Dolar (USD)
32.21
Euro (EUR)
35.01
Gram Altın
2522.96
BIST 100
10742.19
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

10 Mart 2018

Örtülü ambargolara karşı güçlü ittifak

AK Parti ile MHP anlaştı. İşbirliğinin adını koydular: Cumhur İttifakı. BBP ve SP'nin de bu ittifakın çatısı altına girmesi için çaba gösterildi. Büyük Birlik Partisi olumlu yaklaştı. MHP'nin yaptığı açıklamaya göre, BBP seçime katılmayacak, temsilcileri AK Parti listesinden aday gösterilecek. Saadet Partisi ise nazlandı, cüssesinden fazla pay isteyince denklem dışı kaldı. 1 Kasım seçimlerinde AK Parti benzer bir teklifle Saadet'e gitmiş, 7 Haziran seçimlerinde aldıkları yüzde 2.1'lik oya güvenerek 20 milletvekilliği istemişlerdi. AK Parti reddedince de tabanda birlik sağlandı; Saadet, parti olarak yüzde 0,63 oy oranı ile tabela partisine döndü. Ama bu hayal kırıklığından ders almadıkları anlaşılıyor. Medyanın pohpohlaması ile zihinleri eskide kalmış yaşlı yöneticiler kendilerini dev aynasında görmeye başladı!

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türkiye'yi derleyip toplayacak güçlü bir ittifak istemesinin asıl sebebi, içerde birliği sağlamanın ötesinde, dışardan ülkemize karşı uygulanan örtülü ambargolara karşı milletçe bir güç gösterisi arzusudur. Türkiye'ye karşı verilen kapsamlı bir savaş var. Bu savaş gizli veya açıktan her alanda devam ediyor. Özellikle de ticaret ve turizm alanında... ABD ve Avrupa ülkeleri, Türk turizmini baltalamak için vatandaşlarına Türkiye'ye gitmeyin diye çağrı üstüne çağrı yapıyor. Bununla da yetinmiyor, turizm şirketlerini de yönlendiriyorlar. Eskiden Karaköy rıhtımına yanaşan dev kuruvaziyer gemilerinin yolcuları soluğu Kapalıçarşı'da alırdı. Epey zamandır İstanbul'a gelmiyorlar. ABD, Alman, İngiliz, Hollanda, Belçika şirketlerine ait dev gemiler Türkiye'yi programlarından çıkardı. Sadece İstanbul'a değil, Marmaris, Bordum ve Kuşadası'na bile uğramıyorlar artık. Batı, sadece siyasi olarak değil, ticari ve turizm açısından da bize örtülü ambargo uyguluyor. Bunu yeni haçlı seferi veya ideolojik bir saplantı ile izah etmek yerine dünyadaki 'güç' dengeleri açısından ele almak lazım. ABD ve Avrupa, Türkiye'nin güçlenmesini ve dünyada söz sahibi olmasını istemiyor. Tıpkı Çin'in, Rusya'nın, Brezilya'nın güçlenmesini istemedikleri gibi... ABD, geçmişte Roma gibi, Osmanlı gibi dünyaya tek başına hükmetmek istiyor. Uluslararası şirketleri ile tüm dünyaya yayılmış 800'ü aşkın askeri üssü ile, dünyanın jandarmalığını yapan NATO ve BM gibi kurumlarlau2026

***

Fakat dünya eski dünya değil. İletişim çağındayız. 21. yüzyılda yaşlanan Avrupa nüfusuna karşı Türkiye, eğitimli ve genç nüfusu ile öne çıkıyor. Uygulanmaya başlanacak Cumhurbaşkanlığı sistemi ile de kalkınmasını hızlandıracak. Başbakanlık fiili olarak ortadan kalktı zaten. Kanuni olarak da 1,5 yıl sonra tarihe karışıyor. Cumhurbaşkanı, Meclis adına değil millet adına ülkeyi yönetecek. Meclis sadece yasama görevi yapacak.

Tüm bunlar, Türkiye'nin 15 Temmuz'da yaşadığı travmadan güçlenerek çıkmasının sonucudur. Yenikapı ruhu, Türkiye'nin yol haritasını değiştirdi. Görünürde YPG/PKK'ya, aslında ABD'ye karşı yapılan Afrin Harekatı bunun sonucudur. Türkiye, Afrin sonrası Münbiç'i de, tüm Suriye sınırını da temizleyecektir! Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile Türkiye, dünyanın ekonomik açıdan en güçlü on ülkesi arasına girmek için sakin ama emin adımlarla ilerliyor. Cumhur İttifakı, içeride birlik ve beraberliği sağlayarak Batı'nın açık ve örtülü ambargolarını boşa çıkarıp ortaya yeni bir 'dünya gücü' çıkarma girişimidir.

 
TDV kurban