Dolar (USD)
34.29
Euro (EUR)
37.01
Gram Altın
3013.75
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
07 Ocak 2020

Ortadoğu sarmalı

Arap baharı ile başlayan süreçte kan ve ölümün eksik olmadığı ortadoğu’da şimdilerde yeni bir oyun planlanmaktadır. Muammer Kaddafi’nin devrilmesinin ardından kaosa sürüklenen Libya’da devam eden iç savaşta bugüne kadar binlerce kişi hayatını kaybetti ve on binlerce kişi yerinden ve yurdundan oldu. Bu süreçte iki farklı yönetim ortaya çıktı. Birisi ülkenin doğusunda Tobruk’ta bulunan ve Hafter güçlerinin kontrolünde, Mısır, ABD, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Fransa ve Rusya’dan destek bulan gayri meşru Temsilciler Meclisi, diğeri de Trablus merkezli, Birleşmiş Milletler başta olmak üzere Türkiye, Avrupa Birliği ve uluslar arası kurumlarca meşru kabul edilen Ulusal Mutabakat Hükümeti.

Bölgede her türlü oyunu rahatça oynayan batı ve onun bölgedeki işbirlikçilerinin oyunlarını bozan tek ülke Türkiye olmuştur. Türkiye, Doğu Akdeniz’de yaptığı hamleyle dengeleri yeniden oluşturdu. Türkiye, Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti ile Doğu Akdeniz’de hukuki ve meşru zemin elde edilecek, müktesep hak ve siyasi üstünlük sağlayacak, deniz yetki alanlarımızın batı sınırını uluslararası hukuka uygun bir şekilde belirleyecek, “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası”na imza atınca ortalık karıştı. Türkiye’yi Akdeniz’e hapsetme planları boşa çıktı.

Kimler rahatsız oldu?

Bu kazanımlardan rahatsız olan Güney Kıbrıs Rum Kesimi, Mısır, Yunanistan ve İsrail alelacele bir araya gelerek Türkiye’nin Libya ile imzaladığı deniz yetki alanları mutabakatına karşı ortak eylem planı üzerinde çalıştığı ve somut adımların yakında duyurulacağı bildirildi.

Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti, Türkiye'den kara, hava ve deniz olmak üzere üç alanda resmen askeri destek talebinde bulununca Libya’ya asker gönderme meselesi gündeme geldi. Türkiye'nin Libya'ya asker göndermesini öngören tezkere TBMM'de Cumhuriyet Halk Partisi, İYİ Parti, HDP ve Saadet Partisi’nin karşı olmasına rağmen AK Parti ve MHP'nin desteğiyle Meclis’te kabul edilince birilerinin kuyruğuna basılmış gibi etraftan sesler gelmeye başladı. Hafter güçleri başkentteki Hadba bölgesindeki askeri akademideki öğrencileri yoklama sırasında bombaladı. Saldırıda çoğu öğrenci 30 kişi hayatını kaybetti, 33 kişi yaralandı. Türkiye’ye karşı cihat ilan etti.

Bu anlaşmadan rahatsız olan sadece Hafter, Güney Kıbrıs Rum Kesimi, Mısır, Yunanistan ve İsrail değildi elbette. Ortadoğu’yu sömüren bütün devletler bu işe karşı çıktı. Bu arada gizli bir el devreye girdi ve Irak’ta Şii milis gücü Haşdi Şabi yanlısı protestocular, ABD’nin Bağdat Büyükelçiliği binasına baskın düzenledi. Ortadoğuda etkinliğini kaybetmeye başlayan ABD yeni bir hamle ile oyuna girmeye ve bu bölgedeki varlığını devam ettirmeye karar verdi. İran Devrim Muhafızları'nın seçkin birliği Kudüs Gücü komutanı, İran’ın Ortadoğu’daki en önemli komutanı, Lübnan’da Hizbullah’la, Suriye’de Baas yönetimiyle ve Irak’taki Şii silahlı gruplarla İran’ın ilişkilerini daha da yakınlaştıran, bölgedeki tüm ülkelerde bulunan İran yanlısı milislerin başı ve stratejik kurmay aklı, Suriye’deki rejim yanlısı milisleri ve mezhepçi milis ve Şebbihaları örgütleyen, Suriye’de çıkan iç savaşta etkin rol oynayan, Esed rejimi ve Şii milisler tarafından kuşatılan Suriye’nin Halep kentinde katliam emri verdiği söylenen, Halep’in yerle bir edilmesinde büyük rol oynadığı düşünülen Kasım Süleymani’yi Bağdat’ta düzenlediği suikastle öldürdü. Ortadoğuda yeni bir dönem başlamış oldu.

Gerginlik tırmanacak!

Her ne kadar sosyal medyada yayınladığı mesajla Trump, İran’ı masaya oturmaya davet ettiyse de İran ağır bir intikam alacağını belirtti. Bu intikam büyük bir savaş haliyle değil de milis güçlerle bölgede küçük saldırılar halinde olabilir. Bu bir savaş getirmez ama bölgedeki gerginliği tırmandırır. İran’ın intikam sözlerine karşılık ABD “İran karşılık verirse 52 stratejik yeri tespit ettik, içinde İran’ın kültürel mirası da var, hepsini vururuz” karşılığını verdi. Dünya bir anlamda bu saldırıya sessiz kaldı. Suya sabuna dokunmayan sözlerin ötesine geçmeyen açıklamalarla seyirci olmayı tercih etti.

Burada da en önemli rol Türkiye’nin olacaktır. Türkiye’nin yapmayı düşündüğü şey bölgedeki barış sürecini uzatmak, Hafter güçlerine karşı mutabakat hükümetini korumak, uzun sürede Türkiye’nin hâkim gücünü kabul ettirmek ve Doğu Akdeniz’de varlığını sürdürmektir.

 
Masrafsız Bankacılık
Görüntülü Görüşme