Dolar (USD)
32.26
Euro (EUR)
35.03
Gram Altın
2468.12
BIST 100
10319.96
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

08 Haziran 2014

Politika Dışı

"Politikayı küçümseyemem, insanın mayasında o. Bütün ilişkilerimizde -az veya çok, şöyle veya böyle- var. Bunu da ne küçültücü sayarım, ne de çirkin. Ama politika en önemli, hele hele tek önemli şey değildir; olmamalıdır, inanırım." Tarık Buğra 1991 yılında kaleme aldığı "Politika Dışı" başlıklı yazısına böyle başlıyor. Ne kadar doğru. Elbette politika, daha genel manada siyaset önemlidir, ama her şey değildir. Bugün edebiyatçı kimliğini, sanatçı vasfını bir kenara fırlatıp tamamen siyaset yazan o kadar çok isim var ki, bana göre yanlış yapıyorlar. Zaten ülkemizde edebiyata ilgi az, politikaya çok. O dostlarımız farkında olmadan kendi bindikleri dalı kesiyorlar.

Küçük Ağa'nın büyük yazarı Tarık Buğra, "Edebiyatı Kurtarmak" başlıklı bir başka yazısında şu tespitte bulunuyor: "Edebiyat, insanı derinden etkiler, bizi kendi dar çerçeve ve çevremizden çekip alır, kendi dünyasına götürür; değiştirir bizi." diyor. Bu da çok önemli bir husus. Malum bizim toplumumuzda birisini dinlemek istemeyenler, ona "edebiyat yapma", "felsefe yapma" diye müdahale ederler. Halbuki bizim en çok edebiyata ve felsefeye yani güzel hislere ve düşünceye ihtiyacımız var. Buğra buna da temas eder yazısında ve şöyle der: "Edebiyatı küçümsemek, edebiyattan kopmak, insanın kendisinden kopmasıdır, kafasından kopmasıdır; insan'a, insan ilişkilerine, topluma, insanla toplum ve tabiat ilişkilerine yabancılaşmasıdır." Daha ne desin usta yazar! u00c2deta hal-i pür melalimizi özetlemiş yıllar önce. Toplum olarak edebiyata ilgisizliğimizi o yıllarda hisseden merhum Ahmet Kabaklı da vefatından önce bir kampanya açmaya hazırlanıyordu, adını da koymuştu: "Edebiyata saygı!" Ne yazık ki bu güzel hamle, hocanın Hakka yürüyüşüyle aku00eem kaldı.

Tarık Buğra'nın bugünlerde Ötüken Neşriyat tarafından yayımlanan Politika Dışı isimli eserini okuyorum. Romancımızın ömrünün 1940'lı yıllardan son demine kadar kaleme aldığı yazılarından seçilmiş bir eser. 1949 tarihli Yeni Sabah'ta yayımlanan yazısı "Ahmed Haşim" başlığını taşıyor. Muhtelif zamanlarda değişik gazete ve dergilerde neşredilmiş 53 yazı. Kitabın sonunda yer alan 8 metin ise "Eski Yazılar" adını taşıyor. Ve usta romancımızla yapılmış 9 röportaj. Buğra, burada kendisine yöneltilen sorulara bütün samimiyetiyle ve pervasızlığıyla cevap veriyor. Hayat telakkisine ve edebu00ee anlayışına dair ilgi çekici ayrıntılar buluyoruz.

Politika Dışı 'ndaTürkçeden tiyatroya, romandan felsefeye farklı konular hakkındaki fikirlerini beyan ediyor Buğra. Sayfalar arasında dil, eğitim, kitaplar, sanat, hayat hakkında çok ciddu00ee ve değerli değerlendirmeleri var. Mesela "Türk Tiyatrosu" başlıklı yazısında tiyatromuzun geçmişten günümüze panoramasını kısa bir değerlendirme ile ortaya koyuyor. Bilindiği gibi tiyatro tartışmaları bugün de devam ediyor. Öz tiyatronun meydana gelebilmesi için neler gerekiyor? Bunu şöyle hülasa ediyor: "Bütün ülkelerde olduğu gibi, Türkiye'de de bir öz ve özgün tiyatronun oluşumu, kesinlikle iki şarta bağlıdır: Mesleklerine tutkun tiyatro adamları, bir; yerli tiyatro yazarları, iki."

Merhum yazarımız aslında tiyatro meselesini bir cümlede bitiriyor: Mesleğine aşık tiyatro sanatkarlarımız ve yerli tiyatro yazarlarımız olmalı. Sadece yabancı tiyatroları sahnelemekle iş bitmiyor zira. Ayakta Durmak İstiyorum gibi güzel bir tiyatro eserine imza atan Buğra, bu sanat dalında da yerliliğe ve milliliğe verdiği önemi şu satırlarında ifade ediyor: "Yerli oyunları küçümseyen, yerli oyunlarda görev almak istemeyen tiyatro adamlarının, çağdaş düzeye ulaşmış bir Türk Tiyatrosu için devlet babadan başka şey düşünememeleri gerçekten ümit kırıcıdır."

Yerli oyunlarda görev almak istemeyiş, ne kadar hazin, ne kadar aşağılık, ne kadar düşündürücü bir haldir. Böyle hastalıklara ne yazık ki az da olsa bazılarında rastlanmıştır. Mesela, üstat Necip Fazıl Kısakürek'in sahnelenecek oyunlarında rol almamak için mazeret uyduran, hasta numaralarına yatan tiyatro mensuplarının varlığı bir gerçek. Bunların içler acısı durumu bazı gazetecilerin yazılarına bile konu olmuştur. Batılılaşma ve çağdaşlaşmayı böyle çarpık anlayan sanatçılar da var ne yazık ki. Ama şükürler olsun ki sayıları az.

Tarık Buğra, u00c2kif hakkındaki bazı törenler üzerine 1964'te Genç Öğretmen dergisinde büyük şairimize geçmişte yapılan haksızlıklara işaret ettikten sonra üzüntüsünü belirtmekten kendini alıkoyamaz ve şöyle der: "Bir vakitler Türkiye'de büyük bir vatansever, kuvvetli bir şair ve dört başı mamur bir medeniyetçi yaşamıştı. Beyinsiz bir cephe onu daha sağlığında unutturmaya çalışmış, bu suikastını da başarır gibi olmuştu. Sanki Mehmet u00c2kif adında bir Müslüman-Türk büyüğü yoktu. Uzun bir zaman Mehmet u00c2kif yalnız aile kitaplıklarında, kalblerde ve hafızalarda yaşadı. Akıl almaz bir gaddarlık yüzünden bu ebedu00ee hayatı hak eden değerden Türkiye, sosyal hayat mahrum kaldı."

Tarık Buğra sadece iyi bir romancı değil, aynı zamanda çeşitli konularda fikirlerini beyan eden, sağlam bir dünya görüşüne mensup olan düşünce adamıdır. Onunla hem Tercüman hem de Türkiye gazetelerinde aynı zamanda çalışma talihine eriştim. 1918'de Akşehir'de doğan 26 Şubat 1994 tarihinde İstanbul'da Hakka yürüyen Buğra, Cumhuriyet devri Türk edebiyatının en seçkin hikayecilerinden ve romancılarındandır. Okunması gereken eserleri arasında Oğlumuz, Yarın Diye Bir Şey Yoktur, Düşman Kazanmak Sanatı, Küçük Ağa, İbiş'in Rüyası, Firavun İmanı, Gençliğim Eyvah, Dönemeçte, Yağmur Beklerken, Osmancık da bulunuyor. İyi okuyucular, bu derinlikli ve incelikli yazarı külliyat olarak okuma ihtiyacı hissediyor.

1987 yılı olmalı. Harem otobüs terminalinde merhum yazarımızla karşılaşmıştık. O Yalova'ya ben askere gidiyordum. Ayak üstü biraz sohbet etmiştik. Tarık Buğra Türkiye'nin yetişmiş iyi bir yazarı, dürüst ve cesur bir aydını, tarihimizi bize sevdiren ilk romancılarımızdan biridir. Sadece Osmancık ve Küçük Ağa bile onun aziz milletimize yaptığı büyük hizmeti anlatmaya yeter. Kendisine Allah'tan rahmet diliyorum. Kabri nur, mekanı cennet olsun. (Politika Dışı, Tarık Buğra, Ötüken Neşriyat, İstiklal Cad. Ankara Han 65/3 Beyoğlu-İstanbul Tel. 0 212 251 03 50- internet: www.otuken.com.tr)