Okur mektupları
Sevgili Okurlarım,
Dün teyzemden bir mektup aldım. Evvelsi gün de halam göndermişti. İhtimal yarın birgün dayım da yollar.
Evvela selam eder gözlerimden öper. Sonra halimi, hatrımı sorar. Kendilerini de soracak olursam, çok şükür iyidirler. Ne olsundur, oralar hep bildiğimiz gibidir. Yalnız, bu aralar Tayyip yine ortalığın 'anasını bellemiş', ellerindeki tek öküz de alınmış, yiyecek ekmek dahi bulunamamakta, vatanı satmış hatta şu an bulunduğu topraklar artık gavurun eline geçmiştir.
70'li yıllarda olduğu gibi ekmek karneyle alınyor, 90'larda olduğu gibi gazete patronlarıyla 'pijama partileri' düzenleniyor, İstanbul sokakları çöp dağlarına dönüşüyor ve Umraniye'de patlıyordur.
SSK Genel Müdürü 1994'te gazetelere 'İşçi Emeklilerine maaş ödenemiyeceğini' söylüyordur. Üstüne yetmezmiş gibi rahmetli Savaş Ay'ın baskınına uğrayan SSK hastenelerine, gayet gülümseyerek(aslı 'pişkin pişkindir' de bizi hafifletip gülümseyerek dedik!) 'biz de şikayetçiyiz' diyebiliyordur ve 1991-1999 arası her yıl artarak daha fazla SSK'yı zarara uğratıyor ve Zaman Gazetesi 2010'da bunu haber yapıyordur.
Ona sebep teknolojiden beri, hala mektup yazıyorlardır ve ucunu bilem yakmışlardır. Ama o aşk mektubuydu, öyle ya! Kim kime aşık acaba, sonra esas coçuk kim!
Aa siz Emin dayımın veya Uğur amcamın köşe yazısı mı sandınınzdı! Ne yani, bize mektup göndermiyorlar mı!
Yok, beni her okuyan sevgili mi yahut beni seviyor mu bilemem. Ama küfür yemeyi içine sindirince, aa bu da olmadı bak! Neydi 'uydurukçası' içselleştirmek, heh işte ondan yapınca gazeteci eskisine 'cuk oturuyor' da bize uymadı pek, değil mi!
Böyle diyebilmek için kıdem rütbe gerekir zira. Artık kimsenin seni okumaması ama piri fani olarak yaşına hürmet edilmesi 'delidir ne derse yeridir' mertebesine erişmiş hatta bir kaç gazeteden kovulmuş olmak(ama bilhassa, illa daAydın Doğan'ın) gibi mümtaz şartları var bu işin.
Hele hele FETÖ(Evet, Fethullah ve Çetesi artık resmen Terör örgütüdür) ile kolkola girmen, işin olmazsa olmazıdır.
'Düne kadar beraberdiniz şimdi ne oldu' diyenler, dul kadın boşta kalmasın, laf atan olur, sarkıntılık eden olur, cinsinden midir bilinmez, o müşvik kollarıyla her cenahdan, Kemalisti bir taraftan, Ulusalcısı öbür taraftan, Kürtçüsü beriki taraftan, Millicisi alttan, Liberali, Kart Komünisti üstten, pek bi candan kucakladılar.
E haksızlar mı? Ekrem Dumanlı o kadar kuyruk sallamasa bunlar da peşine gitmezler herhalde!
Efendim? O'na Türkçe'de dul kadın değil de sanki başka bir şey mi diyorlardı!.. Adam sen de!
İşte böyle sevgili okurlarım. Mektubuma son verirken, tekrar selam eder, büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden öperim.
***
Yığınlar gelir üstüne Dostum. Oysa senin masum çocukluğun, asırlara denk kocaman yüreğindir direnen.
Yazarımız Yakup Köse'nin yanındayız.
@yusufserce twitter.com/yusufserce
