Dolar (USD)
32.34
Euro (EUR)
34.78
Gram Altın
2386.58
BIST 100
10229.54
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

24 Temmuz 2013

RABİATÜL ADEVİYYE

Geçen hafta Cuma-Pazar olmak üzere 3 gün Mısır'da Kahire'deydik. Uluslararası Hukukçular Birliği bünyesinde 12 hukukçu, olayları yerinde görmek tarafları dinlemek ve özelde insan hakları konusunda olmak üzere yaşanan "darbe" ile ilgili rapor hazırlamak üzere gittik. Sizlerle izlenimlerimi imkan dahilinde paylaşmak istiyorum.

Artık herkesin öğrendiği üzere darbe taraftarlarının merkezi Tahrir, Mursi taraftarlarının merkezi ise Rabiatül Adeviyye Meydanı. Tahrir boş. Amaç hasıl olmuş durumda. Mursi devrilmiş. Rabiatül Adeviyye meydanı ise hınca hınç dolu. Sabahın erken saatlerinde insanlar burada toplanıyor ve sahura kadar süren coşku, konuşmalar ve marşlar eşliğinde devam ediyor. Tahrirde iğfal edilen bir milletin onuru Adeviyye'de kurtarılmaya çalışılıyor. Adeviye meydanı ekranlarda görülenden ibaret değil. Hem daha büyük hem de bu meydana çıkan yollarda oluşturulan çadırlar ve kontrol noktaları ile devasa bir üs olmuş. İhvan tüm bu alanın kontrolünü sağlayabilmek adına sürekli orada kalan binlerce insan ile hem alanın güvenliğini sağlıyor hem de programları organize ediyor. Burada görüştüğümüz devrik meclis başkan yardımcısı, ihvan yöneticileri ve kalabalıktan göstericilerin hepsinin ortak görüşü Mursi dönene kadar mücadeleye devam edecekleri noktasında. Burayı bıraktığımız anda bizim de yaşama şansımız kalmaz diyorlar.

Cuma günü düzenlenen büyük yürüyüşte Adeviye Meydanından, Ramses Meydanına gidip gelen göstericiler hiçbir taşkınlık yapmadan ama net şekilde taleplerini dile getirerek güzel bir gösterinin nasıl yapılacağının da örneğini verdiler.

Tahrire gündüz gidebildik. Zira "baltacılar" olarak tabir edilen ve sayılarının ikiyüzbin olduğu tahmin edilen kişiler burada tehlike saçıyorlar. Gündüz ise sakin, hemen hemen kimse yok. Girişte sivil ancak çokta tekin olmadıkları her hallerinden belli olan kişiler tarafından kimlik kontrolüne tabi tutularak giriyorsunuz alana.

Bu iki meydan dışında ise Mısır'da günlük hayat normal seyrinde ilerliyor. Sanki ülkede darbe olmamış şehirde büyük kalabalıklar gösteri yapmıyor. Cumhurbaşkanı bilinmeyen bir yerde tutulmuyormuş gibi. Ancak yabancılar yok denecek kadar az. Tahrire yakın olan otelde bizle birlikte bir elin sayısını geçmeyecek sayıda müşteri var. Bu durum kendisini piramitlere gelen turistlerde de göstermiş. Piramitleri bizim gittiğimiz anda sadece Türkiye'den 10 kadar üniversite öğrencisi ve 5-6 kişi geziyordu. Bu gelirinin büyük kısmı turizm olan Mısır için çok ciddi bir sorun.

30 Haziran temerrüd (isyan) hareketinin organizasyonunu gerçekleştiren ve buna destek veren guruplarda ciddi bir hayal kırıklığı gözlenmekte. Genel olarak hepsi bu hareket sonucunda Mursi'yi seçime zorlayacaklarını Mursi'yi seçimle indirmek istediklerini ancak askerin darbe yaptığını ve şu an her şeye hakim olduğunu, Mursi'yi devirdikten sonra Hüsnü Mübarek'in tüm adamlarının geri döndüğünü kendilerinin de dışlandığını söylüyorlar. Mısır'da oy anlamında karşılığı olmayan Baradey'in de temerrüd hareketinin lideri pozisyonuna geçmesi ve yönetime girmesi de kendilerinde ayrı bir hayal kırıklığına neden olmuş. Darbenin ne olduğunu bilmeyen bu konuda deneyimi olmayan muhalifler iktidarın kendilerine verileceği gibi bir hayalden yedikleri tokatla uynamış olmanın şaşkınlığı ve kızgınlığını yaşıyorlar.

Temerrüd hareketi içerisinde yer alanlar Mursi'nin çok zayıf bir hükümet kurduğunu, hiçbir şey yapamadığını, seçime de gitmeyerek mevcut duruma da neden olduğunu düşünüyorlar. Askere seslerini çıkartamıyorlar. Ancak Mursi'nin, ihvandan ayrılmamış olmasını her yere kendi adamlarını yerleştirdiğini söylüyorlar. Bu darbenin tüm devlet kurum ve bürokrasisinin Mursi'ye karşı yaptıkları bir darbe olduğunu belirtiyorlar.

Bizler ise darbe geçmişi hayli zengin bir ülkenin insanları olarak bu darbeyi 1980 darbesine benzetiyoruz. Halkın en temel ihtiyaçları ya piyasadan çekilmiş ya da karaborsaya düşmüş. Elektrik neredeyse hiç yok. Yakıt yok. İnsanlar deyim yerinde ise hayatlarından bıktırılmış. Akabinde darbe ve ertesi gün ülkeye para girişi olmayan her şeyin varoluşu. Tabi burada Mısır Ordusunun ekonominin %40-45 ini elinde bulundurmasını da unutmamak gerekiyor. Özellikle enerji ve tekstil sektörünü ordu yönetiyor. Ne kadar tanıdık değil mi? Mısırın bizden 30 yıl geri olduğunu söylemeye gerek yok. Şimdi 30 yıl geriye gittiğimiz de de 1980 ve meşhur darbemiz çıkıyor karşımıza. Bizdeki birilerinin çocukları ile Mısır'daki birilerinin çocukları nerede ise aynı ana babadan.

Mısır üzerine yazılacak söylenecek çok şey var. Orada 2 günde Tahrirde toplanan kalabalığı gerekçe gösteren ve Cumhurbaşkanını indiren ordu, Mısır tarihinde ilk defa Mısırlıların ordusunu yüksek sesle eleştirmeye başlamasına, 24 gündür her gün artarak devam eden protesto ve mitinglere rağmen ve Mısır tarihinde ilk defa ordunun kendi vatandaşını öldürmesi yine ilk defa kadınların öldürülmeye başlaması bile orduyu yöneten dış güçlere geri adım attırmadı. Zira ilk icraatın Refah sınır kapısının kapatılmasıdır. Mısır'daki darbeyi okurken unutulmaması gereken önemli bir husus olduğunun özellikle altını çizmek istiyorum. Mısır ile ilgili raporu hazırladığımızda buradan linkini sizlerle paylaşacağım. @CavitTatli