Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

18 Ekim 2016

Omuzunu dik tut

Alusi'den, "Nefs kalpte oturur. Kalbin çevresi de arındırılmalı ve genişletilmeli ki, nefs nefessiz kalıp daralmasın" mealinde bir söz duyduğumda, bir yandan "Bak hele bak! İkamet ettiği köşke bak!" dedim içimden... Bir yandan da "şahsımın adresini öğrenmek" bir rahatlık verdi. İnşirah'ım oldu.

Kalp evinde oturan misafirini, kendi canını dara düşürmemek için "bahçesi, toprağı, evi saran mekanıyla" çevre düzenlemesini/ya da tam tersi, düzen diye dayatılıp durana yeterince aykırı olup olmadığını filan bir gözden geçir.

En başta " düzen"li ekilmiş neredeyse plastikleşen çiçekleri sök at. Kazıkları da...

Ayrık otlarının muhalifliğine kulak ver. Neyi ekip dikmeyeceğini öğren onlardan.

Dış kapıdaki "güvenlik görevlileri"nden koru mahremini ve evvela onlardan güvende ol.

Anahtarı sorgula. Kapı ya baca, bacaya da kapısızlığı tak. Kimine kapını sök at, kimine bacana varıncaya kadar kapa! Bir bak işte en iyi sen bilirsin evceğizini.

Yüksek ve kalın duvarları yık. Ya da burçlar inşa et uzaktan bakılan kimi zaman.

Temelinden bir sarsıl bakalım da gör sende hiç yıkılmayanı... Fenalaşıp yok olup gitmeyesin öyle ufak tefek sarsıntılarında hayatın.

Daralır tabi sadr'ın. Gereksiz "vizr/yükler" le dolu zahr'ın diyen Rabbinden habersizsen...

Hepimiz hamalız şu hayatta. Gerekli gereksiz bir sürü yük var sırtımızda. Sırt bu, illa taşıyacak. Fakat hakikaten taşımakla yükümlü olduklarımızı mı taşıyoruz? Ona bir bakmalı. Bir gün, belki her gün, durdurup bir kontrol noktasında nefsi, bütün yüklerini tek tek incelemeli ve hakikaten Allah yüklemiş ise bir sorumluluğu almalı sırta, yoksa defedip gitmeli! Bu mübarek kontrolden sonra kimliğimizi elimize vermeli. Yoksa kimliksiz dolaşmalı. Ve o adresteki nefse saygın bir ikamet belgesi vermemeli ki oturduğu mekanı hakketmeye gayret etsin.

Ev'ine, Kabeciğine iyi bakasın ey dost! Kim oturuyor orada? Kimler girip çıkıyor, yiyip içiyor seni, senle eğlenip ağlaşıyor? Kim/ler?

Yani demem o ki, bu arınmanın, hafiflemenin akabinde, kalbi olduğu gibi, yetmez, bir de olanca gücünle dışarıya çıkar. Ferahlat onu kalıbından ötelerde...

Parmak uçlarında atsın. Kirpik uçlarından aksın.

Topuklarında, tebessümünde, sükutunda, naranda atışlarını yapsın keyfince...

Göreceksin kalıbı küçücük, kendisi çok büyük bir ev o! Evren kadar. Hatta daha da büyük!

Kalbin sınırlarını sorma hem! İçine Allah'ın "sığdığı" bir mekan sınırsızdır.