Dolar (USD)
32.28
Euro (EUR)
35.02
Gram Altın
2478.30
BIST 100
10560.2
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

11 Ocak 2015

Paris saldırısı Avrupa'nın 11 Eylül'ü mü?

Paris'teki, Charlie Hebdo saldırısının muhteva ve sonuç itibariyle ABD'nin ikiz kule saldırısına benzerliği sadece bizlerin yaptığı bir yorum değil. Fransa'da, içlerinde Le Monde gibi en büyük gazetelerin de dahil olduğu birçok yayın organında Charlie Hebdo saldırısı Fransa'nın 11 Eylül'ü olarak ifade edildi.

Yeni bir atağa geçen/geçirilen İslamfobi ve Müslümanlara yönelik bilumum yaptırımlar, sindirme faaliyetleri olacağı açık. Garb'ın, çirkin elini Şark'a uzatmadan önce kendini haklı pozisyona taşıyacak sebepler bulma konusundaki maharetini tartışmaya gerek yok zaten...

Saldırının gerçekleştiği andan itibaren dünya kamuoyunda İslamfobi oluşturma çabalarını görmezden gelmek mümkün değil. Haberin tüm medya kanallarında "Hz. Muhammed'e hakaret içerikli karikatürler yayınlayan dergiye silahlı saldırı" başlığı altında verilmesi de bu tarafgir yanına somut bir örnek. İlginçtir aynı medya, Charlie Hebdo'nun daha evvel defalarca Hıristiyanları, Papa'yı eleştiren karikatürler yayınlandığını, Vatikan'ın dergi aleyhine açtığı altı davayı kaybettiğini görmezden geldi ya da görmek istemedi!

Saldırıyı savunuyor değiliz. Lakin derginin, Hıristiyanlık ve İslam'ın kutsallarını yok sayıp değersizleştiren tutumunu düşünce özgürlüğü çerçevesinde değerlendirip savunanlara da dergi bünyesindeki düşünceye tahammülsüzlük örneğini hatırlatmamız lazım.

Öyle ya, varlık sebebini ifade/düşünce özgürlüğü evrensel kutsalı üzerine oturtan derginin(!), ünlü çizerlerinden Maurice Sinet'i, Yahudilikle ilgili karikatürü nedeniyle işten kovması ne menem bir özgürlük telakkisi kabul edilebilir ki?! "Sine" adıyla bilinen Fransız asıllı karikatürist Sinet, 2009 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Nikolas Sarkozy'nin oğluyla ilgili bir karikatür çizer. Maurice Sinet'in karikatürü Sarkozy'nin oğlu Jean'ın Yahudi olacağı iddialarıyla ilgilidir. Sine, karikatürde Jean için "ufaklık, hayatta uzun bir yol yürüyecek" yazmıştır.

Karikatürist, çiziminde Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin oğlunun para için Yahudi olacağını ima ettiği için büyük baskı ile karşılaşır. Derginin genel yayın yönetmeni olan Phillippe Val, Sinet'in antisemitist olduğu ve Yahudilerden özür dilemesi gerektiği uyarısında bulunur. Maurice Sinet'in özür dilemeyi ret etmesi üzerine de ünlü karikatürist, sözde, düşünce/ifade özgürlüğü dergisi Charlie Hebdo'dan kovulur!

Bu özgürlük abidesi, sanatçının sanatını icraa etmesine koşulsuz(!) izin veren dergideki kovulma hikayesinin antisemitist kısmını pek görememiş olsak da zannımızca Jean'ın Yahudiliği seçmesinden ziyade bunu para için yapacağına yapılan gönderme etkili olmuştur. Yoksa zaten annesinin babası "Sefarad Yahudileri" olan Sarkozy'nin söz konusu iddialardan rahatsızlık duymayacağı aşikar. Sözümüz yanlış anlaşılmasın, biz de Sinet gibi antisemitist suçlamasına maruz kalmayalım; elbette her insanın dilediğine inanma hürriyeti olduğuna "senin dinin sana, benim dinim bana" ilahi mesajıyla iman etmişliğimiz bulunduğunu yineleyelimu2026

Paris'teki saldırının üzerindeki soru işareti ve şaibenin 11 Eylül saldırıları gibi hiçbir vakit son bulmayacağı yönündeki kanaatimiz an itibariyle devam ediyor. Gün itibariyle saldırının El Kaide'nin Yemen Cephesi tarafından üstlenilmesi de bu düşüncemizi hemencecik izale ediverecek değildir. Bilhassa saldırıyla, saldırganlarla ilgili ilginç ve mühim iddialar bu fikrimizin oluşmasında başat faktörlerdir. Gerek görgü tanıklarının dergi kapısındaki güvenlik uygulamasının son günlerde gözle görülür zayıflamasından bahsetmesi gerekse saldırganların kimliklerini otomobilde unutmaları, saldırganların bu delil üzerinden bulunup tedavülden kaldırılması gibi acayip şeyler zihnimize çoktan kaydedildi.

Saldırının El Kaide tarafından üstlenilmesi operasyonun Garb'ın yeni dizayn etme hevesine malzeme oluşturmasına delil kabul edilebilir. Operasyonu üstlenmek deyince aklımıza Sultanahmet saldırısındaki trajikomik vak'anın gelmemesi ise mümkün değildir.

Paris saldırısından birkaç gün önce gerçekleşen Sultanahmet'teki canlı bomba saldırısını büyük bir iştiyak ve gururla üstlenen DHKP-c'nin, üç gün sonra özür dileyerek saldırının kendilerine ait olmadığını söylemesinden bahsediyoruz. Bu tek örnek bile reklamını silahlı saldırı ile yapan marjinal örgütleri için her kanlı eylemin istenir ve gurur kaynağı/varlık sebebi olduğuna delil gösterilebilir. El Kaide'nin, kendisi yapmasa bile üzerine ihale edilen (kötü bir film senaryosu gibi görünen) bir pr örneğini iştiha ile kabul etmemesi önünde hiçbir mania bulunmamaktadır.

Anlaşılan o ki, silahlı eylemlerde "Sultanahmet tutmadı, başkasını veririz" veya "bu eylem sizin" taksimatları derin güçlerin maşaları kontrol ve onore etmek maksatlı kullandıkları yaygın bir teknik. Konu uzun, yer kısa. Sözü bize getirdik madem, bizle bitirelim. Cuma günü Cevahir AVM'ye silahlı saldırının istihbaratla önlendiği haberlerinden sonra cumartesi günü Zorlu Center'da kontaktan çıkan yangında ölü ve yaralanmaların olması da belki bir tesadüfün ötesindedir kim bilir? Bu arada "İslamcı teröristler" diye yeri göğü inleten PYD/DHKP-c vs vs'leri görünce beni bir gülme tutuyor, ya sizler ne yapıyorsunuz?

Twitter.com/sabihadogann