Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

29 Ocak 2014

Paralel yapı-(lar) cenneti

Bir ittifak çözüldü ve gürültülü bir biçimde sona erdi.

Ardından ortaya saçılanlar, karşılıklı suçlamalar, peşi sıra gelen ifşaatlar; çözülen ittifakın, yaşanan ayrışmanın, ortaya çıkan kavganın jenerikleri olarak kayda geçti. Kuşkusuz dökülen saçılan arasında konu etmeye layık, sonrası için ders çıkarmaya, yanlışları doğruya meylettirmeye vesile olacak pek çok şey olabilir. Fakat tek tek bunların her birinden daha önemli olanı tespit etmenin aciliyeti var. Bugün yaşananlar, düne dair bir muhasebeyi tetiklemeyecekse, karşılıklı olarak mesele, sadece uyumsuz görülen ya da gözden çıkarılan partnerin değiştirilmesinden ibaret olacaksa eğer, zamanı önemli olmaksızın aynı durum aktörler değişse de yinelenecektir.

Başbakan Erdoğan Hükümet-Cemaat ilişkisini "Ne istedilerse verdik." cümlesi ile özetlemişti. Aslında sorunun kaynağının ne olduğu bundan daha veciz bir biçimde ifade edilemezdi. Hakikaten, Cemaatin Ak Parti iktidarında elde ettiği imkan, temerküz ettiği güç, kendisi için genişlettiği alan yadsınamaz. Özellikle askeru00ee vesayetin geriletilmesi sürecinde ve referandumda tepe noktasına ulaşan Hükümet-Cemaat ittifakı, geçen 11 yılda pekişti, serpildi. Bu birlikteliğin her iki taraf açısından ortaya çıkardığı imkan ve nimet bolluğu bir sır olmadığı gibi son günlere kadar da herhangi bir ihtilafı da işaret etmiyordu.Şimdi ittifakın sona ermesinin ardından Cemaat kanadının 'yolsuzluk' gibi nazik bir konu üzerinden harekete geçmesi ile aktüel durum şekillendi. Ancak Cemaatin söyleminin sınanacağı, teste tabi tutulacağı bir dün var, yaşanmışlık var. Bugün için ise işleyen bir fiili durum var. Hiçbir aktör böyle bir sınamadan muaf değil.

Referans sistemi paralel yapılar üretir

Türkiye'de siyasi ayrışmaya zıt bir biçimde, toplum kesimlerinin 'birlik ve beraberlik' içinde oldukları yegane konu, devlete bakıştaki mantık ve kavrayıştaki ortaklıktır.Devlete bir marangozun, bir oduna baktığı gibi bakılmakta, yontulacak noktaları özenle tespit edilmektedir. Her gelenin kendine göre yontuğu bir yapıdan, herkesin müdahil kılındığı bir noktaya geçemezsek eğer, aktörlerin kimliklerinden azade bir biçimde, seyrettiğimiz oyun hep dram olmaya devam edecek.

Türkiye'de sistem 'paralel yapı' değil 'paralel yapılar' üretmeye son derece elverişli. Kendimizi kandırmayalım. Türkiye'de her iktidarın seve seve sürdürdüğü ve kendi seleflerinden devraldığı bir gelenek var. Buna halk arasında 'kadrolaşma' diyoruz. Türkiye'de devlete talip olan hiçbir aktörün bu hususta boşu yok.

Bir 'referans sistemi' bu. Sözünü ettiğimiz şey, hükümetlerin kendi politikalarını hayata geçirirken kendi ekibini, takımını kurması değil. Zira bu sınırlı sayıda makamı ve görevi kapsar. Referans sistemi ise en önemsiz işten en önemliye kadar, bu sistemden gelmeyen herkese kapalı olan bir yapıyı ikame eder. Bu öyle feci bir sistemdir ki filanca sendikaya üye değilseniz şube müdürü olamazsınız, filanca cemaate mensup değilseniz daire başkanı olamazsınız, filanca ideolojiden değilseniz şu ya da bu olamazsınız.

Liyakat, ehliyet ve hakkaniyetin dışlandığı her sistem ahlaksızlık üretir, paralel yapı değil paralele yapılar üretir.Bu noktada sadece siyasilerin değil; siyasilerin kapılarını aşındıranların da kendilerine bakmaları gerekiyor. Sıradan vatandaştan STK'lara, siyasilerden cemaatlere, derneklerden vakıflara kadar, toplumun her kesiminden aktörün angaje olduğu, esiri olunan bu hal Türkiye'yi vasatlar için bir vaha haline getirdi. Çünkü referans sistemi dehaya, yeteneğe kör; hakikate ise sağırdır. Bunun yanında bir biçimde çeşitli kesimleri diğerlerine göre daha avantajlı kılması itibariyle hiç de adil değildir.

İçgüdüden fazlasına ihtiyaç var

Siyaset ya da onun da bir parçası olan hayat, içgüdülerle dahil olunan bir süreçten ibaretse eğer, o zaman ne ahlak ne vicdan ne de insandan söz açma imkanımız olur. Bırakalım reel politikçiler her şeye karar versin, stratejistler her şeyi çözsün. Binlerce yıllık insanlık tarihi, kadim gelenekler ve öğretiler, eninde sonunda sözlerimizin ve eylemlerimizin yegane motivasyonu olarak içgüdüden daha anlamlı bir ilham kaynağını, bir anlama ve anlamlandırma ufkunu önümüze koyamıyorsa eğer, her yer Savana ormanları her yer Seregenti düzlükleri o zaman.

Siyaset tek çıkış yolu

İtirafın, ifşaatın aralıksız bir biçimde çok çeşitli araçlarla kendini dışa vurduğu bir zamanda, 'kapalı kapılar anlayışı' sürdürülebilir değildir. Açıklık, şeffaflık hem siyasette hem de devletin iş ve işlemlerinde yegane meşru yoldur. İttifaklar oluşur, dağılır. Önemli olan siyasete ilişkin taleplerin bir siyaset mühendisliğine dönüşmeksizin siyasetin meşru zemininde dile getirilmesidir. Siyasetin aktörleri toplumun gözü önündedirler ve isteseler de istemeseler de hesap verme sorumluluğu ile kayıt altındadırlar. Siyasetin açık ve işler olduğu her sistemde, arzu edilmediği takdirde bir hükümetin gitmesi bir seçime bakar. Lakin kapalı, iş ve işlemlerde açık olmayan her yapı, bir noktadan sonra herkese malum olmayan bir gizi muhafaza eder. Siyasetin toplumun tercihi dışında, herhangi bir yapı, grup ya da klik tarafından manipüle edilmesine karşı, asgari bir teyakkuz hali doğaldır. Zira tespitini yapabildiğimiz her yanlıştan doğru olana yönelebilmenin yolu, bir kurum olarak siyasetin muhafazası ile mümkündür.

[email protected]

Twitter:twitter.com/_khora