Dolar (USD)
32.34
Euro (EUR)
34.88
Gram Altın
2393.62
BIST 100
10185.4
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


Post-Truth Çağında Sosyal Medya

Son dönemlerde sıkça kullanılan ve dilimize artık yerleşmiş bir kelime var. Bu kelime tüm dünyada oldukça popüler bir hal almaya başladı. Uzun yıllar da etkisini hissettirecek gibi gözüküyor. 2016 yılında Oxford Sözlük tarafından yılın kelimesi seçilen “post-truth”, niçin bu denli ön plana çıkmaya çıktı? Gerçek ötesi çağda samimiyet, içtenlik, dürüstlük ne yazık ki sona erdi; manipüle edilen sahte bir gerçekliğin üzerine kurulu ilişkiler meydana geldi.

Nedir post-truth?

“Doğal gerçeklerin belirli bir konu üzerinde kamuoyunu belirlemede duygulardan ve kişisel kanaatlerden daha az etkili olması durumu” olarak tanımlanan bu kavram, gerçekliğin manipüle edilmesiyle birlikte oluşturulan sahte haberlerle vücut bulmaya başladı. Gerçeklikten kopuyoruz, kopmakla kalmıyoruz; inşa edilen sahte gerçekliğe göz göre göre inanmaya başlıyoruz. Post-truth başta siyaset olmak üzere; medya, kültür, sanat, ekonomi… vs. gibi aklınıza gelen her alanda etkisini derinden hissettiriyor.

Yurttaş gazeteciliği gerçeğe sahip çıkıyor mu?

Sosyal medyanın hayatımızın merkezinde yer almaya başlamasıyla birlikte tabiri caizse herkes gazeteci durumuna geldi. Amerikalı medya eleştirmeni Jay Rosen tarafından ortaya atılan “yurttaş gazeteciliği” kavramı günümüzde oldukça güçlü bir potansiyele sahiptir. Bilindiği üzere yurttaş gazeteciliği dünya genelindeki büyük medya devlerinin oluşturmuş olduğu sorunları aşabilmek ve alternatif seslere yer verebilmek için ortaya çıkmış yeni nesil gazetecilik anlayışıdır. Fakat post-truth ile iç içe geçen yurttaş gazeteciliği, kimi ellerde sahte haber fabrikası durumuna gelmiştir. Üretilen yalan haberler, sahte içerikler sorgulanmadan, teyit edilmeden kullanılmakta ve sosyal ağlarda gelişigüzel bir şekilde paylaşılmaktadır. Kullanıcıların bu noktada gereken hassasiyete sahip olmaması trollerin ekmeğine yağ sürmektedir.

Yalan haberler trollerle yayılıyor!

Asparagas haberler aracılığıyla bireyleri ikna ederek sahte gerçeklik oluşturma faaliyetlerini sosyal medyada yer alan troller başarıyla yürütmektedir. Eğitim ve bilgi düzeyi yüksek kullanıcılar bile trollerin oluşturduğu birtakım çarpıtma haberlerin kurbanı olmakta, kaynağı belli olmayan içerikleri paylaşmaktadırlar. Özellikle sosyal medya trollerinin ortaya atmış olduğu sahte haberlere dayalı mesajlar ve görseller günümüzde internet kullanıcıları açısından büyük bir tehdit durumundadır. Troller de modern siyasetin bir parçası durumuna gelmiştir. Özellikle dijital itibar kayıplarını troller gerçekleştirmektedir. Belli bir kişiyi ya da grubu hedef alan incitici ve aşağılayıcı paylaşımlarda bulunan troller sanal ortamın ahengini bozmaktadır.

Siyasette etkisi had safhada!

Başlangıçta Amerika Bileşik Devletleri Başkanı Donald Trump'ın seçim kampanyasında ve İngiltere'nin Avrupa Birliği’nden ayrılma safhası olan Brexit sürecinde görülen, post-truth özellikle siyasetçilerin başvurduğu bir yol durumundadır. Siyaset alanında artık gerçeklerin değil duygu, algı ve hatta yalanların daha etkili olduğunu gözler önüne seren post-truth toplumsal alanın yeniden biçimlenmesine neden olmuştur. Özellikle Trump’ın seçim kampanyasının başlangıcından itibaren kullandığı dil ve Twitter’daki söylemleri ona olan desteği her geçen gün arttırmış ve seçmenler tarafından ilgi görmesini sağlamıştır. Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre Trump konusunda sosyal medya üzerinden yayınlanan yalan haberlerin okunma oranı, Washington Post’un okunma oranını geçmiştir. Bu olay bile içinde yaşadığımız post-truth çağının geldiği noktayı gözler önüne sermeye yetmektedir. Yalan haberlerden korunmanın tek yolu ise iyi birer dijital okuryazar olmaktır.