Dolar (USD)
32.25
Euro (EUR)
34.77
Gram Altın
2429.28
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

24 Temmuz 2019

Pahalı özel okullarda yaşanan ucuz dram

Eğitim öğretim yılının başında yüksek bütçeli reklamlarla tanıtım yarışına giren birbirinden havalı ve son derece pahalı özel okulların eğitimcinin emeği ile ilgili tasarrufları ucuz bir dramı karşımıza çıkarıyor. İki hukuki müdahale ile iş güvenliğini kaybeden, yüz binlerce alternatifi olduğu için kolayca gözden çıkarılabilen öğretmeninin yaşadığı sorunlar bunlarla sınırlı değil. Uğradıkları hak mağduriyetleri nedeniyle yeri göğü inletmeleri gereken ama örgütsüz (sendikasız-derneksiz-meslek odasız) olmanın aczini yaşayan, seslerini duyuramayan ve işsiz kalma korkusuyla çoğunlukla kaderlerine razı olan 200 bin öğretmenin sorunlarını şu şekilde sıralayabiliriz:

1) Resmi okullara öğretmen alımlarının giderek azaldığı ve zorlaştığı süreçte özeldeki şartlar öğretmen aleyhine dönmüş, öğretmenler ekonomik ve mesleki açıdan güç şartlar altında çalışmak zorunda bırakılmış, bu konuda devlet tarafından da yalnızlığa terk edilmiştir.

Öğretmene gereken değeri veren çok sınırlı özel eğitim kurumunu ayrı tutmakla beraber özel okulların pek çoğu öğretmene maaşının bir kısmını elden vererek çalışanının sigortasını asgari ücret üzerinden yapmaktadır. Ortalama 2000 ila 3500 TL arasında bir ücret karşılığında haftada 40 saatten fazla derse giren öğretmen, gelirini ispatlayamadığı için kredi çekme imkânlarından bile mahrum kalmakta, emekli olma hayalleri bile kuramamakta, emekli olsa dahi çok düşük bir maaş alabilmektedir. Öğretmene asgari ücretin altında bir miktara sözleşme imzalatan bazı özel okullar da öğretmenin hesabına asgari ücret yatırıp üstünü elden geri alarak hem öğretmeni sömürüyor hem de devletten vergi kaçırıyorlar. Hatta Bakan Selçukun “özel kurslardaki öğretmen sayısı net değil’’ itirafında dile geldiği gibi binlerce öğretmen sigortasız sözleşmesiz çalışmak zorunda kalıyor.

2) Resmi okullarda eğitim sezonu başında öğretmenin aldığı eğitim öğretim ödeneğini alamayan özel kurum öğretmeni haftada birden fazla nöbet tutmasına rağmen nöbet ücreti de alamamaktadır. Hatta kadrolu öğretmen için hayati öneme sahip ek ders ücreti dahi söz konusu edilmemektedir. Bazı okullarda birisi MEBe verilmek üzere resmî fakat kağıt üzerinde kalan, diğeri ise öğretmenle aralarındaki asıl ilişkiyi belirleyen iki ayrı sözleşme bile yapılmaktadır. Nasılsa ellerinde istedikleri şartlarda imza attırabilecekleri, her türlü angaryayı yükleyebilecekleri, iş başvurusu yapan öğretmenlere ait bir tomar CV vardır.

3) Her yıl sözleşmesinin yenilenip yenilenmeyeceği, yenilenirse hangi şartlarda yenileneceği, yenilenmezse ne yapacağı kaygısıyla, işsizlik baskısı altında sezonu bitiren ve daimi bir gelecek endişesi içerisinde çalışan öğretmen; kadın ise evlenmeme, hamile kalmama şartları altında sözleşmelere imza atmak zorunda kalmaktadır. Ders ücreti karşılığı anlaşma yaptığı için büyük bir bölümü yaz aylarında görevi olmadığı gerekçesiyle iki veya üç ay maaş alamamakta, maaşını sair zamanda düzenli alabilen de kendini şanslı addetmektedir.

4) Eşit işe eşit ücret ilkesinden uzak şartlarda çalışan özel okul öğretmeni test merkezli ve başarı odaklı eğitim anlayışıyla çalışmak zorunda olduğundan mesleğine yabancılaşmakta, mesleki tatmin yaşayamamaktadır. Resmi okullardaki öğrenciden farklı olarak kendisini müşteri, öğretmeni de eğitim hizmeti veren görevli olarak gören bir öğrenci ve veli kitlesine hizmet etmektedir.

5) Aday öğretmenler tecrübesiz olmaları ve işlerini kaybetme kaygısı nedeniyle çok düşük ücretlere emek vermekte, adaylıklarının kaldırılmasında işverenin inisiyatifinde olmalarından dolayı stres yükü altında çalışmaktadır. Ağır iş yükünü kaldıramadığı için işi sezon ortasında bırakmasın diye kimi okullar öğretmene boş senet imzalatmaktadır. Ayrıca yeni öğretmenle deneyimli öğretmen arasında da çok ciddi ücret farkları olabilmektedir.

6) İdareci-öğretmen ilişkisinden ziyade işçi-işveren ilişkisi kurulan öğretmen, öğretmenin olması gereken saygınlığını yaşayamamaktadır. İdare tarafından izni dahi alınmadan notlarına müdahale edilen, hafta sonları görev verilerek dinlenme hakkı elinden alınan, ders dışı etüt, soru çözümleri vs gibi etkinliklerle 60 saate kadar çalıştırılan ve herhangi bir ek ders ücreti ödenmeyen, yönetimin mobing uygulamalarına maruz kalan ve hakkını arama kapıları kapalı olan, her an kapı önüne konulma riskiyle onurundan taviz vererek çalışması beklenen, güven duyulmadığı için dersleri sınıf kapısının gerisinden dinlenen, herhangi bir statüsü olmayan, idealizmi öldürülen, özsaygı yitimine uğratılan öğretmen ne kadar mutlu olabilir, ne kadar kendisini öğretmen hissedebilir?

Özel eğitim kurumlarında çalışan yüz binlerce öğretmen yasal mevzuat kanalıyla öğretmenin sömürülmesinin önüne geçilmesini, yapılacak bütüncül bir yasal düzenlemeyle resmi okullar ile özel okullarda görev yapan öğretmenler arasındaki ekonomik ve özlük haklarındaki uçurumun kapatılmasını, özel okulların devlet tarafından gereği gibi denetlenmesini ve istismarın önlenmesini talep ediyorlar. Milli Eğitim Bakanı tarafından ‘’Tek güvencemiz’’ veya ‘’öğretmenlerimizin temsilcisiyiz’’ denilerek taltif edilmeye çalışılan öğretmenin gerçek anlamda temsilciliği, ancak hak ettiği iş güvencesi verilerek, uğradığı hak gaspı sona erdirilerek, mağduriyetleri giderilerek yapılabilir.