son dönemde Türkiye’nin Pençe Kaplan operasyonu ile TSK’nın önleyici girişimleri PKK’nın belini iyice büktü.

Üst kademede kayıplar artmaya başladı.

Türkiye, Sincar’ı da PKK’ya dar etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan devletin pozisyonunu açıkça dile getirerek PKK “Bağdat’a kadar gitse Türkiye’de peşinden gider” demişti.

İşgalcilerin gazına gelen Irak yönetimi bir an önce aklını başına almalı. Dost, kardeş Irak halkı ile Türkiye’nin arasına girmekten vazgeçmeli.

Yoksa Türkiye, Irak için yeni bir anayasa talebinde bulunmak zorunda kalacak.

Ayrıca Millî İstihbarat Teşkilatı (MİT)’nın da kendine göre bazı çalışmaları var.

Benden söylemesi…