Dolar (USD)
32.34
Euro (EUR)
34.79
Gram Altın
2391.03
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

02 Nisan 2024

​Moskova baskının kime yaradı?

İstihbarat ve strateji uzmanları böylesi komplike terör eylemlerini değerlendirirken, daha çok neticesi üzerinde dururlar. Bu eylemi kimin yaptığından daha çok, kime yaradığı konusu kuklacıya ulaşmanın ipuçlarını verir. Nitekim Rusya devleti de daha çok buna odaklanmış gibi. Genelde böylesi eylemlerin birden fazla hedefi olur. Hani; “bir taşla nice kuşlar vurmak” meselesi gibi.


Rusya bunu değerlendirirken konjonktür icabı daha çok Ukrayna ile yapmakta olduğu savaş üzerinden değerlendirebilir. Bu da garipsenecek bir durum değildir. Ancak bizim böylesi olaylara daha geniş açıdan bakmamız, resmin büyüğünü ve olayın arka planını keşfetmemiz açısından önemlidir.


Resme büyük baktığımız zaman, bu vb. olayların asırlardır hak ile batıl arasında devam eden kavga ile alakası vardır. “11 Eylül” ve sonrasında İslam diyarına yaşatılan felaketler malum. Küresel güçler, bizim mahallemizin gözü kara, ama cahil gençlerinden devşirerek oluşturduğu çeteler vasıtasıyla, bizim coğrafyamıza operasyon çekmenin alt yapısını oluşturdular.

Sonuç:

Harabeye dönen şehirler…

Virane olan ülkeler…

Doğup büyüdükleri yurtlarını terk edip dünyanın dört bir yanına savrulan milyonlar...

Kadın erkek, genç ihtiyar, hatta birçoğu çocuk yaşta hayatlarını kaybeden milyonlar…

Bir o kadar hayatlarının baharında sakat kalan yığınlar…

Dikkat ediyor musunuz, “Haçlı-Siyonist” çetesi, DEAŞ manivelasını bu defa Rusya’nın Moskova’sında yeniden tedavüle soktu. Benzeri operasyonlar da gelebilir. Çünkü böylesi çeteleri kurup organize edenler ve fonlayanlar, boş durmayacaklar. Kimi dinci, kimi dinsiz, kimi sağdan, kimi sodan çarklı ama hepsi de efendilerinin piyonlarıdır. Böylesi örgütlerin içindeki genç ve cahil yığınlarının büyük bir çoğunluğu, kime hizmet ettiklerinin farkında bile olmazlar. Onların iplerini ellerinde bulunduran localar, mahfiller ve karanlık odaklar, onları ne yana sürerlerse o yana dönüverirler.


Bu loca ve mahfillerin ortak adını “Haçlı-Siyonist” çetesi olarak ifade etmek yanlış olmasa gerektir. Bu çete, böylesi kapkara operasyonlarla birçok şey hedefler. Moskova’daki konser binasına yapılan katliam baskınında da onlarca hedeften bahsedilebilir. Ancak onların hemen ilk bakışta aklıselim herkesçe görülebilen bazı hedefleri şöyle özetleyebiliriz:


Gündem saptırma, dünya kamuoyunun Gazze’ye odaklanmış olan fikir, düşünce ve bakışlarını bir müddet de olsa başka yönlere çekmek. Çünkü dünya halkları altı aydır meydanlarda ve sosyal medya platformlarında Siyonist katillerin zulmüne karşı haykırıp duruyor.

Böylece Refahta taksit taksit uyguladığı işgal ve katliamı daha rahat ve toptan yapmaya zemin ve ortam hazırlamak. Evet, gasıp, Siyonist, melu’n güruh aslında bir asırdır cürümlerine devam ediyor. Bu konuda BM vb. uluslararası kurumların hiçbir kararını da takmıyor. Ancak bu defa dünya halklarının haykırışları, onları zorluyor.

Filistin’in tamamında bir asırdır devam ettirdiği terörü, Gazze’de ise altı aydır sürdürdüğü soykırımı perdelemek. Kendisinin sayısız terör faaliyetlerini, çakma vekil terör örgütünün bir hamlesiyle örtüp gizlemek. Böylece dünyada kendi aleyhindeki havayı dağıtmak ve üzerinde oluşan baskıyı hafifletmek.

Bir başka hedef de pervasızca işlediği soykırımı görüşmekte olan (UAD) Uluslararası Adalet Divanı ve savaş suçlarını soruşturmakta olan (UCM) Uluslararası Ceza Mahkemesi’ndeki suçunu hafifletmektir. Siyonist çete vekil örgütleri vasıtasıyla gerçekleştirdiği bu terör eylemleriyle adeta yüksek sesle şöyle diyor: “Bakın işte ben DEAŞ gibi terörist olan HAMAS terör örgütüyle savaşıyorum.” Bana ceza vermek değil, madalya takmalısınız.” Nitekim sosyal medya platformlarının hemen hepsinde HAMAS da DEAŞ gibi terör örgütüdür mesajları, altı aydır en yoğun bir şekilde devam etmektedir.

En büyük hedef ise “Aksa Tufanı” sonrasında kısmen sekteye uğramış olan “İslamofobi” heyulasını yeniden harlamaktır. Çünkü ilk defa bu melu’n kavmin sadece Filistin ve Müslümanlar için değil, tüm dünya insanlığı için büyük bir tehdit ve tehlike olduğu net olarak görülmeye başladı. Ama ne yapsalar boş. Sonunda zalimin zulmü sona erecek ve zalim cezasını çekecektir. Ama bugün, ama yarın…