Dolar (USD)
32.23
Euro (EUR)
34.76
Gram Altın
2451.45
BIST 100
10302.05
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

28 Nisan 2024

​Musa aleyhisselam-1

Musa aleyhisselam, İsrailoğulları’na gönderilmiş bir peygamberdir. Üstünlükleri olan ve kendilerine “ulü’l-azm” denilen altı peygamberin üçüncüsüdür. Allahü Teâlâ ile konuştuğu için kendisine, “Kelîmullah” denilmiştir. Babasının ismi İmran, annesinin ismi Yuhâbil olup Mısır’da dünyaya gelmiştir. Ablasının ismi Miryam, abisinin ismi ise, Harun aleyhisselamdır. Hem anne hem de baba tarafından nesebi Yakup aleyhisselam’ın on iki oğlundan biri olan Levi’ye dayanır. İsrail, Yakup aleyhisselamın lakabıdır. Beniisrail veya İsrailoğulları, Yakup aleyhisselamın oniki oğlunun soyundan gelen insanlardır. Bilindiği gibi Yakup aleyhisselam, oğlu Yusuf aleyhiselamın daveti üzerine bütün aile fertleri ile beraber Kenan diyarından Mısır’a gitmiş ve nesli orada çoğalmıştır. Musa aleyhisselam ile Yusuf aleyhiselam arasında dört yüz sene vardır. Musa aleyhisselamın ismi, Kuran-ı kerimin otuz dört suresinde 136 yerde zikredilmiştir.

Yusuf aleyhiselamı maliye bakanı yapan Mısır Kralı, mümin olduğu için İsrailoğullarına değer verdi. Kendisinden sonra gelen Firavun ise, Yûsuf aleyhisselama iman etmedi, ancak O’nu görevden de almadı. Ancak daha sonra gelen Firavunlar, İsrailoğulları’na hiç kıymet vermediler.

Kenan diyarından gelip Mısır’a yerleşen İsrailoğulları, artık yönetimde etkili olmaya ve zenginleşmeye başlamışlardı… Dışarıdan gelen; dinleri, dilleri, kültürleri ve kavmiyetleri farklı olan bu insanların çoğalıp güçlenmeleri; putperest Mısır Kıptî toplumunu rahatsız ediyordu. İsrailoğullarının bu durumu, Mısır yönetimini de endişelendirmeye başlamıştı. Bunun için Firavun, varlıklarını kendi iktidarı için tehdit olarak gördüğü İsrailoğullarını azaltmaya ve pasifize etmeye karar verdi.

Bundan dolayı Firavun yavaş yavaş, İsrailoğullarını yönetimden uzaklaştırmaya, mallarını ellerinden almaya ve onları baskı altına alıp ağır işlerde çalıştırmaya başladı, kısacası onları köleleştirdi. Bununla da iktifa etmeyip onları asimile etmeye ve nüfuslarını azaltmaya karar verdi.

İsrailoğulları artık sosyal, siyasal ve ekonomik bütün haklarını kaybetmişlerdi. Bunun için bir an evvel anayurtları olan Kenan diyarına dönmek istiyorlardı. Ancak Firavun, buna müsaade etmiyordu. Çünkü onları, piramitlerin inşaatı gibi çok ağır işlerde çalıştırıyordu.

Tam bu sırada Firavun enteresan bir rüya gördü: Beytülmakdis’ten çıkan bir ateş Mısır’a sıçrıyor, Mısır’ın evlerini yakıyor ve bütün Kıbtîler’i yok ediyordu. Ancak bu ateş, İsrâiloğulları’na hiç zarar vermiyordu. Rüyayı yorumlayanlar, İsrâiloğulları içinden doğacak bir çocuğun Firavun’un elinden saltanatını alacağını, düzenini bozacağını ve dinini değiştireceğini söylediler.

Bunu üzerine Firavun, İsrâiloğulları’ndan doğacak bütün erkek çocuklarının öldürülmesini ve kızlarının sağ bırakılmasını emretti. Ancak Mısır ileri gelenlerinin; devletin, İsrailoğullarının iş gücüne ihtiyacının olduğunu; erkek nüfuslarının tamamının öldürülmesinin, ileride işlerin aksamasına ve ekonomonin zarar görmesine sebep olacağını hatırlatmaları üzerine Firavun daha sonra bu kararını; bir yıl öldürülmeleri ve bir yıl sağ bırakılmaları, şeklinde revize etti.

İşte Musa aleyhisselam, tam böyle yasak bir yılda yani yeni doğan İsrâiloğullarının bütün erkek çocuklarının öldürülmeye karar verildiği bir yılda dünyaya geldi. Bunun için annesi, O’nun öldürülmesinden çok korkuyor ve hayatından çok endişe ediyordu. Ancak Allahü Teâlâ, annesine şöyle bildirdi:

- Bu çocuğu emzir; sonra öldürülmesinden korktuğun zaman onu suya, Nil Nehrine bırakıver, boğulmasından korkma, ayrılmasından kederlenme. Çünkü Biz, muhakkak O’nu sana geri vereceğiz ve O’nu peygamberlerden yapacağız.

Bunun üzerine annesi, O’nu bir sandığın içine koyup Nil Nehrine bıraktı. Nehir üzerinde giderken akıntı O’nu Firavun’un sarayının bahçesine doğru sürükledi. Hizmetçiler O’nu alıp Firavun’un hanımı Hazret-i Âsiye’ye götürdü.

Hazret-i Âsiye sandığı açtı. İçinde nur topu gibi bir erkek çocuk olduğunu görünce O’nu can u gönülden sevdi. Sonra O’nu alıp, Firavun’un yanına götürdü ve dedi ki:

- İkimiz için de bir neşe kaynağıdır. Aman O’nu öldürmeyin. Belki büyür de işimize yarar yahut O’nu oğul ediniriz… Hâlbuki onlar, işin sonunun nereye varacağını sezemiyorlardı.

Firavun da yaşamasını kabul ettiğinden Hazret-i Âsiye, kendisini emzirmek için pekçok sütanalar getirtti. Fakat O, hiç birini emmedi… (Devamı haftaya…)