Dolar (USD)
32.37
Euro (EUR)
34.76
Gram Altın
2438.06
BIST 100
10082.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

29 Şubat 2024

Neden insan fıtratına saldırıyorlar?

Kökleri antik döneme kadar uzanan dini, mistik ve felsefi bir kavram olan teosofi günümüz modern okültist ve ezoterik örgütlere oldukça ilham kaynağı olmuştur. Öyle ki “Yeni Çağ" maneviyatçılığı olarak adlandırılan New Age Hareketi’nin de yolunu açmıştır.

Küresel elitler olarak tabir ettiğimiz dünyanın bir avuç psikopatı işte bu akımların tesiri altında kalmış korkunç bir kitledir.

Bu yapının anlayışını, inanışını ve düşünme biçimini çözmeden onlarla asla mücadele edemeyiz. Örneğin New York'taki Birleşmiş Milletler binası bir bakıma teosofist küreselcilerin okült merkezi konumundadır.

Teosofistler için Lucifer bir tür kahramanlık figürüdür. Lucifer üzerinden kendi şeytan versiyonlarını işlevsel hale getirirler. Örneğin soykırımcı bir manyağı size fevkalade hayırsever bir işadamı olarak yutturabilirler.

Ya da zalimliği insan hakları ve demokrasi, esareti, özgürlük, yalanı, doğru, ikiyüzlülüğü erdem, dalkavukluğu siyaset, yağmayı, talanı adalet, toplumsal çürümeyi de düzen diye de yutturabilirler.

Anlayacağınız şeytani bir düşünme biçimine sahiptirler… Ve ileri derecede dolandırıcı bir kitledir bu.

İşte bu anlayış küreselci kültün mayasıdır. Dolayısıyla bu kitlenin lügatinde ahlak diye bir kavram yoktur. Ve insanoğlu doğrudan bir numaralı hedeftir.

O yüzden bu kitlenin insan ve Allah karşıtı bir kitle olduğunu öncelikle bilmemiz gerekmektedir. Kısacası insanlığın doğal durumuna karşı bir savaş başlatmışlardır. Küreselcilerin her türlü doğal eğilimin tam tersi bir sistem kurmaya çalışmasının da temel nedeni budur.

Transhümanizmi işte bu anlayıştan ve inanıştan doğmuştur.

Sonra karbonu, iklimi hedef alarak, mRNA aşılarıyla, sentetik gıdalarıyla insanın doğasını bozmak istemelerinin de temel amacı budur.

Diğer taraftan sahici özgürlük anlayışını yok ederek hedonizmi yani "ne istersen onu yap" felsefesini hayatımıza sokan da bunlardır. Böylelikle doğuştan sahip olunan fıtri özellikler bir bir çürümeye terkediliyor.

Eğer dünyada şeytanı görmek istiyorsanız küreselcilerin yol haritasını takip edin. Birebir onu göreceksiniz. Toplumsal çürümenin hangi boyutta ilerlediğinden de yola çıkarak bunu anlamanız mümkündür.

Şöyle küçük ama anlamlı bir örnekle devam edelim. Geçenlerde sosyal medyada dolaşan bir video gördüm. Gençler, din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeninin dersinde garip hareketler yaparak bir video çekimi yapıyorlar.

İyi de ne var bunda” diyecek birçok insanın çıkma ihtimalinin yüksek olduğu bu tuhaf ortamda meselemiz, sınıfta cereyan eden bir disiplin sorunu hatta bir eğitim eksikliği değildir.

Elbette eğitim bürokratları bu tür hadiseleri disiplin sorunu olarak görür ve öğrencileri kısmen cezalandırmak suretiyle bir vakit sonra vuku bulacak başka tuhaf bir hadiseyi beklerler.

Benim asıl anlatmak istediğim, toplumsal çürümedir. Ve bu çürüme dünya genelinde var ve kuşkusuz bunun da bir arka planı, planlaması var.

İnsan fıtratına yönelik yapılan operasyonların hız kesmeden devam etmesi ve insanoğlunu değerlerinden, bilincinden, ahlaki ödevlerinden kopartılması bir anda olmuyor.

Size başından beri anlatmak istediğim budur. Size oyalanmanız ve uyumanız için küçük gündemler oluşturuyorlar.

Örneğin, siyasi polemikler, futbol maçları, güzellik yarışmaları, televizyon dizileri ve o anlamsız ideolojik, mezhepsel itiş kakışlar, kavgalar, şunlar bunlar…

Fakat bunların ötesinde insansız bambaşka sentetik bir dünya inşa ediliyor. Bu dünyada ruh yok, insan ve değerleri yok! Kaç yıldır insan katlettiklerini görmüyor musunuz?

Dün insanlar belki özgür bir toplumda yaşamadıklarını biliyorlardı bugün ise özgür olduklarına inanıyorlar. İşte buna inandırılıyorlar. Bundan daha berbat bir durum var mı?