Dolar (USD)
32.38
Euro (EUR)
34.66
Gram Altın
2409.86
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

25 Ekim 2019

Ölüm; dünyanın en kısa cümlesi…

Yazının başlığını seçerken üstat Nuri Pakdil’in ”Sükût; Dünyanın en uzun cümlesi…” sözünden esinlendim.

Hayatında üstatla birçok kez karşılaştım. Yakından sohbet etme imkânım ise İstanbul’a geldiğinde uğradığı mekândan birinde olurdu. Işıktan pay almaya uğraşan kelebekler gibi yararlanmaya çalışırdım ondan. Ağzından çıkan her kelime beni derinden etkiliyordu. Bazen tek başıma dünyaya meydan okuyacak gibi olurdum. Bir keresinde o kadar etkilenmiştim ki, İsrail’e savaş açmaya karar vermiş, Kudüs’ü tek başıma fethetmeye yeltenmişliğim bile olmuştu…

Kesin, uğradığı mekânları üstattan dolayı sevmiştim.

Muhabbet ve samimiyetin demlendiği, dostlukların en naif, yürekten ve yüreklice ifade edildiği yerlerde…

Edebiyattan sanata, tarihten sosyolojiye, dünya ve siyaset dahil her şey konuşuluyor. Memleket ve millet, İslam Dünyasının meseleleri en başta tabi. Üstadın yanında kaldığınız sürede aradığınız gıdayı bulmuş, ruhunuz ve gönlünüz doymuş olurdu. Kısaca üstatla ilk tanışan kişi meftun olmuş gibi ayrılırdı yanından…

İslam dünyasının sorunlarının er ya da geç bizim elimizden çözüm bulacağına, Kudüs’ümüzün tutsaklığına bu toprakların eliyle son verileceğine ve İslam dünyasının liderinin Türkiye olduğuna, umut ışığının yeniden bu topraklardan yükseleceğine yürekten inanlardanım. Cemil Meriç’in inandığı gibi inanıyorum buna: “Işık Doğudan Gelir” Bunu devrimci bir ruhla haykıranlardan biri de Nuri Pakdil’dir…

***

Evet, Devrimci ruhla haykıran çok az edebiyatçılardan biridir Nuri Pakdil. Yazı ve şiirlerinde ait olduğu inanç ve değerlerin onurlu duruşunu bulursunuz. Köklerine sımsıkı bağlıdır. İnancının ve değerlerinin en ateşli savunucusudur o. İslam’a ve Kudüs’e saldıranlara karşı Çanakkale gibi direnen simgelerin en önde gelenlerden biridir üstat…

Bu nedenle "Kudüs Şairi" denmiştir ona. Antiemperyalist, antikapitalist, antinasyonalist, antisiyonist, antifaşist, Müslüman bir devrimci diye tanındı. Aşk nasıl karşılık bulursa maşukta, Kudüs aşkı da öyle karşılık bulmuştu onda. “Kudüs sevilmeden insanlığa girilemez.” İfadesi bir dizeden öte direnen bir ruhun patlamasıdır…

Yaptıklarından ve söylediklerinden hiç pişmanlık duymadı. Bu nedenle gerçekçidir. Ne söylediyse yapmıştır. Ne yaptıysa ruhunun derinliklerinden bendini yıkan sel gibi taşmıştır hayatından…

Şu ifade ancak bir devrimcinin ağzından çıkar: “Benim için yazı yazmak bir bakıma da savaşa girmek, savaşmak demektir.” Bu ruhun sahibi Pakdil, gerçeği ve aşkın olanı haykırırken kimseden çekinmedi hiç. Yaratılışına uygun ve Yaratana sığınarak yüksek sesle haykırdı gerçeği hep...

Kudüs sende yüreğim var,

Aklım fikrim var,

Sende her şeyim var...

Canımı bırakıp gidiyorum sana ey Kudüs, der gibiydi son yolcuğuna çıktığında…

Nice nesiller yetişti, yüreği Mekke, Medine ve Kudüs aşkıyla çarpana az rastlanır diye şahitlik edenlerdenim arkasından…

Hayalleri vardı. Bu nedenle söyledikleri gerçekti. Gerçeklik o denli karşılık bulmuştu ki onda, yüreğinde pişip servis ediliyordu edebiyat dünyasına…

Bu nedenle, "Yüreğimin yarısı Mekke'dir, geri kalanı da Medine'dir. Üstünde bir tül gibi Kudüs vardır" dizeleri gerçekçi ve aksiyoner çıkmıştı onun yüreğinden...

Mekânın cennet olsun üstadım…