Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2392.94
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

19 Haziran 2023

​Mursi'nin şehadeti

Türkiye’nin mazlumların yanında amasız, lakinsiz durma politikalarının meyvelerini toplama zamanı geldi. Mısır’ın seçimler yoluyla iş başına gelen tek lideri Muhammed Mursi’nin cezaevinde hayatını kaybetmesinin üzerinden dört yıl geçti. Akdeniz’de ‘Mavi Vatan’ politikamıza yön verecek Mısır ile ilişkilerimizi normalleştirmenin hak ve adalet ilkelerinde bir sapma mı meydana geldi diye düşündürüyor insanları.

Türkiye’nin ilelebet Sisi ile düşman olma lüksü bulunmuyor. Sisi’ye darbeyi yaptıran ABD, Fransa, İngiltere, Almanya gibi batılı ülkelerin yanı sıra İslam aleminin çıbanbaşı İsrail ve BAE, Suudi konsorsiyumunun pozisyon değiştirmesinin ardından bölge gerçeklerini gözardı ederek uygulanacak politikalar Türkiye’ye zarar verir.

Mursi’nin devrildiği 2013 darbesinin ardından binlerce kişinin katledilmesi karşısında ABD, İsrail, İngiltere çizgisindekileri sözde demokratlar yalandan da olsa timsah gözyaşı dökmek yerine gelecek milyonlarca dolar için ellerini ovuşturdular.

Mursi’ye yapılanlar Türkiye’de Erdoğan’a bir mesajdı. Türk halkı 2016 darbe girişiminde hainleri püskürterek darbecilerin iplerini elinde tutanları da mağlup etti. Sözde demokratlar için İsrail’in yanıbaşında bir ülkede halkın iradesinin yönetime yansımasına müsaade edilemezdi. Şayet Mısır halkının istekleri yerine getirilirse, İsrail kabus görür, ABD-İngiliz çıkarları zarar görür, emperyalizmin paravanı petrol şirketleri zarar eder bunun için de darbeler yapılır, sandıkla iş başına gelen liderler ölene kadar hapiste tutulur.

Mursi’nin devrilmesinde en aktif olan ülkelerden biri de İsrail’di hiç kuşkusuz, özellikle darbenin hazırlık aşamasında Mossad ajanlarının faaliyetleri birer ikişer deşifre oluyor. Darbeyi finanse eden Suudi Arabistan ve BAE’nin ABD ile işbirliğiyle Müslüman Kardeşler’in etkisizleştirilmesinin ardından kendileri için asıl tehlikenin batı olduğunu görmeleri uzun sürmedi. İslam ülkelerinin başındakiler de tek alternatiflerinin hakkın ve haklının yanında yer almak olduğunu anlamış oldular.

Türkiye Afrika açılımına Mursi ile hız vermişti. O dönemden beri uygulanan Afrika politikası ile Afrika’nın bütün mazlumlarının gözü Türkiye’ye dikildi. 28 Mayıs seçimlerini Erdoğan’ın kazanması Türk halkının yanısıra başta Afrika olmak üzere bütün dünya mazlumlarını sevindirdi. Bu tablo Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı görevine başlama törenine yansıdı. Dün Afrika’dan, Fransa, ABD, İngiltere’yi kovan Türk diplomasisi, Orta Asya’da da emperyalizmin çanına ot tıkaması kaçınılmazdır.

ABD’li ekonomist Michael Hudson’un sosyal medyada paylaştığı videoda dediği gibi; Dünya Bankası’nın ve İMF’nin kurulma sebeplerinden bir tanesi ülkelerin kendi gıdalarını üretmesine engel olmak. Afrika ve üçüncü dünya ülkeleri sadece ABD ve Batı’ya ihraç edecekleri kakao gibi ürünleri üretmek zorundadırlar. Bunları satarak ihtiyaç duydukları gıda ve ürünleri Avrupa ve ABD’den satın almalılar. ABD’ye dolar cinsinden borçlandıkları için istedikleri şeyi değil ABD’nin istediği şeyi üretmek zorundalar. Bugün dünyada en şeytani iki örgüt Dünya Bankası ve İMF’dir. Eğer bizim istemediğimiz bir şey yaparlarsa onları 1960’da Çin’e uyguladığımız açlıkla tehdit ederiz.

ABD'nin borcu dolar cinsinden; istediğimiz kadar basabiliriz. Borcumuzu ödemek zorunda da değiliz. Ama Afrika, borcunu ödemek için dolar kazanmak zorunda.

Son söz, dolar imparatorluğunun "ortodoks" ekonomi kuralı; dünyanın neresinde olursan ol, ne üretirsen üret, ürününü uluslararası piyasada dolar karşılığı satmalısın ki dolar üreticisi ona bedelsiz sahip olabilsin.

Dün Mursi’nin şehadetine giden gelişmeleri analiz ederseniz, bugün Mazlumların umudu olarak gösterilen Recep Tayyip Erdoğan’ın nelerle uğraşmak zorunda olduğunu görürsünüz. Mursi inandığı dava için şehit oldu. Hiçbir şehidin şehadeti boşuna değildir. Bu şehadetin de İslam aleminde birlik ve beraberliğe, Filistin’in kurtuluşuna yol açacağı kaçınılmazdır. Vesselam……