Dolar (USD)
32.39
Euro (EUR)
34.59
Gram Altın
2391.85
BIST 100
10045.74
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

02 Aralık 2019

Okuyorsam Sebebi Var

Hayatının merkezinde kitaplar olanlar için her yol eninde sonunda kitaba çıkar. Reklâm kokan hareketler çok hoş karşılanmasa da merkezinde kitap olan bütün reklâmların geçerlilik süresi sonsuzdur bende.

Okumayı başladığım günden bu yana yoluma hep kitaplar çıktı, yolumu hep kitaplar aydınlattı. Hayatın bütün koşuşturmasının yanında elimden düşmeyen kitaplara daha bir sıkı sarılıp “Okuyorsak sebebi var.” dedim.

Evin salonunda pencerenin karşısındaki duvarda derme çatma yapılmış tek raf hâlindeki kitaplığın üstünde kitaplar diziliydi; Sene 1980. Kur’an-ı Kerim, Riyâzü’s-Sâlihîn, Minyeli Abdullah, Haram Lokma, Bir Annenin Feryadı... Okumayı sökene kadar bu kitapları sadece izledim. Hepsinin rengini, kalınlığını uzak bir ülkeyi seyreder gibi seyrettim uzun yıllar. Rafa ulaşmam imkânsızdı ve raf da o kadar yükseğe kitaplara ulaşıp da bir zarar vermeyelim diye yapılmıştı.

Üçüncü sınıfa geçtiğim yıl annem raftan Minyeli Abdullah’ı indirdi, bana verdi. “Hadi bu kitabı bize oku.” dedi. Anneannem ile birlikte pür dikkat beni dinlemeye başladılar. Ben de en güzel okuyuşum ile kitabı her gün okudum. Daha sonra sırasıyla diğer kitapları ben okudum, onlar dinledi.

Kitaplar bitince babam akşam gelirken elinde yeni bir kitapla çıkageldi. Ahmet Günbay Yıldız, Şule Yüksel Şenler, Muzaffer İzgü, Kemalettin Tuğcu kitaplarını beni bir film izler gibi gözlerini kırpmadan dinleyen anneme ve anneanneme kitapları okudum. Ahmet Günbay Yıldız ile ağlayıp Muzaffer İzgü’nün Ökkeş serisi ile kahkahalara boğuldular.

İlkokul bitip de ortaokula geçince kaydolduğum Adapazarı İmam Hatip Lisesi’nin ortaokul kısmında özellikle ağabeylerin dilinde Sakarya Türküsü, Çile, Bayrak, Naat gibi şiirler dolanıyordu. Sakarya’da yaşıyorduk ve Sakarya Türküsü şiiri o şehrin insanları için eşsiz bir değere sahipti. Okuduğum sayısız romanın yanına şiirleri de koymaya Necip Fazıl ile başlamıştım.

Kitapları sesli okuduğumdan okumam da her zaman çok güzel olmuştu ve bu yüzden okuduğum okulların kadrolu şiir okuyucusuydum. Arif Nihat Asya, Sezai Karakoç, Abdurrahim Karakoç şiirlerini ezberleyip her fırsatta okumak benim için büyük bir keyifti. İşaret Çocukları şiirlerini ezberleyip de Türkçe dersinde öğretmenime şiiri okumak istediğimi söylediğim hafta Cahit Zarifoğlu’nun ölüm haberini öğretmenimiz bana söyleyince gözyaşları içinde şiiri sınıfta arkadaşlarıma okumuştum.

Kırık dökük değil sapasağlam bir temelle okuma planı oluşturmanın faydasına inanarak okuyorum. Mehmet Âkif’in gönül ve düşünce dünyasına sağlıklı bir zihinle girmek için Safahat’ı satır satır okumak gerektiğine inanırım. Necip Fazıl’ı tam anlamıyla tanımak içinse Çile’nin yanında Üstad’ın hayata bakış açısını temsil eden Reis Bey, O ve Ben, Bâbıâli gibi eserlerini de okumanın gerekliliğine inandım hep.

Sezai Karakoç okuması yapmak için tüm kitaplarının gözümün önünde olması gerekir. Ruh hâlime göre şiir okuyacaksam “Şahdamar” yakınımda olmalı; ruhumun bir dirilişe ihtiyacı varsa “Diriliş Neslinin Amentüsü” elimin altında bulunmalı.

Kitaplar kadar değer verdiğim dergiler de benim için olmazsa olmazlardandır. Postadan bana ulaşan her dergiyi hâlâ ilk günkü heyecanla açıyorum, sayfalar arasında tarifi imkânsız bir mutlulukla dolaşıyorum. İsimler, yazılar, şiirler her ay bir misafir nezaketi ile kapıma kadar geliyor. Ben de onlara aynı nezaketle karşılık verip satır satır okuyorum dergileri. Tâ ki yeni sayı gelene kadar. Ülkemizin hangi köşesinde çıkarsa çıksın her dergi bir umut ışığı, yakılmış bir meşaledir.

Okumayı her zaman bir temel olarak görerek okumalar yapıyorum. Çocuk yaşta oluşturmaya başladığım kitaplığımın bana en büyük kazancı kitaba sahip olma tutkusudur. Okuyacağım kitap mutlaka benim olmalı. Aldığım tarih ve şehir notunun dışında kitaba hiçbir not yazmadan okumalarımı yaparım. Kitaplarımın kapaklarının kırılmasına tahammülüm yoktur. Kitabımı emanet vereceksem verdiğim kişiye ait notları bir kütüphaneci hassasiyeti ile not ederim.

Okuyorsam sebebi var. Ayakta sapasağlam durmak için önce kendim için okuyorum. Okumak bir disiplindir. Ruhumu onaran, cümlelerime çeki düzen veren, uzakları yakın eden bir eylemin adıdır okumak. Kitaplarla yol açıyorum kendime. Anadolu’nun bereketiyle selamlar gönderiyorum büyük şehirlerin kalabalık sokaklarına.