Pençe Harekâtı Orta Doğu ve Akdeniz’i de korumaya yöneliktir
Türkiye, 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’yla Kıbrıs’ta Rumların katliamlarını nasıl durdurmuşsa bugün de Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Pençe Harekâtı’yla Esed’in, terör örgütlerinin ve terör örgütlerine her türlü desteği sağlayan başta ABD olmak üzere Siyonist – Emperyalistlerin cinayetlerini durdurmakta, planlarını bozmaktadır. Onlar şunu çok iyi biliyorlar: Türkiye zayıflatılmadan emperyalist emeller gerçekleştirilemez.
Doğu Akdeniz’deki zengin petrol ve doğalgaz yataklarını ABD, İsrail, Mısır, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi gasp etmek istiyor. GKRY, ABD’nin enerji şirketiyle sözde bir anlaşma yaptı. Hidrokarbon gelirinin yaklaşık yüzde 47’si Rum Yönetimine, yüzde 53 de ABD ve İsrail’e bırakılıyor. Mısır’a gelirden 1.1 milyar dolar pay ayrılmış.
Akdeniz, hem güvenlik hem de stratejik açıdan on bin kilometre ötedeki ABD için çok önemliymiş(!) Ama Türkiye’nin burnunun dibindeki olaylara müdahil olmasını hazmedemiyorlar.
Suriye’nin, Irak’ın, Afganistan’ın işgal edilmesinin, Türkiye’yi 15 Temmuz’da işgal girişiminin asıl gerekçesi; bu zengin enerji kaynaklarını ele geçirmektir. Mısır’da Muhammed Mursi’yi devirip Sisi’yi iktidara getirdiler. 2013’ün aynı günlerinde Gezi olayları üzerinden Recep Tayyip Erdoğan hükümetini devireceklerdi.
Cumhurbaşkanı, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki haklarını kimseye yedirmeyeceğini açıklayınca çıldırıyorlar.
Irak’ın kuzeyini 1990’dan sonra terör örgütlerine bırakan ABD ve Batı, şimdi aynı planı Suriye’nin kuzeyi için uygulamak, Hakkari’den İskenderun’a kadar bir terör devleti, terör koridoru oluşturmak istiyor. Böyle bir durum, bu koridorla sınırlı kalmaz; Doğu Akdeniz’den Orta Asya’ya, Hindistan’a kadar tüm bölgenin dengesini bozar. Bu koridor, Hazar’ın ve Orta Asya’nın petrol ve doğal gaz gibi enerji kaynaklarını Akdeniz’deki kaynaklarla birleştirmek ve Akdeniz’i bir enerji üssüne dönüştürmektir. Bu koridordan petrolle birlikte kan da akıtacaklar. İşte Pençe Harekâtı bu planı bozuyor.
Türkiye, Pençe Harekâtı’yla sadece kendi güvenliğini değil bölgenin, Asya’nın Afrika’nın( Sudan’ın, Libya’nın) da güvenliğini sağlıyor.
Siyonist- Emperyalist emellerin gerçekleşmesi için de Türkiye’nin içe döndürülmesi, istikrarının bozulması gerekiyor. Halk Bank ve Kur üzerinden saldırılar, kredi derecelendirme kuruluşlarının provokatif çıkışları, 31 Mart seçimlerini sabote girişimleri, 23 Haziran’da yenilenecek İstanbul seçimlerinin genel seçime, referanduma dönüştürme çabaları istikrar bozucu unsurlar olarak değerlendirilmelidir. Özellikle terör örgütlerinin kendilerini seçimi belirleyici unsur olarak gösterme çabalarının arka planında küresel terör lobilerinin olduğu göz ardı edilmemelidir.
Türkiye’nin meşgul edilmesini her dönmede denediler.
1954’te Türkiye, Kıbrıs’ta ‘Garantör Devlet’ hakkı elde edince 1955’te 6-7 Eylül olaylarını patlattılar. 1960’ta darbe yaptırdılar. Rumların etkin olduğu Kıbrıs Devleti kurulurken Türkiye, asılan Başbakan’ına, bakanlarına ağlıyordu. Türkiye’nin üniversitelerinde gençler birbirlerini katlediyordu, 12 Mart muhtırasıyla demokratik sistemi büyük bir yara alıyordu. Türkiye, 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı başarılı olduğu için ABD ve Avrupa’nın ambargosuna maruz kaldı. Haziran 1980’de İran-Irak savaşı başladıktan iki ay sonra 12 Eylül’de darbe yaparak Türkiye’yi kontrollerine aldılar.1983’teki demokratik seçimlerden sekiz ay sonra 1984’te PKK, 15 Temmuz 2016’da da FETÖ belasını musallat ettiler.
Bu açıdan, Kaşıkçı cinayeti de Türkiye’nin istikrarını bozmaya yönelik fevkalade derin bir cinayettir. ABD’nin Suudilere nükleer silah vermesi bu tür cinayetlerin toplu hale getirilmesi içindir.
Pençe, Orta Asya’dan Akdeniz’e uzanan bir operasyondur. Bunun sonrası süpürme harekatıdır.
FETÖ, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına kefen giydirmekten, 23 Haziran seçimlerinin sadece FETÖ için değil, Türkiye için de ‘iyi olacağından’ bahsediyor.
Bölge hızla derin ve uzun bir savaşa itiliyor.
Buna direnen tek ülke : Türkiye’dir.
Türkiye, insanlığın vicdanıdır.
