Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

22 Ağustos 2023

​"Olsun" diyen Karadenizli

Deprem yaralarımızı saran Trabzon’a bin selamla yazımıza başlayalım.

Arzla beraber titreyen yüreklerimiz “olsun canınız sağ ya “diyen Trabzonlu kardeşlerimizin omuzlarında sinelerinde dinlendi.

Hayatlarının merkezine koydukları “olsun” sözcüğünü, orada yaşayana kadar insana nasıl bir terapi sunduğunu anlayamazdım.

Eminim yurdumun dört köşesindeki insanım da benim gibi...

Teslimiyet ve tevekkül mahiyetinde “olur’a sürükleyen her şeyin ardından bu kelime geliyordu

Çocuk sınavı kazanamamış” olsun” yine girer

İstediğim iş olmadı “olsun” yeni bir kapı açılır.

Otobüsü kaçırdım kaç tane işim yarım kaldı “olsun “bunun yarını da var.

En zor imtihanlarla yüz yüze olsanız da, kolay diyebileceğimiz sıkıntılarda da” olsun” kelimesinin gölgesinde gölgelenmeyi öğrenmişti Trabzon halkı...

Aklı selim düşünmeyi, teslimiyetin huzuruyla kalmayı da başarmışlardı, bu kelimenin yer etmişliğiyle...

Kaybetmenin acısına onurlu bir cevaptı “olsun”

İçin için ağlarken gözlerin gülümsemesi, olmayan ne varsa hayırlısını dileyerek razı olmaktı.” Üzülme “demenin başka bir adıydı.

Yürek ferahlatması, gönül yangınına tatlı bir teselli sunuştu.

“Daha iyisi olsun “demenin kalıp cümlesiydi.

Gittiğim her yerde tanıştığım her kişinin ağzından duyduğum bu kelime, nasıl güzel bir kazanımdı benim için.

Şimdi memleketteyim. Kendime bir “ol” sunuyorum, olacak olmayacak ne varsa huzuru kuşanarak. Bu küçük kelimenin kalbimde açtırdığı çiçekleri derip duruyorum.

“ Olsun” düzelecek her şey.

“Olsun “ dert etme, seni deprem zamanı kardan kıştan hasta halinde alıp Trabzon’a koyan rabbin, kim bilir sana daha ne lütuflar sunacak.

Olsun “sözcüğü beni bu yaşımda iki kat daha büyüttü diyebilirim.

Bildiğim her şeyi yeniden temizle çektirdi.

Acele etmeyen sabrı kuşanan gönüllerin dilinden yazdığım koskoca bir metindi “olsun “kelimesi...

Yeri gelmişken hızır'ın hikayesini de paylaşalım

Kur’ân-ı Kerîm’de adı geçmemekle birlikte müfessirler tarafından Hızır’a ait olduğu kabul edilen Kehf suresindeki kıssa özetle şöyledir: Hz. Mûsâ genç adamına iki denizin birleştiği yere ulaşmaya karar verdiğini söyler, bunun üzerine beraberce yola çıkarlar. İki denizin birleştiği yere varınca yanlarına aldıkları kurutulmuş balığı bir kenarda unuturlar, balık da canlanarak denize atlar. Bir müddet sonra Mûsâ genç adamına azığı getirmesini söyler; fakat genç adam olup biteni hatırlayarak daha önce bunu Mûsâ’ya bildirmeyi unuttuğu için üzüntüsünü dile getirir. Bunun üzerine Mûsâ aradıkları yerin orası olduğunu söyler ve geriye dönerler. Burada kendisine Allah tarafından “rahmet ve ilim” verilmiş olan sâlih bir kul ile karşılaşırlar. Mûsâ, sahip olduğu ilimden kendisine de öğretmesi için onunla arkadaş olmak istediğini söyler; Kur’an’ın adını bildirmediği bu kişi, iç yüzüne vâkıf olamayacağı olaylar sebebiyle bu beraberliğe sabredemeyeceğini belirtirse de Mûsâ’nın ısrarı üzerine, meydana gelen olaylar hakkında açıklama yapmadıkça kendisine soru sormaması şartıyla teklifi kabul eder. Mûsâ’nın bu şarta uyacağına dair söz vermesi üzerine yolculuğa başlarlar. Bu zat önce bindikleri gemiyi deler, arkasından bir çocuğu öldürür, daha sonra da uğradıkları bir kasabanın halkı kendilerini misafir etmediği halde orada yıkılmak üzere olan bir duvarı düzeltir. Bu üç olayın her birinde Mûsâ arkadaşına davranışının sebebini sorar; arkadaşı da, “Ben sana benimle beraber olmaya sabredemezsin demedim mi?” diye uyarıda bulunur. Mûsâ özür dileyip yolculuğa devam etmelerini ister. Sâlih kul, birinci ve ikinci olaylardan sonra Mûsâ’nın ricasını kabul ederse de üçüncü olayda ayrılma vaktinin geldiğini söyler; bu arada söz konusu hadiselerle ilgili olarak davranışlarının sebeplerini de anlatır ve bunları Allah’ın emriyle yaptığını söyler (el-Kehf 18/60-82).

Olmasını istediğin ama olmayan nice şeyin içinde gizli sırlar vardı, işte...

Yerinde ve zamanında bir “olsun “rahatlığı gönlü genişletendi.

Bu ne güzel bir olumluma, pozitif bakıştı.

“Olmamış ama olsun ”hem teselli, hem olması için edilen bir dua idi, niyet ettiklerimize. Hayallerine devam söylemiyle yola revan olma haliydi ...

Canım Karadenizliyim, gönülleriniz hiç dert görmesin.

Finduklarınızın tadı, mısır tanelerinizin bereketi, hamsilerinizin lezzeti hiç eksilmesin. Anadolu’nun her yeri başka güzel.

Yaşama ve tanıma fırsatı bulduğum Trabzon’u ikinci memleket bildik, fahri bir hemşerilik kazandım. Gönle iyi gelen ne varsa kaybetmemek gerek . Tüm güzellikler “olsun “kararında sizlerin olsun vesselam...