Dolar (USD)
32.25
Euro (EUR)
34.67
Gram Altın
2393.89
BIST 100
10247.75
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

06 Nisan 2014

Nankörler! Makarnacılar! Kömürcüler!

Dünya'da komünizmin izi tozu kalmadı. Sanırım biraz Küba'da kaldı, bir de can çekişip durduğu Kuzey Kore'de...

Türk Solcuları nerede bir anarşi yapsalar, hala coşkuylaKızıl bayraklar sallarlar.

Kızıl bayrak komünizm özlemidir. Başka bir anlamı var mıdır? bilmiyorum.

Bir zamanlar komünizm hasreti duyanlara dinozorlar denilir, alay edilirdi. Bizim dinozorlar orijinalleri gibi nesilleri tükeneceği yerde, talihsizliğimizden olacak, hortlayarak "Gezici" kılığında aramıza döndüler.

Perihan Maden bir söyleşide"Eskiden ben de çok romantiktim, çok solcuydum, çok Sovyetisttim, herkese saydırıyordum." diyerek solun Sovyetistliğine gönderme yapar.

Sovyetistlik ve solculuk bizde pek paralel gider ...

Sovyetlerin nesine hayrandırlar ve neyine özlem duyarlar? bilemem.

Sovyetlerin insanlığa bıraktığı hiç bir övünçleri olamamışken, sadece yüzkarası Kalaşenkof'ları vardır.

Bir de Antonov Uçakları!

Nam-ı diğer "Uçan Tabut" ları...

Birkaç yıl önce bizim "Kızıl Bayraklılar"ın Antonov'u ile Özbekistan'da tanışmıştım.

Antonovöyle bir teknoloji harikasıdır ki Çiçek Abbas'ın minibüsü onun yanında "Boing" sayılır. Şakırdayan, yırtık koltukları, taş devrinden kalmış kokpit kapısı ile ağzınızı açık bırakır.

Geziciler ve CHP liler bizi Antonov'un bu üstün teknolojik seviyeyesine eriştirme aşkıyla yanıp tutuşurlar, aşkın gözü kör olduğundan, delilenir, ellerinde kızıl bayraklarla Taksim kaldırımlarını söker, havaalanlarına, köprülere, höykürürler.

CHP' liler bir gün ülkemizi yönetme şansına sahip olursa bizi bu Antonov teknolojisine eriştireceklerdir(!).

Gel gör ki göbeğini kaşıyan, davul kafalı Türk proletaryası bir türlü Antonovların lüksüne kavuşmak ve komünist olup Nirvana'ya erişmek istemezler.

Halbuki ne çekmiştir bu uğurda Türk Solcuları ve CHP...

Hilton'larda, Sheraton'larda ne viskiler tüketmişlerdir.

Az mı Paris seferleri yapmış, Havailerde, Maldivlerde kendilerini denizlere vurmuş, güneşlerde az mı kavrulmuşlardır(!)

Bodrum'lara sürülmüş, Marmaris'lerde ömürlerini yemişlerdir.

Bıkmadan usanmadan Leila'nın, Reina'nın cemiyet hayatlarında gecelerini telef etmişlerdir.

Yalılarda ne nutuklar atmış, havyar eşliğinde, mum ışığında Nazım güzellemeleri yapmışlardır.

Çocukluklarını Saint Benoit'lerde, Saint Jozef'lerde, Dam de Sion'larda harcamışlardır.

Üniversite yıllarını işçilerimiz uğruna Londra'larda, Las Vegaslar'da, Florida'larda sarışınlarla yemişler, diploma bile alamadan yurda dönmüşlerdir.

Bunca "Batı" ya gark olmuşluğa rağmen, kendilerini Sovyetizm aşkı ve proletarya sevdasından alamamış, ellerinde kızıl bayraklarla meydanlarda cefa çekmektedirler.

Ne yapsınlar ki, gönül bu, ferman dinlememektedir!

Hal böyleyken, nankör işçiler, bu yanık sevdaya karşılık vermemiş, gidip Tayyip taraftarı olmuşlardır.

Nankörler! Makarnacılar! Kömürcüler!