Dolar (USD)
32.38
Euro (EUR)
34.56
Gram Altın
2386.83
BIST 100
10045.74
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

01 Temmuz 2020

Mükemmel(lik) Avcıları…

İnsanoğlu hayatın her anında tercihler yapar... Daha çocukken arkadaş seçimi ile başlayan tercihler okul, iş, eş tercihi ile devam eder ve daha nice sayısız tercih ile şekillenir insanın hayat yolu...

İbrahim Tatlıses’in hafızalara kazınmış meşhur bir sözü vardı; “Urfa’da Oxford vardı da biz mi okumadık” diye. Gerçekten de insan, ancak önüne gelen alternatiflerden birini tercih ederek yoluna devam etme imkânına sahiptir... Belli alternatifler içinden birini seçmek zorundadır çoğu zaman...

Geçen hafta yapılan üniversite sınavına ilişkin tercihler velilere bırakılsa, muhtemelen 1 milyon tıp öğrencimiz olabilirdi önümüzdeki yıl. Ama o iş öyle olmuyor ne yazık ki…

Bu tercihleri yaparken sürekli hayatınıza birileri girer, birileri çıkar, birileri dokunur. Bu birileri o kadar önemlidir ki, annelerimizin en çok ettiği klişeleşmiş dualardan biri ‘’ Allah kötülerle karşılaştırmasın’’ olmuştur.

Ebeveynlerin belki de en şikâyetçi olduğu konuların başında gelir bu mevzu....

Örneğin aksam yemeğinde mevcut olanları beğenmeyip, evde olmadığı halde ısrarla başka yemek isterim diye ağlamaya başlayan bir çocuk gibi adeta...

Hele bir de tercih yapmayı önemsemeyenler vardır. Her ortamda mız mız yapan, çözüm üretme yeteneği olmayan ama her şeye bir kulp takan, her şeyden memnuniyetsiz, hayatın sunduğu alternatifleri beğenmeyip mükemmeli aradığını iddia eden, mükemmel arama sürecinde birilerinin başına bela olan, doyumsuz, vurdumduymaz tipler.

Bir karikatür görmüştüm...

Psikologlara gelenlerin gerçek hastalar olmayıp, dışarıda dolaşan ve sözde sağlıklı olanların hasta ettiği kişiler olduğunu anlatan... Çünkü onlar kendilerini hasta bilmeyen mükemmellik avcılarıydı…

Bu mükemmellik avcılarının nerdeyse hiçbir zaman gönülleri hoş olmadığı için, etrafları gönüllerini hoş etmek isteyenlerle doludur.

Bu mükemmellik avcıları, avlarını genelde tek tek avlarlar dolayısıyla aynı anda birkaç cephede mücadele etmezler. Eğer karşılarında gözlerine kestirdikleri sivri duran biri varsa onunla çatışma halindeyken diğer avlarını ürkütmemek için onlara şefkat ile yaklaşırlar.

Her kesimde bulunurlar ama bir kesim içinde bunlardan çokça varsa ardına bakmadan oradan kaçmak gerekir.

Biraz imkân ile biraz fıtrat ile biraz yetiştirme tarzı biraz çevre ile şekillenir bu karakterler ama tam olarak bu karaktere nasıl sahip olunduğu bilimsel olarak çözülememiş bir vakadır.

Eğer bu kişiler ile iş ortaklığı yaparsanız, en az çalışan onlar, ama en çok payı isteyen onlardır.

Eğer bu kişiler ile dostluk yaparsanız, en az emek veren onlar, ama en çok naz yapan onlardır.

Eğer bu kişiler ile yol giderseniz, en çok yayılan onlar, ama en rahat etmeyen onlardır.

Eğer bu kişiler ile yemek yerseniz, en beğenmeyen onlar, ama kasadan uzak duran onlardır.

Eğer bu kişiler aynı masadaysanız, en küçük bir şeyde masayı deviren onlarken, masa devrilmesin diye kendinizden ödün veren siz olursunuz.

Eğer bu kişilerden biriyle akrabaysanız, en küçük bir şeyde ne halin varsa gör diyen onlar, boğazın düğümlene düğümlene akrabalığı sürdürmeye çalışan siz olursunuz.

Dedim ya bu kişilikleri bilimsel olarak tespit etmek mümkün olmadığı için toplumda farklı konum ve pozisyonlarda bunlardan bol miktarda mevcut ne yazık ki...

kim bilir belki ben, belki sen...

Siz siz olun, yukarıda saydığım özeliklerden birçoğuna birden sahip olanlar varsa, ufaktan ufağa çıkarmaya başlayın hayatınızdan, zira unutmayın bırakın zararlı olanı faydası bile olmayanın illaki zararı vardır.

Ha unutmadan bu yazıyı okuyan herkesin aklına birileri gelecek ama kendisinin o kişi olabileceği ihtimali hiç gelmeyecek muhtemelen…