Dolar (USD)
32.41
Euro (EUR)
34.50
Gram Altın
2382.65
BIST 100
10045.74
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

08 Eylül 2018

Öğretmen Bakan’dan Mesajlar

Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, 2018-2019 Eğitim-Öğretim Yılı Mesleki Çalışma Programı’nda öğretmenlere seslendi. Bakan, aslında önce kendi içine sesleniyordu. Kendisini de bu sürecin bir paydaşı olarak görüyordu. “Biz, hepimiz öğrenme yolculuğundayız.” diyerek, öğretmen-öğrenci herkesi aynı amaçta buluşturuyor, aynı yolun yolcusu olarak görüyordu.

Öğretmenler, veliler, öğrenciler heyecanlı ve umutlu bir şekilde başlıyor. Ziya Selçuk, samimi ve doğal bir üslûpla hitap ediyor. Dikte etmiyor, düşüncesini öneriyor, tecrübesini paylaşıyor, çözüm önerisi olarak kanaatini paylaşıyor. Masanın başına geçip de emreden değil, masanın tam ortasında bulunarak işin bir parçası olduğunu gösteren bir profil çiziyor. Öğretmenlerin ve hemen herkesin hayal ettiği devlet adamı görüntüsü de budur.

Bakan Ziya Selçuk, eğitimin içinden geldiğinden eğitimciler tarafından çok olumlu karşılandı. Bakan, bir milyon öğretmenin ve 18 milyon öğrencinin lideri olarak karşımızda duruyor. Sınıfı, tahtayı, tebeşiri, yazılıyı, ödevi, nöbeti, notu, kopyayı, disiplini kısacası eğitim-öğretime dair her şeyi tecrübe etmiş biri. Öğretmenler yıllardır anlaşılamamaktan dertliydi. Öğretmenlerin derdi ne ek ders ne yüksek maaştı. Sadece mesleklerinin itibarını yüceltmek için çalıştılar, çırpındılar. Ne yazık ki her gelen öğretmene yüklenmişti. İşte Ziya Selçuk’un farkı da burada başlıyor. O, öğretmene yüklenmiyor, tam tersine öğretmeni yüceltiyor. Ziya Selçuk’un şu sözleri yüreklere su sertmiş durumda:

“Öğretmenin omuzlarında yükselmeyen sistemin tarihte yeri yok. Güzel Türkiye’mizin dört bir köşesinde güzel işler yapacaksınız. Milli Eğitim Bakanı olduğum kadar sizin meslektaşınızım, içinizden biriyim. Bütün hayatını bu mesleğin ilerlemesine adamış biri olarak karşınızdayım. Biz Batıyız, Kuzeyiz, Güneyiz, Doğuyuz. Dört cepheye birden bakması gereken insanlarız.”

Evet, o içimizden birisi. Bu inanç ve samimiyetle öğretmenler bu yıl daha umutlu. Öğretmenlerin de bu yaklaşımı kendi lehlerine çevirecek ve daha ilerletecek üstün gayretleri olmalıdır.

Ziya Selçuk’un konuşmasının tamamı öğretmenleri muhatap alıyor. Bir olumlu eleştiri yapacak olursak, öğretmenlere yüklenen sorumluluğun ailelere ve toplumun geneline de yüklenmesi iyi olurdu. Zira eğitimden bahsediyoruz. Maliye, adliye, nüfus veya tapu çalışanlarından bahsetmiyoruz. Eğitim denilince aileden başlamak üzere toplumun tümünü içine alan bir paydaş geliyor gözümüze. Öğretmenlerin işini çok iyi yapmasıyla toplumda da gerekli saygı kazanılır gibi bir düşünce maalesef bizim ülkemizde karşılık bulmuyor. Öğretmenlik ihtisas mesleğidir deniliyorsa, öğretmenlerin sosyal ve mali hakları da diğer kurumlardaki uzmanlar gibi olmalıdır. Sayın Bakan’dan bu iyileştirmenin de yapıldığını duymak isteriz. Zira yakıt olmadan motor çalışmaz!

Bakan Ziya Selçuk’a göre iyi bir öğretmenin vasıfları da özetle şöyle:

“Aslolan bulut değil, gökyüzü olmaktır. Bulutlar ne olursa olsun öğretmen, çocuğun hakkını koruyan kişidir. Çocuğun hakkı pazarlık konusu olamaz, olmamalı. Öğrencinin, öğretmeninden öncelikle beklediği sevgi ve saygıdır. Çocuğun hayatına dokunmak, onunla her gün göz göze gelmek, onun hayatında çocuk diliyle söylersek, kocaman yer sahibi olmak. İşte öğretmenlik dediğimiz tam da böyle bir şey. Hükmedici bir öğretmen olmak yerine kolaylaştırıcı bir rehber olarak, öğretmeyi tercih edin.”

Öğretmenler bedenen yaşlansa bile ruhen hep genç kalmalıdır. Çocuklarla gençlerle içi içe olan bir kişi daima canlı, istekli ve heyecanlı olmak zorundadır. Heyecanını yitiren kişinin öğretmenliği de bitmiştir. Peki, bu heyecanı sürekli diri tutmanın yolu nedir, işte Milli Eğitim Bakanlığı bunu başarmak zorundadır. Öğretmenin rolü artmaktadır. Öğretmen sahada koşan, çile çeken, öğrenci yetiştiren, sabırlı, samimi, fedakâr ve hamiyetperver bir kişilik olarak nasıl kalabilir? Öğretmene yüklenen bir vasıflar bazılarına ağır gelmektedir. Sözlerimizi Bakan Ziya Selçuk ile bitirelim:

“Öğretmen Ziya Selçuk olarak yanınızdayım. Hep arkanızda bir destek olarak bulunacağım. Hiçbir görüş, ideolojik ayrılık çocukların hakkını teslim etmekten bizi alıkoymamalı. Ülkemiz, çocuklarımız ve geleceğimiz için buna ihtiyacımız var.”