Dolar (USD)
32.48
Euro (EUR)
34.71
Gram Altın
2417.85
BIST 100
10045.74
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

29 Nisan 2023

PARLEMENTER SİSTEMİN GÖTÜRDÜKLERİ

Ahmet Necdet Sezer daha evvel Yargıtay ve daha sonrada 1988- 1998 yılları arasında tam on yıl Anayasa Mahkemesi Başkanlığını yapmıştı.

O tarihlerde şimdiki gibi Reisicumhur seçimi olmazdı, derin devlet kimi işaret ederse parlamento bir karar alır, o kişiyi reisicumhur olarak seçer ve halkın başına geçirirdi.

Ahmet Necdet Sezer hiç bir şeyden haberi olmadan Anayasa Mahkemesi Başkanlığından emekli olmuş ve evinde otururken bir haber gelmiş ve kendisinin reisicumhur olması istenmiştir.

Öyle ya bu ülkede Reisicumhur olmak için siyasete girmeye de hiç gerek yoktu.

Askerler Ahmet Necdet Sezer’i korumaya aldılar, evinin etrafında nöbet tutmaya başladılar. Bu uygulama Ahmet Necdet Sezer Reisicumhur seçilinceye kadar devam etti.

Açıkça arz edeyim birazda sevinmiştim. Nihayetinde Anayasa Mahkemesi Başkanlığını yapmış bir hukukçunun Reisicumhur olması o günün şartlarına göre belki daha faydalı olabilirdi.

Çünkü daha evvel genelkurmay başkanları Reisicumhur olurdu. Bu uygulama artık bir gelenek haline gelmişti. Bir genelkurmay başkanı, eğer ömrü veya hizmeti bir kazaya uğramasa Reisicumhur makamı onun için çantada keklik idi. Asker dizgini elinden kaçırmamak için bu yolu her zaman tercih etti. Başbakan, bakanlar sivil olabilirdi amma Reisicumhur ise mutlaka asker olmalıydı, Çünkü askerin başbakana ve hükumete emretmesi böyle bir uygulama ile mümkün olabilirdi.

Derin devlet bu sefer Anayasa Mahkemesi başkanlığını yapmış ve emekli olan Ahmet Necdet Sezer’i tercih etmişti. Halkın itirazını durdurmak için böyle bir yola başvurdular. Nihayetinde bir sivil Reisicumhurumuz olacaktı. Halk bu durum karşısında tamamen çaresizdi ve buna razı olmaktan başka da bir seçeneği yoktu.

Ecevit’in Başbakanı olduğu parlamento Ahmet Necdet Sezer’i oylama yaparak Reisicumhur olarak kabul etti, Parlamento da alkış tufanı koptu. Güya milleti temsil eden milletvekilleri işte böyle bir halde idiler.Millet iradesinin dışında bir karar almışlardı. Kemalizme göre bu meşru bir seçimdi, Hani, cumhuriyet halkın iradesiydi.

Ahmet Necdet Sezer de bu koltuk benim hakkım olamaz, beni halk seçmedi demedi. Gururla göğsünü gere gere parlamentoda Atatürk İnkılapları üzerine yemin ettikten sonra bu ülkenin en başköşesine oturdu.

Ahmet Necdet Sezer, Çankaya köşkünde adeta Mustafa Kemali temsil eden canlı bir heykel gibiydi.

Amma bir gün Reisicumhur Ahmet Necdet Sezer ramazan ayında bir kadeh suyu eline alarak bütün milletin gözü önünde su içiyordu. Ahmet Necdet Sezer’in oruç tutup tutmaması kendisini bağlar ve neden oruç tutmuyorsun diye hiç kimse sitemde bulunamaz, kim bilir belki kendine göre mazereti olabilir veya İslam’a da inanmayabilir. Ancak halkı Müslüman olan bir ülkede bir Reisicumhurun aleni olarak kameraların karşısında bu hareketi yapması elbette hoş karşılanmaz ve yadırganır en azından halkının inancına hürmet etmesi gerekir. Ahmet Necdet Sezer bu hareketi ile Kemalizme olan vazgeçilmez bağlılığını ve ilkelerini hatırlatmıştır. Her ne ise o da bir fani olarak bir gün mutlaka hesabını Allah'a verecektir.

Bir toplantı esnasında kendisini o makama taşıyan Başbakan Bülent Ecevit’e, Reisicumhur Ahmet Necdet Sezer Anayasa kitapçığını fırlatarak "bu anayasayı hiç okumuyor musun?” diye kameraların önünde büyük bir hakarette bulunmuştu.

Zavallı Ecevit bu olaydan sonra ne hale düşmüştü. Milletin önünde perişan bir hale gelmişti. Ağzından şu cümleler dökülmüştü. Ahmet Necdet Sezer’i kast ederek eli ayağı titrer bir halde "NANKÖR KEDİ” diyebilmişti.

Bu olaydan sonra o akşam dolar fırladı ve ekonomi alt üst oldu. Reisicumhurun o hareketinin bedelini, halk çok ağır bir şekilde ödemek zorunda kaldı.

Meclis açılırkenmilletvekili seçilen başörtülü Merve Kavakçı da Ecevit’in hışmına uğradı.Başörtülü olduğu için bu kadını dışarı atın ve haddini bildirin diye emir verdi. Merve Kavakçı yemin edemedi ve milletvekili olamadı. Bunları ancak yaşayanlar bilir.

Ahmet Necdet Sezer'in gücü Ecevit'e, Ecevit'inde gücü Merve Kavakçı’ya yetmişti

Demokrasinin vazgeçilmezi olan parlamenter sistemde yaşanan bu acıklı hikâye şimdilik burada sona erdi. Haydi kalın sağlıcakla..