Dolar (USD)
32.44
Euro (EUR)
34.75
Gram Altın
2433.08
BIST 100
10082.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

05 Kasım 2018

O başkentler

Hazine ve Maliye Bakanı 10Ağustos ekonomik saldırılarının başka bir başkentte planlandığını açıkladı. Buna diğer terör saldırı da eklemek gerekiyor.

Kaşıkçı cinayetini, Gezi, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbe teşebbüslerini de bu başkentler organize etmedi mi?

Körfez'in şeytanları ve onların ağababaları Cemal Kaşıkçı'nın katledilmesini neredeyse ' 2 Ekim Özgürlük Bayramı' ilan edecekler. 27 Mayıs 1960 darbesini Hürriyet ve Anayasa Bayramı ilan eden zihniyet, yine karakterinin gereğini yapıyor.

  1. dördüncü günde de cesedi teslim etmediler. İşi savsaklamaya, sıradanlaştırmaya, çalışıyorlar.

Suudi Arabistan'ın Cemal Kaşıkçı cinayetiyle ilgili olara yaptığı "Büyük hata ve acı" açıklaması faili, failleri ele veriyor. Açıklamadaki üslup, bu vahşetin planlayıcıları hakkında ciddi işaretler veriyor. Katliamı ' hata' olarak gören bir yaklaşım tam da Batı ve ABD zihniyetini yansıtıyor, vahşeti sıradanlaştırıyor. Kaşıkçının cesedinin teslim edilmemesi de bu şımarık ve vurdumduymazlığın bir sonucudur. Prens Selman'ın cinayetten hemen sonra ABD'yi defalarca araması ve ABD'nin cinayeti birtakım serseri katillerin işlemiş olabileceğini yönündeki açıklaması bu işbirliğinin bir sonucudur.

Bu, uluslararası bir cinayettir. İngiltere Dışişleri bakanı Jerem Hunt, "İngiliz istihbaratının cinayetin işleneceğinden haberdardı." iddiasına: " Çok açık nedenlerden dolayı bir dışişleri bakanının veya herhangi bir bakanın istihbarat konularında yorum yapması mümkün değil. Ancak bu saldırı hakkında bilgim yoktu. Olup bitenler başkalarını olduğu kadar bizi de şoke etti.” diyerek kaçamak cevaplar vermesi şüpheleri güçlendirmekte.

Ana muhalefetteki İşçi Partisi milletvekili Emily Thornberry ise bu savunmaya karşı : "Eylül başında bildirilmiş, Suudilerin Cemal Kaşıkçıyı kaçırmaya yönelik planlarından haberdar olan istihbarat servisleri var. 1 Ekim'de bu amaçla İstanbul'a bir Suudi ekibinin yollandığını da biliyorlar." iddiasını ileri sürerek planın arka yüzünü adeta deşifre ediyor.

Bölgede İsrail'in en güçlü müttefiki konumunda olan Suudi Arabistan korumaya alınmış durumda. Uluslararası örgütler cinayetin aydınlatılması için istekli davranmıyorlar. Suudi yetkililerin ipe un serme babından açıklamalarına karşı bir yaptırım da ufukta görünmüyor.

Cinayetin kimler tarafından işlendiği bilinmesine rağmen malum Gezici, FETÖ'cü, bölücü zevatın hâlâ Türkiye'yi hedef alan çıkışları, durumun vahametini göstermektedir. Meclis kürsüsünden, darbecilere karşı gövdesini siper eden milleti 'batıl' olmakla itham eden, kendi devletini Suudi Arabistan'dan rüşvet almakla suçlayan malum zevatın çıkışları, Kaşıkçı cinayetinin hangi amaçlara yönelik işlendiğinin de açık göstergesidir.

10 Ağustos'ta Türkiye'ye yönelik ekonomik saldırıların Londra'dan başlatılması da bu cinayetle irtibatlı olabileceği göz ardı edilmemeli. Türkiye'ni Münbiç operasyonuna hazırlanması, malum çevreleri rahatsız etmekte. Bu cinayetle gündemin değiştirilmek istendiği açık.

17-25 Aralık 2013'ten beş gün önce Londra'da FETÖ mensuplarıyla toplantı yapılması saldırıları merkezlerinden birini daha gösteriyor.

Kaşıkçı'nın öldürülmesi Türkiye'nin Münbiç'e müdahalesini önlemeye dönük provokatif bir saldırı olmakla birlikte eğer failler ortaya çıkarılmasaydı, bunun üzerinden ekonomik yaptırımları da uygulamaya koyacaklardı.

Bu cinayet, 31 Mart 2019'da yapılacak seçimleri sabote etmeye dönük menfur planlardan sadece biri. Terör sevicilerin beyanları ortada.

ABD'nin İsrail'in istekleri doğrultusunda İran'a yaptırımı bugün itibariyle başlıyor. İran'dan açılacak bir koridorla Orta Asya enerji kaynaklarını Akdeniz’e indirme planlarını yine Türkiye boşa çıkartabilir. Onlar için bütün mesele; Türkiye'yi içe kapatabilmek.

Otuz dört gündür Kaşıkçı'nın cededini teslim etmeyenler hangi başkentlere güveniyorlar?

Katiller saraylarda korunuyorlar; Kaşıkçı'nınki Kral sarayında diğeri de Pensilvanya'da muhafaza ediliyor.