Otomotiv okuryazarlığı ufuk çizgimizi genişletir

Bir otomobil gezip dolaştığımız, eğlendiğimiz, tatil yaptığımız yerlerden sosyo-kültürel durumumuza kadar toplumdaki statümüzü belirler.

Yürüyüşümüz bile bindiğimiz otomobile göre değişir.

Sadece bir otomobil bir şahsı bu derece etkiliyorsa, otomotiv sanayinin ülkeler ve toplumlar üzerindeki etkisini varın siz hesap edin.

Bu gücü ülkelere, toplumlara ve bireylere göstermenin en etkili yolu ise, reklamlar...

Reklamları kitlelere ulaştırmanın en etkili yolu da ‘medya.’

Medya: Matbu, görsel ve dijital.

Ve nihayetinde otomotiv markalarının reklamla anlattığı otomobilleri, ilk kullanan, ilk inceleyen ve otomobilin tüm detaylarına tüketicilerden önce vakıf olan alanında uzmanlaşmış otomotiv editörleri de markalar ve kitleler arasında köprü oldu.

Geçmişten günümüze teknolojinin de etkisiyle kitle iletişim araçları değişince gazetelerde ve dergilerde otomotiv tanıtımları yapan editörlere youtuberlar, bloggerlar ve sosyal medya fenomenleri de katıldı.

Hal böyle olunca da son yıllarda sosyal mecraların yaygınlaşması doğrultusunda ‘otomotiv tanıtımı yapmaya çalışan adam’ patlaması yaşandı.

Bu durumu iki örnekle açıklamak istiyorum.

Birincisi:

Otomotiv editörlüğüne yıllarını vermiş bir otomotiv gazetecisi abimizin anlattıklarını aynen naklediyorum: “Dünyada bilinirliliği olan bir lastik üreticisi iki tane çok sayıda takipçisi olan sosyal medya fenomenini ve duayen bir otomobil gazetecisini yurt dışındaki lansmana götürdü. Bu sektörden bi haber olan iki fenomen Avrupa’nın en önemli başkentinde .... marka lastiğin olduğu Ferrari’yle dolaşırken lastikle ilgili tek kelime etmedi. Fakat duayen gazeteci abimiz ise tanıtımdan sonra detaylı bir yazıyla lastikle ilgili bilgileri okuyucularıyla paylaştı.”

İkincisi:

Türkiye’nin en çok otomobil üretimi ve satışı yapan markalarından olan bir firmanın kurumsal iletişim yöneticisi, ettiğimiz sohbette, sürekli üreyen otomotiv editörlerinden şikayet etti. Yönetici, “İnternet sitesi kuran, youtube kanalından yayın yapan, daha önce hiç duymadığım, bilmediğim insanlar mail atıp test aracı istiyor, bizi neden lansmana çağırmadın tepkisinde bulunuyor. Bu tipler gidici. Bu sektörde kalıcı olacaklar işini düzgün yapanlar olacaktır” dedi.

Artık kantarın topuzu iyice kaçmış ki, Sabah gazetesi otomotiv yazarı ve Otomotiv Gazetecileri Derneği (OGD) Başkanı Ufuk Sandık, alenen bu durumun düzelmesi gerektiğini söyledi. OGD Genel Sekreteri Ahmet Çelik’in başlattığı günlük e-Otomotiv gazetesinde yayınlanan röportajında Sandık, “Otomotiv gazeteciliği otomobilleri sevenlere önemli fırsatlar sunuyor. Dünyanın en güzel rotalarında yeni otomobilleri test etmek, markaların yöneticileriyle tanışmak ve otomobil sohbeti yapmak, fuarlarda otomobil dünyasındaki teknolojik gelişmeleri canlı canlı izlemek gibi. Bu işi meslek olarak görmeyip, sadece bu büyülü dünyanın nimetlerinden yararlanmak için önüne gelenin otomotiv gazeteciliğine soyunması ayarları bozmaya başladı. İlk zamanlarda çok sayıda mecrada görünür olmaktan memnun olan otomotiv firmaları, son dönemde test aracı ve reklam talepleriyle bunalmaya başladı. Bu gidişe dur demekte geç kaldılar. İşini iyi yapanla kötü yapanı ayırmadılar. Bir anlamda tüm bu yaşananlara çanak tuttular. PR şirketlerinin de bunda payı var. Otomotiv gazetecileri de bu yaşananlara ilk başlarda seyirci kaldı” diyerek sektörde ayıklanma olacağının sinyallerini verdi.

Sektörün duayen isimlerinden olan Ufuk Sandık elbette bu söylediklerinde haklıdır.

Fakat sapla samanı ayırırken adil olmak lazım.

Peki bu adalet nasıl sağlanacak?

Tabi ki OGD’nin girişimleriyle.

Nasıl mı?

1- Bir kere sektöre girmiş tüm otomotiv editörleri yazılı, görsel ya da dijital ayırt etmeden dernek çatısı altında toplanmalı.

2- Otomotiv okuryazarlığı ya da başka bir isimle eğitimler verilmeli

3- Markalarla ortak projeler geliştirilip bu işin hakkını vermeye çalışanların önü açılmalı.

4- Duayen otomotiv gazetecileri ve OGD bu sektörde uzmanlaşmış adam yetiştirmeli.

Maddeler çoğaltılabilir ama işin özünde kaliteli ve kalifiye otomotiv editörleri yetiştirmek var.

Evet, ben de işini hakkıyla yapmaya çalışanları alkışlıyorum.

Sevgilerle...