Dolar (USD)
32.52
Euro (EUR)
34.84
Gram Altın
2435.64
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

22 Ekim 2023

​Necip Fazıl'ın İtirazı

Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan yanlış inkılapların sonucuuda koca bir medeniyet Batı medeniyeti karşısında sus puş edilmiş, bütün değerleri al aşağı edilmiştir. Müslümanların tatil günü Cuma gününden Pazar gününe alınmış, Şapka kanunu çıkarılmış fes ve sarık yasaklanmış. Müslüman Türk toplumunun bin yıldır kullanmış olduğu Arapça harfler kaldırılmış yerine Latince harfler getirilmişti.

Bu inkılaplara o dönem itiraz eden aydınlar ya idam edilmiş ya sürgüne gönderilmiş ya da hapis cezasıyla sindirilmiştir. M. Akif Ersoy, sürgünde giderek idamdan kurtulmuş, İsklipli Atıf Efendi sürgünde gidilmesine izin verilmeden idam edilmiş. Bediüzzaman Said-i Nursi, köy köy kasaba kasaba sürgün hayatı çekmiş ve hapis yatmıştı.

Öte yandan Behçet Kemal Çağlar, Faruk Nafiz Çamlıbel, Yakup Kadri, Falih Rıfkı Atay ve Halide Edip gibi aydınlar da o dönem sorgusuz sualsiz yapılan bu inkılapların savunucularıydı.

Yakup Kadri Cumhuriyet Türkiye’sinin inşa sürecinde pozitivist bilim anlayışına yakın bir duruş sergilemiş ve eserlerinde hayalini kurduğu ideal toplumun resmini çizmiştir. O ilerlemenin metafizik içermeyen, yalnızca maddi dünyanın gerçeklerine dayanan pozitivist anlayışla gerçekleşeceğine inanmaktadır.

Kitapta kendisini "suyu arayan adam" olarak nitelendiren Şevket Süreyya Aydemir, Turancılık hevesinden sıyrılıp, Komünizm gibi fikirleri de reddederek, Cumhuriyetçi ve Milliyetçi kimliğe bürünmesiyle suyu bulduğunu belirtip, doğru yola eriştiğini ima etmişti.

Bu inkılıplara ikinci dönemde ilk karşı çıkan Necip Fazıl olmuştu.

Necip Fazıl'ın İslam’la ilk tanışmasının temeli babası tarafından atılmış olsa da (Lisede de bir hocası ona bir tasavvuf kitabı verir.) Abdülhakim Arvasi sonrası Necip Fazıl Kısakürek sanat anlayışı 'sanat için sanat' görüşünden 'Allah için sanat' görüşüne geçiş yaşamıştır. Arayış döneminde olan şair, Arvasi sonrası kendine ve eserlerine tasavvufi bir kapı aralamıştır.

Necip Fazıl’ın “Benim kurtarıcım, müjdecim” dediği Abdülhakim Arvasi’nin onun hayatını olduğu gibi edebiyat hayatının seyrini değiştirmiştir.

Tam otuz yıl saatim işlemiş ben durmuşum?

Gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum.

Ve şu mısrasında da doğru yolu bulduğunu sanatı bu yolda icra edeceğini beyan eder Necip Fazıl

Anladım işi; San'at Allah'ı (celle celaluhu) aramakmış?

Marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış.

Burada Necip Fazıl’ın Arvasi Hoca ile tanışması tıpkı Mevlana’nın Şemse ile tanışmasına benzetebiliriz.

Zaman her ne kadar asri olsa da mekân her ne kadar modern olsa da yapılan olaya aynıdır. Bir şeyh mürid ilişkisi bütünüyle yaşanmış. Ve bundan sonra Necip Fazıl klasik zamanların tabiriyle şeyhinden el almıştır.

Artık onun Büyük Doğu dergisi bir dergâha dönüşür. Orada yazarlar bir aşkla, bir şuurla yazılarını yazarlar. Necip Fazıl İdeolocya Örgüsü Eserinde Büyük Doğu’nun İdeal bir İslamî devlet modelini ortaya koyar.

Abdülhakîm Arvâsî Hazretleri ile tanıştıktan sonra büyük bir değişim yaşayan Kısakürek, 1943-1978 arasında 512 sayı yayımlanan Büyük Doğu dergisi yoluyla İslamcı görüşlerini kamuoyuna duyuran ve Büyük Doğu Hareketi'ne önderlik eden bir şairdir. Dergi, Türkiye'de Büyük Doğu Hareketi'nin ve antikomünizmin yayılmasında öncü bir rol oynamıştır.

Bunları niye anlatıyorum.

Necip Fazıl, Arvasi ile yaşadığı değişim ve takamülü kendinden sonrakilere de yansıtmıştır. Büyük Doğu etrafında bir araya gelen yazarlar, aydınlar üstada bir mürdi edasıyla yaklaşmışlardır.

Necip Fazıl Kısakürek’in talebelerinden olan Mustafa Yazgan, … Kısaca Yedi Güzel Adam olarak bildiğimiz şair ve yazarlar da onun talebelerindendi. M. Önal Mengüşoğlu, Şevket Eygi, Kadir Mısıroğlu, Nevzat Yalçıntaş, Bahri Zengin, Muzaffer Doğan, Sabahattin Zaim gibi şahsiyetler hep Büyük Doğu ekolü ve Necip Fazıl’ın yanında yetişmişti.

Bunlar arasında eline pek kalemi almayan ama klasik zamanlardaki gibi Necip Fazıl ile şeyh-mürid ilişkisi dairesinde bir ilişkisi olan zat ise Himi Oflaz’dı.