Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2392.94
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

12 Eylül 2016

Önce ahlak sonra dava!

Kuyudaki Yusuf, zindandaki Yusuf, Mısır'a sultan olan Yusufu2026 İnsanlaşmaya doğru giden meşakkatli bir yol. Düşmeden, düş görmeden, alçalmadan, bedelini ödemeden, çile çekmeden, yükselemeyeceğimizi gösteren ibret dolu bir hayat. Oğlunun firakında gözü kör olan zavallı bir babau2026 Bir acayip hasretlik öyküsüu2026 "Rabbim" diyordu Yakupu2026 "Ben oğlumda senin güzel cemalini görüyorum." Lakin bu yeterli bir neden değildi? O yüzden gerçekleşmedi vuslat. Yusuf'un kendine ait olmadığını anladığı gün yani canı gibi sevdiği oğlundan Allah için vazgeçtiği gün kazandı. Kaybederek, vazgeçerek kazanmanın en güzel örneğidir bu.

Hz. İbrahim de vazgeçerek kazananlardanu2026 O da bedel ödeyenlerdenu2026 O da İsmail'den vazgeçtiği gün kazandı, makamı yükseltildi. Çünkü bizler Allah'a muhtaç fukaralarız. Allah ise zengindir. (Fatır-15) Sevdiğinden, değer verdiğinden Allah için vazgeçebiliyor musun? Bugün bıçağı zavallı bir hayvanın boğazına dayamadan bir düşün? Senin İsmail'in, Yusuf'un kim? Bugün senin kurbanın nedir? Dücane Cundioğlu'nun ifadesiyle; İbrahim'in oğlunu kurban etmek isteyişi bir rüya/düş üzerineydi? Senin gördüğün rüya nedir? Hangi rüya uğruna neyi kesiyorsun? Oysa rüyan kadar kurban kesebilirsin! Düşün kadar. Düştüğün, düşebildiğin kadaru2026 İsmail'in yerini alan kurban bugün nefsimiz olmalı. Bugün Allah'a takdim edilecek en değerli şey nefsimizdir. Hırslarımız, ihtiraslarımız, insandışılıklarımız, makam tutkularımız, birbirimizi yiyerek semirdiğimiz düzenu2026

*

Kısa sürede "bir diğerini yıkarak ayakta kalınan" tuhaf bir düzen inşa ettik. Bu düzende ahlaka, erdeme, vicdana, merhamete, muhabbete, insana yer yoku2026 İnsanın başlı başına bir değer olduğu gerçeğinden uzak, küçük, gündelik, güdülenmiş bir yaşam tarzının esiri haline geldik. Aynı cümleleri tekrar ediyoruz. Biliyorum ayaklarımızı yerden kesen, aklımızı başımızdan alan hızlı bir çağda yaşıyoruz. Çok çabuk tüketiyoruz. İnsanı atlayarak geçiyoruz hayatın üzerinden. Iskalamadan, duvarları atlamadan, sayfaları hızlıca çevirmeden yavaşlayarak içe dönük sahici bir arayış ve kavrayışla özgürlüğe doğru bir yol almayı denemedenu2026 Ahlak sahibi olmadan "dava" diye haykırıyoruz örneğinu2026 Ahlaklı değilsen sahip olduğun davanın ne kıymeti var! Makam tutkusundan vazgeçmezseniz makamınızın hakkını veremezsiniz ki! Önce vicdan sahibi bir insan olmayı denemiyorsanız yazdıklarınız kime dokunur? İnsanlığınızdan önce mesleğiniz geliyorsa siz çarkın işleyen bir cıvatası olmuşsunuz demektir? Oysa insan olmak ilahi bir ifadedir. Bir ortamdır, mekandıru2026

Hıza, hırsa, tutkuya, güdülere rağmen yavaşlamalı insanu2026 Aksi taktirde kendi içine seyahat edebilme imkanını elden kaçırır. Bir kere kaçırdı mı, ne bildiğinin farkına varamayacak kadar şuur kayması yaşar. Çıkarı için takla atmaya ayarlı bir zihni tasfiye etmenin yolunu söylemeye çalışıyorum. Dava dava diyerek kurulan/tesis edilen bu basit, sıradan, bayağı düzeni yıkmalıyız demeye getiriyorum. Bunu ot gibi yaşamak şeklinde takdim edecek uyanık bir tayfanın olduğunu da biliyorum. Onları İsmet Özel'le baş başa bırakmayı tercih ederim. Özel; "Müslümanların Türkiye'de ot gibi yaşıyor oluşları kimi açgözlü ve muhteris insanlara uygunsuz göründüğü besbellidir" der.

"O halde onların tercih etmeleri gereken tarz "İt gibi yaşamak" olmalıdır. Ot karakterli hayatı terk edip yerine it karakterli hayatı ikame etmelidir. Çünkü ot karakterli hayatın vazgeçilmez özelliklerinden ilki toprağa kökleriyle tutunuyor olmaktır. Ot karakterli olan toprağın fakirleşmesinden ödü kopar. İkinci özelliği de göğe doğru açılmaktır. İt karakterli hayatın vazgeçilmez özelliklerinden ilki; kendi önünden kaçacak derecede zaaf gösteren her şeye saldırmak ve buna mukabil kendinden korkmadığını belli eden her şey karşısında gerilemektir. İkinci özelliği ise memnuniyetini saklamakta aciz kalmak, yani her hoşuna giden durum karşısında kuyruk sallamaktır." Ahlak, erdem, vicdan ve insan değerleriyle buluşmayan bir zihin dünyasının varacağı nokta ortada değil mi?

İnsanoğlu, u00c2dem'in dünyaya bırakıldığı günden itibaren "nereden geldik, nereye gidiyoruz" sorularının cevabını aramakla meşgul oldu. Belki de "aramak" yerine, cevaplardan kaçmak desek sanırım daha doğru bir tespit olacak. Çünkü bulduğumuz cevap ekstra bir yük yükleyecekti omuzlarımıza. Bu zahmetin altına girmek istemedik. Bu yüzdendir ki hakikatin peşinden gidecek kadar ne kalite bıraktılar insanlarda ne de buna ayıracak bir vakit. Neyse "insanlar hakikati nasipleri miktarınca kavrar" der arifler. Velhasılıkelam kendini bilme kanallarını açacak yeni bir zihin dünyası inşa etmeliyiz diyorum ben. Süku00fbnetle, acelesiz ve insana yaraşır bir olgunlukla. Hayatın karışıklığını aklıselim ve duru bir zihinle çözme basireti göstererek... Önce ahlak, erdem, vicdan ve insan diyereku2026 Ancak o zaman bir davadan bahsedebiliriz. Yoksa küçük bir kaşıkla birbirimizin mezarını kazmaya devam edeceğiz. Hayırlı bayramlar.

@ufukcoskunn