Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2499.16
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

26 Kasım 2019

Nübüvvetin Aklî Delilleri-3

(İki hafta önce başladığımız; “nübüvvetin aklî delilleri” konusuna, kaldığımız yerden devam ediyoruz:)

25- İnsana layık olduğu değeri O’nun getirdiği din vermiştir. “İnsan hakları” kavramı O’nunla beraber düşünülmeye ve konuşulmaya başlamıştır. O’nun “Veda hutbesi” tarihteki en eski ve en güzel insan hakları belgesidir.

26- İlâhî koruma altında olması. Kılıçların başında döndüğü, üzerine orduların sevkedildiği ve etrafında ölümün her an kol gezdiği bir zamanda; “Allah, seni insanlardan korur” (Mâide 67) fermanıyla hayatının garanti altında olduğunu söylemesi. Yine müşrikler tarafından öldürülmek üzere takip edildiği ve ayak uçlarına kadar yaklaşıldığı bir zamanda, arkadaşına; “üzülme! Allah, bizimle beraberdir,” (Tevbe 40) diyebilmesi. Aynı şekilde düşmanları, kendisini boğmaya çalışırken, en ufak bir taviz vermeden vazifesine devam etmesi.

27- Dininin temel kitabı olan kuran-ı kerimin, Allah’ın koruması altında olduğunu söylemesi. Hicr suresi 9. âyet-i kerimesinde: “Şüphesiz o zikri (Kuran’ı) Biz indirdik! O’nun koruyucusu da elbette Biziz,” buyuruluyor. Bugün inişinin üzerinden bindörtyüz seneden fazla zaman geçtiği halde Kuran-ı kerimin tek bir noktasının bile değişmemesi.

28- İlim adamları ve bilge kişilerin; O’nun üstün ahlak ve yüksek şahsiyetinin eşsiz olduğunu, ne kendisinden önce ne de sonra bu kadar yüksek meziyet ve faziletlerin hiçbir insanda toplanmadığı, dolayısıyla O’nun tarihin kaydettiği en yüksek şahsiyet olduğu konusunda hemfikir olmaları.

29- Âlimlerin ittifakıyla; Allahü Teâlânın, yalancı birinin şahsında bu kadar fazilet ve meziyeti biraraya getirmesinin, dinini diğer dinlere üstün kılmasının imkânsız olması.

30- O’nun; ilimden, irfandan, hikmetten hiç mi hiç anlamayan bedevî ve câhil bir kavme çok kısa bir zamanda ilmi, hikmeti ve hukuku öğretmesi; onları dinen ve ahlaken peygamberlerden sonra en kaliteli insanlar olacak şekilde yetiştirmesi.

31- O’nun getirmiş olduğu İslam dinini öğrenmiş ve gerçekten iman etmiş hiçbir kimsenin saf değiştirip kâfir olmaması. Buna karşı müslümanların bugünkü zayıflık ve çâresizliklerine rağmen gayr-ı müslimlerden dünyanın bütün sistemlerini, ideolojilerini ve dinlerini iyice araştırmış sayısız ilim, fikir ve dinadamının İslam’ı seçmeye devam etmeleri. Bugün yeryüzünde iki milyara yakın insanın O’nun getirdiği yüce İslam dini ile şereflenmiş olması ve bu sayının her gün artmaya devam etmesi.

32- Dünya çapında meşhur olmuş gayr-ı müslim ilim, fikir ve düşünce adamlarının O’nun hakkında insaflı itiraflarda bulunması. Ebu Süfyan’dan O’nun birkaç özelliğini öğrenen tarihteki meşhur Herakliyus: “Eğer, senin söylediklerin gerçekse, O peygamberdir! Ben O’nun çıkacağını biliyordum. Ancak sizin aranızdan çıkacağını zannetmiyordum. Eğer, O’na kavuşabileceğimden emin olsam karşılaşmayı çok isterdim. Yanında olsaydım, ayaklarına su dökerdim. O’nun hakimiyeti, ayaklarımın altında olan şu diyarlara kadar uzanacaktır,” dedi. Ünlü tarihçi Bernard Shaw da şöyle diyor: “Problemlerin üst üste yığıldığı asrımızda bütün müşkilleri bir kahve içme rahatlığı içinde çözen Hazret-i Muhammed’e beşer ne kadar muhtaçtır.

33- O’nun getirdiği yüce İslam dininin, yemek yeme âdabından devletbaşkanlığı kurumuna kadar hayatın her alanıyla ilgili şaşmaz kanunlar getirmesi.

34- Müctehid imamlar, İmam-ı Gazali, Fahrettin Razi ve benzeri onbinlerce büyük şahsiyetin sırf O’nun Getirdiği Kur’an-ı kerim ve söylediği hadis-i şeriflerle beslenerek dünya çapında büyük ilim adamı olmaları.

35- O’nun, peygamberlik iddiasında yalnız olmaması. Evet O’ndan önceki zamanlarda da birçok peygamber gelmiş ve kendisi, hepsini tasdik edip ümmetinden de onlara iman etmelerini emretmiştir.

Hazret-i Muhammed sallallahü aleyhi ve sellem, Allahü Teâlânın son Peygamberi olduğu için; getirdiği İslam dini, bu dinin kitabı olan Kuran-ı kerim ve İslam âlimlerinin Kuran-ı kerim ve hadis-i şeriflere dayanarak geliştirdikleri hayat prensiplerinin tamamı yüzde yüz doğrudur ve her insanın bunlara uyması kendi menfaatinedir.

Dünya neye sâhipse, O’nun vergisidir hep/Medyûn O’na cem’iyyeti, medyûn O’na ferdi/Medyûndur O ma’sûma bütün bir beşeriyyet/Yâ Rab, bizi mahşerde bu ikrâr ile haşret…