Dolar (USD)
32.38
Euro (EUR)
34.77
Gram Altın
2395.14
BIST 100
10245.35
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


Ne olacak bu iletişimcilerin hali?

On binlerce öğrencinin merakla beklediği YKS tercih süreci başladı. Meslek sahibi olmak öğrenci kardeşlerimizin en büyük dileği… Peki ya iletişimcilerin durumu ne olacak? Gelin biraz bunu sorgulayalım…

Bir televizyona gidiyorsunuz iletişim mezunu yok! Bir gazeteye gidiyorsunuz iletişim mezunu yok! Bir halkla ilişkiler ajansına gidiyorsunuz burada da yok. E nerede bu kadar iletişim mezunu? Türkiye’de 70’in üzerinde iletişim fakültesi var. Bunların bir kısmı devlete, bir kısmi ise vakıflara ait; ve hala açılmaya devam ediyor. Birçoğunda uygulama yok, pratik yok, ekipman yok… Dolayısıyla tek düze giden ve ezbere bağlı bir sistem neticesinde işsizlik sorunu baş gösteriyor ve sektörde alaylı diye tabir edilen alan dışı çalışanlar ön plana çıkıyor. İletişim mezunlarının da bu noktada pek bir çabası olmayınca manzara buradan farklı oluyor…

Bugün köklü bir iletişim sorunuyla karşı karşıya kaldığımızın farkında mıyız acaba? Ben hiç zannetmiyorum. Ne yazık ki popüler kültür her tarafımızı esir aldı. Duygularımızı istediğimiz gibi yaşayamaz olduk. Sıcak iletişim öldü, emojilerle kurulu bir dil düzenine giriş yaptık. Derdimizi anlatamaz hale geldik. Kelime dağarcığımız gittikçe daraldı. Özgün fikir üretemez olduk. Hazıra dayalı bu sistem yüzünden kalemlerimiz kilitlendi ne yazık ki…

İletişimcilerin en büyük sorunu istihdam. Medya sektörü sanıldığının aksine çok da büyük değil. Ancak her sene binlerce mezun sektöre heyecanla adım atmaya çalışıyor, netice ne yazık ki fiyasko… Birkaçı iş bulabiliyorsa büyük mutluluk oluyor. Peki iletişimciler birlik içerisinde hareket edebiliyor mu? Bu sorunun cevabının evet olmasını inanın çok isterdim ama ne yazık ki cevap: Hayır!

Her koyun kendi bacağından asılır misali, bir vurdumduymazlık, bir tutarsızlık var bizde… İş bulan işine devam ediyor, bulamayan mücadele ediyor.. Öz eleştiri yapmıyoruz. Gündemi takip etmeyen, dünyadaki gelişmelerden haberdar olmayan bir gençlik var… Hem nalına hem mıhına vuralım… Bu durumu nasıl göz ardı edebiliriz? Verilenle yetinen, araştırma yapmayan, çabalamayan bir gençlik bu… Bir şeyler istemek için bir şeyler yapmak gerekir, efor sarf etmek gerekir. Yani emek olmadan yemek olmaz! Biz bunu istiyoruz… Bizim rakibimiz çok, sadece kendi denklerimizle değil, birçok mezunla rekabet içerisindeyiz.

İletişimcilere pozitif ayrımcılık tanınsın mı? Tanınsın tabii… Ama iletişimciler de bu durumun farkında olsun. McLuhan’ın da ifade ettiği gibi artık “global bir köy” var. Global bir medya düzeni var. Bu noktada daha fazla çalışmak, okumak, araştırma yapmak gerekiyor. TÜİK verilerine göre en yoğun işsizlikle karşı karşıya kalanlar ne yazık ki iletişimciler… Bu durum artık S.O.S veriyor. Devletin acil bir şekilde iletişimcilerin feryadını duyması gerekiyor. Medyanın günümüzdeki rolü ve değeri zaten ortada… Böyle stratejik bir noktada devlet politikalarının üretilmesinin yerinde olacağını düşünüyorum. İstihdam sorununun azalması iletişimcilerin en büyük temennisidir. Bunun devlet eliyle yapılacağına inanıyorum, inanmak istiyorum. Stajyerlik konusunun da sisteme oturtulması gerekmektedir. Stajyer; emeği sömürülen değil, iş öğretilen kişi olmalıdır.

Medya okuryazarlığı konusu da iletişimciler için kanayan bir yaradır. Bu dersleri iletişim fakültesi mezunlarının vermesinden doğal bir durum bulunmamaktadır. Genç arkadaşlar her sene formasyon alabilmek için mücadele ediyorlar, aldıktan sonra da elde ettikleri formasyonu kullanamıyorlar. 4 yıl boyunca iletişim okuyan, üstüne formasyon alan bir mezun niye bu dersi veremesin? Medyanın, sosyal medyanın gücü bu noktadayken, algı operasyonları, dezenformasyon sorunu had safhaya ulaşmışken bu sorunun tek ilacı medya okuryazarlığıdır. Bu ilacı kullanacak doktorlar da iletişim mezunlarıdır. Medya okuryazarlığı dersi seçmeli değil, zorunlu olmalı ve bu ders iletişim fakültesi mezunları tarafından okutulmalıdır! Tüm kalbimle bu sorunların çözüleceğine inanıyorum, inanmak istiyorum.

İletişimciler bin bir emekle üniversiteyi kazanmakta, bazen hüsranla neticelenen maceralara adım atmaktadırlar. Hayat çoğu zaman bizlere oyun oynamaktadır. Yanlış anlamayın sevgili kardeşlerim; ben sizlere iletişim fakültelerini tercih etmeyin demiyorum, sadece durumu bilin istiyorum. Artık karar ve seçim sizlerin…