Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2392.94
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

06 Eylül 2020

Müslümanın Alâmet-i Fârikası: İHLÂS -1

İhlâs lügatte; bir şeyi arındırma, saflaştırma, ayrıştırma, katışıksız ve dupduru hale getirme gibi manalara gelir. Ayrıca ihlas, bir şeyi; yabancı unsurlardan arındırıp; aslına, orijinaline, hakikatine ve özüne döndürmektir. Kısacası ihlas; özgünlük, duruluk, içtenlik ve samimiyettir.

Dinde ise ihlas, kişinin; -gizli ve açık- şirkin bütün çeşitlerinden uzak durması, gerçek tevhid üzere Allahü Teâlâ’ya kulluk etmesi; ibadet ve taatinde Allahü Teâlâ’nın rıza-i bârîsinden başka hiçbir şeyi gözetmemesi ve bu yüce gayenin dışında hiçbir hususu düşünmemesidir.

İhlâs, amelin özü olup, ibadet ve duanın kabulünde olmazsa olmazdır. Çünkü mesela amel beden ise, ihlas ondaki ruhtur. Ruhsuz beden olmaz. Buna göre; bütün amellerin Allahü Teâlâ’nın rıza-i bârîsini kazanmak için yapılması şarttır. Bu da ancak ihlas ile mümkündür. Çünkü yapılan ameller, ancak ihlas ile ulviyet kazanır ve ibadet vasfını kesbeder.

İhlas ile yapılan normal bir iş ibadet sayılırken, ihlassız yapılan bir ibadet dahi, ibadet olma vasfını kaybeder. Bu sebeple; Allahü Teâlâ’nın katında, amellerin kabul olmasının ve değerlendirmeyi hak etmesinin temel şartı ihlâstır. İhlas olmadan yapılan bir amel; başta riya, yani gösteriş olmak üzere, birçok olumsuzluğun gölgesinde kalır. Böyle samimiyetten uzak yapılan yapılan bir amel, sahibine fayda değil, zarar getirir.

İhlasa ermiş bir insanın nazarında; övülmek ile kötülenmek, saygı görmek ile saygısızlık görmek, işlerinin bilinip bilinmemesi kesinlikle birdir. Özetle denilebilir ki ihlas; kişinin kalbî ve bedenî olmak üzere bütün ibadet ve amellerinde, nefsine hiçbir şekilde pay çıkarmamasıdır. Diğer bir deyişle ihlas; gönül safveti, fikir istikameti ve Allah’a ibadette; dünyevî gayelerden uzak kalma ve tam bir sadakatle kullukta bulunma halidir.

Şunun da iyi bilinmesi gerekir ki: Kişinin, riya tehlikesi endişesiyle, alıştığı amelleri terk etmesi, asla doğru değildir. Bu durumda yapılması gereken şey; ibadet ve taati terk etmek değil, ihlasla yapmaya gayret etmektir. İhlas çok önemlidir, çünkü:

İhlas, daima rıza-i bârî peşinde olmaktır.

İhlas, Rabbimize karşı samimiyet demektir.

İhlas, insanların ne diyeceğine aldırış etmemektir.

İhlas; saflık, temizlik, içtenlik ve doğallıktır.

İhlas, ikiyüzlülük ve riyakârlıktan uzak durmaktır.

İhlas, şeytana yüz vermemektir.

İhlas, doğruluk ve dürüstlüktür.

İhlas, mümini şeytandan koruyan bir zırhtır.

İhlas, dünya menfaatlerinin esiri olmamaktır.

İhlas, amelleri manevî kirlerden arındırmaktır.

İhlas, sâdık kulların en önemli vasıflarından biridir.

Ameller, ihlasa göre değerlendirilir. İhlas, az bir ibadet ve taati kat kat artırır. İhlas, kul ile Rabbi arasında çok önemli bir sırdır. Allahü Teâlâ, bu sırrı sevdiklerinin kalbine koyar. İhlas; bir imtihan ve kulluk sürecinden ibaret olan dünya hayatının bütün merhalelerinde Müslümanın; şahsiyetiyle var olabilmesi için olmazsa olmaz temel fazilet ve erdemlerdendir.

Şeytanın bütün iğva, idlal, vesvese, hile ve desiselerine rağmen, zarar veremediği; çok uğraştığı halde hiçbir şey koparamadığı bazı mübarek insanlar vardır. İşte onlar, ihlaslı müminlerdir. İhlassız amel, özü olmayan kuru bir bitki ve sadece bir yorgunluktan ibarettir.

Bugün insanlık ailesinin en fazla muhtaç olduğu temel ahlaki değer ihlastır. Çünkü insanlık, her şeyiyle sun’î, yapmacık, riya dolu ve samimiyetten mahrum bir hale gelmiştir. Diğer insanlar -şöyle dursun-, maalesef bugün Müslümanlar bile ihlastan çok uzaklaşmışlardır.

İhlas, İslam medeniyetini diğerlerinden, Müslümanı diğer insanlardan ayıran en temel vasıflardan biridir. Zira insanı insan olduğu için sahiplenen, himaye eden, kucaklayan, insanca hayat yaşaması için bütün imkânlarını seferber eden, sadece ve sadece İslam medeniyetidir. Müslümanlar ikiyüzlülüğü, başkalarından öğrenmişlerdir. Çünkü Müslümanların kitabında içi başka dışı başka olmak yoktur. Mevlâna, “ya göründüğün gibi ol, ya da olduğun gibi görün,” derken aslında ihlaslı ve samimi olmayı tavsiye ediyor.

Düşmanlar dahi, Efendimiz aleyhi selama; “Muhammedü’l-emin” derken; O’nun, içi dışı bir, ihlaslı, samimi ve güvenilir bir Zat olduğunu kastediyorlardı.

(Devamı haftaya…)