Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2392.94
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

20 Aralık 2022

Öğretmenlerin Özgürlüğü

Her ne kadar eğitimin önemli paydaşları olarak öğrenciler, öğretmenler ve veliler olarak görülse de, ne vakit eğitimin kalitesinin arttırılması konusu gündeme geldiğinde genellikle öğrencilerin başarı ve motivasyonu, öğretmenlerin mesleki gelişimi gibi hususlar üzerine kafa yorulur. Son günlerde MEB’in yaptığı birtakım çalışmayı saymazsanız ne hikmetse eğitimin kalitesinin arttırılması üzerine “ailelerin etkisi ve gelişimi” konusunda pek bir çalışma göremezsiniz. Genellenemez elbette ama pek çok aile öğrencisini düşünüyor, önemsiyor, ilgileniyor ama nedense öğrencilerini emanet ettikleri öğretmenlerin motivasyonu, gelişimi, psikolojisi konularında farklı tutumlar sergiliyor.

Okula hiç uğramayıp, çocuğunun öğretmeni ile hiç görüşmeyen, belki sadece bazı etkinliklere katılarak yılda bir iki defa öğretmeni ile bir araya gelen aileler; öğretmen hakkında merak ettiklerini, öğrenmek istediklerini kendi çocuklarına sorarak alacakları cevap üzerinden öğretmeni konumlandırmaları, zihinlerinde belli bir şablona oturtmaları ne kadar doğru ne kadar gerçekçi olur ve öğretmenler adına ne kadar acı, yaralayıcı değil mi? Ne yazık ki öğretmenlere yönelik tutumları olumlu olmayan, önyargı ile yaklaşan o kadar çok aile var ki çocuğuna toz kondurmayıp öğretmeni ise en ağır şekilde eleştiren.

Daha önceki yazılarımda da çok sık dile getirdiğim bir husus vardı; aileleri okula yakınlaştıralım, eğitim sistemine daha çok dahil edelim. Ellerini daha çok taşın altına koyup sorumluluk alsınlar, diye… Bunu yapmaya çalışırken aileleri okula yakınlaştırabildik belki ama aynı zamanda başka şeylerden de uzaklaştırdık. Okula yakınlaştıkça aile-öğretmen işbirliği artacağını düşündük ama aile-öğretmen çatışması sonucunu vereceğini göremedik. Öğretmene dil uzatan, şiddet uygulayan, aba altından sopa gösteren, hakaret edenden tutun öğretmene hayatı zindana dönüştüren ailelere de şahit olduk.

Öğretmenin önünde ceket ilikleyen öğrenci modelinden, ailesinden aldığı güç ile öğretmenin dersi işleyişinden verdiği nota, yaşam tarzından giyim kuşamına değin her şeyine müdahale eden öğrenci modeline dönüşüm gerçekleşmiş durumda. Ailelerin öğretmeleri denetlemeye çalıştığı kadar öğrencilerini/çocuklarını denetleselerdi belki şu an da çok daha farklı bir konuyu konuşuyor olabilirdik. Öğrencilerine toz kondurmayan aileler mevzu çocuklarını eğiten öğretmenlere gelince bırakın eleştirmeyi, “cesur davranıp”(!) fiziksel şiddetten psikolojik şiddete değin ellerinden gelen hiçbir şeyi esirgemiyorlar.

Bir yandan oturduğu koltuğun hakkını vermeyen idarecilerin psikolojik baskısı ve yönetimsel yanlışları diğer yandan çizmeyi aşan veli davranışları nedeni ile kendilerine çok fazla müdahale edilen öğretmenler, sınıflarında özgür olmayı bırakın, yaşadıkları il/ilçede bile yeterince özgür olamıyor. Koltuğumu kaybederim veya bana da şiddet uygulanır kaygısı ile velilerle gayet halim selim konuşan, iyi geçinmeye çalışan okul yöneticileri, muhatapları öğretmenler olunca olabildiğince sert tavırlar sergileyebiliyor.

Öğrenciler, veliler, okul idarecileri tarafından gerek doğrudan gerek ise dolaylı yollarla fiziksel veya psikolojik şiddet maruz kalan öğretmenler adeta şamaroğlana dönmüş durumda. Gönül her ne kadar öğrencilerin de velilerin de okul yöneticilerin de kendilerini sahiplenmesini, değer vermesini, önemsemesini istese de ne yazık ki pratik uygulamalarda iş böyle olmuyor. Karşısında öğrenciler ve veliler olup, bunlarla cebelleşen öğretmenler arkasında dik duran, sahiplenen okul idarecilerini de göremeyince yalnız ve kimsesiz kalabiliyor. Allah’tan öğretmenlerin arkasında MEB var. MEB’in değerli üst düzey yöneticileri, bürokratları var. Üstelik haksızlığa uğrayan öğretmenlerin sendikal, siyasal, etnik vb hiçbir kimliğine bakmaksızın MEB’in tüm öğretmenleri sahiplenmeye çalışması son dönemde artmış durumda. Ve takdire şayan. Öğretmenlerin bu kişilere seslerini ulaştırmak bazen bir okul müdürüne ulaştırmaktan çok daha kolay oluyor.

Hal böyle iken aileleri daha çok eğitmemiz, işin içine sokmamız ama okul-öğretmen dengesinde geçmemeleri gereken sınırı iyi çizmemiz gerekiyor. Öğretmenleri, öğrencileri, okul yöneticilerini ödüllendiren/cezalandıran bir eğitim sistemimiz gerekir ise eğitimin diğer önemli paydaşı olan aileleri ödüllendirmeyi de cezalandırmayı da bilmeli. Yüzyıl önceki öğretmenlere olan saygının, (şiddetin değil) eğitim sistemimizdeki disiplinin, ailenin okula karşı tutumunun geri getirilmesi ihtiyacı sanırım artık çok açık bir şekilde kendini gösteriyor.

Fiziksel olarak olmayabilir belki ama psikolojik olarak aileyi okula, eğitime yakınlaştırıp, öğretmenlere olan tutumlarına sınır çizmenin vakti geldi gibi görünüyor.