Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2392.94
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


Oryantalistler ve İslâm Bilimi -2

Fransızlarla başlayan İslâm bilim tarihinde önderlik, Almanlarca sürdürüldü. Bir Alman bilim adamı Erlangenli Eilhard Wiedemann, fizik tarihi çalışmalarında üç ciltlik bir eser kaleme aldı. Müslümanların elle yaptıkları ve uzmanı oldukları usturlabı taklit etmeye çalışan oryantalist araştırmacı, Fuat Sezgin’in ifadesiyle Arap-İslâm kültür çevresinin fen bilimlerine kendisini adamıştır. İslam bilim tarihi sahasında 200’den fazla çalışma yayınlamış olan fizikçi ve bilim tarihçisi Wiedemann, elli yıl bu konu üzerinde çalışmıştır. Sezgin, onu takdir ve şükranla yâd etmenin hoş bir vazife olduğunu söylemektedir. (Fuat Sezgin, Tanınmayan Büyük Çağ –İslâm Bilim ve Teknoloji Tarihi, İstanbul 2019)

Wiedeman’ın öğrencileri ve takipçileri Almanya’da ilmî araştırmalarını kırk yıl boyunca sürdürmüşlerdir. Fırsatlar ve imkânlar kısıtlı olmasına rağmen, Fuat Sezgin, o günlerde âlimlerin kendi aralarındaki ilişkilerinin ne kadar da sıcak ve samimi olduğunu bize anlatmaktadır. İlim adamları, birbirine hürmet ve saygıdan asla kusurda bulunmadıkları gibi, bazı zamanlarda yakın çalışma ilişkisine girebiliyorlardı. Örneğin bir yazma bulunduğunda, onu keşfeden âlim, metnin anlayamadığı kısımlarını çözebilmek için, kopyasını alıp başka meslektaşını (mesela Wiedemann’ı) ziyaret edebiliyordu.

Oryantalistler, Müslüman ve Yunanlı bilim insanlarını karşılaştırdılar. Ön yargılı ve peşin fikirli bir kısım oryantalistler, Müslümanları bilim sahasında hiç görmediler. Ancak insaflı oryantalistler, iki uygarlığın mensubu bilim adamlarının farkını belirtmeyi bir borç bildiler. Örneğin, Alman oryantalist Wiedemann, 1917 yılında Erlangen Üniversitesi rektörlüğünün açılış töreninde ‘Müslümanların Bilimler Tarihindeki Yeri’ konulu bir konferans vererek şunları söylemektedir: “Yunanlıları okuduğunuz zaman onların aletlerinin nasıl ortaya çıktığını kolay kolay anlayamıyorsunuz, kendinizi zorluyorsunuz. Fakat Müslümanlara gelince Müslümanlar merhale merhale veriyorlar ve onların heyecanlarını, duydukları sevinci bile hissedebiliyorsunuz.” (Fuat Sezgin, Bilim Tarihi Sohbetleri)

Wiedemann, İslâm bilim tarihinde keşfedilen ve kullanılan bilimsel aletlerin modellerini ilk defa çizen ve onları aslına uygun olarak üreten oryantalisttir. Sezgin, onu bu konuda önderi olarak görmekte ve şükranla yâd etmektedir. O, kendisinin İslam Bilim Tarihi Müzesi için yaptığı 800 aletin/maketin kopyalarının ilham kaynağının bu büyük oryantalist âlim olduğunu söylemekten çekinmemektedir; ve devamla onlar hakkında söylenen her şeye rağmen, Müslümanlar olarak oryantalistlere borçlu olduğumuzu haber vermektedir.

Oryantalistler, Yunanlılara atfedilen bir takım kitapların, aslında Müslüman bilim dünyasının ürünleri olduklarını ispatladılar. Fuat Sezgin, Yahudi kökenli bir Alman âlimin, 1928 yılına kadar Galen’e ait olduğu zannedilen eserin aslında Huneyn b. İshak’a ait kitabın tercümesi olduğunu kanıtladığını bildirmektedir.

Yine, oryantalist Hirschberg, onuncu yüzyılda İslâm bilim dünyasında uygulanan/kullanılan göz sahasındaki tıbbî bilgi ve tekniğe, Avrupa’nın ancak on sekizinci yüzyılda ulaştığını ortaya koymuştur. Aristo’ya atfedilen Taşa Dair isimli kitabın, aslında İbn Sînâ’ya ait olduğu yine oryantalist araştırmacılar tarafından gösterilmiştir.

Özetle, oryantalistler hakkında Edward Said’in klasikleşmiş eserindeki (Oryantalizm) iddiaları dışlamadan, Fuat Sezgin ve Muhammed Hamidullah gibi çağdaş İslâm bilginlerinin de kanaatlerini değerlendirmek gerekmektedir.

İlmî eser ve araştırmalarla desteklenmiş düşünceler, insaflı ve âdil yargıları içinde barındırmaktadır. Oryantalistler hakkında önyargılar ve peşin fikirler yerine, bilimsel verilerle desteklenmiş ve temellendirilmiş hükümlere ulaşmak Müslüman bilim insanın görevidir. Bu noktada İslâm bilgini, aşağılık kompleksine girmeden, kendi bilim geleneğini çalışan oryantalist araştırmacıların ortaya koydukları üzerine yeniden düşünmelidir.